1969 yılının şubatında dünyaya gelmişim. Düşe kalka başladığım hayat maratonuna 1984 yılına kadar devam ettim. Zira artık düşe kalka da olsa yürüyemiyordum. Yorgun bacaklarım artık beni taşımıyor, yürümemek için inat ediyordu... 1984 yılını hayatımın en acı yılı olarak tarihe not düşerken artık ne olduğunu bile anlayamadan 14 yaşında genç bir delikanlı olarak tekerlekli sandalye ile tanışıyordum. Daha lise hayalleri kurarken geleceğe ait hayallerim tuzla buz olmuş, bıyıkları yeni yeni terleyen delikanlılığa yeni adım atmış bir insan olarak birden bire kendimi otururken bulmuştum. Doktorlar Prograssif Muskiler Distrofi (Kas güçsüzlüğü) teşhisi koydukları rahatsızlığımın bilinen bir tedavisinin olmadığını söyleyerek beni evime gönderdiler.
Yıllar geçtikçe bu rahatsızlıkla yaşamayı kabulleniyor insan.  Ne var ki  insanın kabullenemediği,  içini hastalıktan daha çok acıtan vefasızlık duygusu oluyor. Çaresizlik içinde çırpınırken en yakın bildiklerinin senin acına kör sağır ve dilsiz kesilmeleri ne acı bir durumdur bilemezsiniz. Anacığımın o bitmek tükenmek bilmeyen merhameti sevgisi vefası olmasa hayatın bir anlamı olmazdı benim için o yıllarda. Hayatını bana vakfetmiş benim için ağlayıp benim için gülen Cennet gülü bir insandı Rahmetli anacığım.


Hayatım hep yaşam şartlarımı kolaylaştırmak adına bir mücadele ile geçti. Bu zaman diliminde bürokrasinin  verilip tutulmayan sözleri, seçmene şirin gözükmeye çalışmak adına engelliliğimi istismar eden siyasiler, vekiller Belediye başkanları neler neler….
Şu hayattan çıkardığım en önemli çıkarımım kimseden kimseye fayda yok gerçeğidir! Onun için yaşayacaksak adam gibi yaşayıp kimseye eyvallah etmeyeceksin. Kula kul olmayıp seni yaradana kulluğunu yapıp ne istersen ondan isteyeceksin. Rabbim zorlukla beraber muhakkak bir kolaylık veriyor. Seni yaradan elbette yolunu çizecektir. Koskoca kainatı bir düzen ve nizam içinde yaratıp idare eden hiç seni unutur mu?
Rezzak olan Rabbim elbette ki herkesin rızkını tayin ve takdir etmiştir, rızık endişesi için insanın kendisini heder etmesi ne kadar yanlış bir şey. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin güzel bir sözü var. Diyor ki merhum,
Açılır bahtımız bir gün, hemen battıkça batmaz ya!
Sebepler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya!
Benim münâcâtım Hakk'a rızık için değildir, hâşâ!
Hüdâ Rezzâk-ı Âlem'dir, rızıksız kul yaratmaz ya!
Çaresizlik, mağduriyet, acı, çile ve vefasızlıkla geçen bir ömür. Yarın ölür gidersem bu dünyadan sorarlarsa mezarımın başında kim derlerse bu, bir garip kul Erhan deyin!..
Kul Erhan...