Orucun aslı meleklere benzemeye çalışmaktır. Melekler hep Yüce Allah’a ibadet ve itaatle meşguldürler. Yüce Allah’a asla karşı gelmezler ve günah işlemezler. Müslüman da oruç tutarak kendisini Allah’a yaklaştıracak ve bir daha Yüce Yaratıcısına karşı gelmeyecek isyan etmeyecektir. Orucun hakikati nefsin arzu ve isteklerine engel olmaktır. Şeytana karşı zafer kazanmaktır. Oruç Müslümanların nefsani ve kötü duygularını engeller. Müslümanı güzel ahlak sahibi yapar.

Oruç tutmak kendimizi tutmaktır. Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımdan gelmektedir. Müslüman oruç ibadetini ne kadar değerli hale getirirse. oruçta Müslümanı o kadar değerli kılacaktır. Kısaca Müslüman orucu ne kadar yüceltirse kendisi de o kadar yücelecektir. Bu anlamıyla oruç aç susuz kalmak değil; ruhu, imanı ve güzel ahlakı beslemektir.

Müslüman oruç ibadeti ile Rabbimizin faziletlerinden biri olan sabrı öğrenecek ve sabretmenin hikmetlerini anlayacaktır. Çünkü Rasulullah Efendimiz (sav) Oruç sabrın yarısıdır. (Tirmizî) buyurmak suretiyle sabır orucun yarısı, diğer yarısı da sizin gayretinizle tamamlanacak diye bize açıklamıştır. Müslüman oruç ibadetini eda ederken her şeye sabredecek, haklı- haksız olduğuna bakmadan ben oruçluyum diyecek ve sabredecektir. Sinirlendiğinde, canı bir şey istediğinde, nefsi için bir şey yapmak istediğinde, insanlara, arkadaşlarına, söylenen sözlere, yapılan sataşmalara haklı haksız olduğunu düşünmeden Rabbinin faziletlerine ve müjdelerine sabredecektir. Böylece yarım olan sabrın fazilet ve hikmetlerini tamamlayacak; Rabbinin mükafatlarına kavuşacaktır. Yani oruç bir nevi sabır sporu yapmak demektir. Spordan gerekli faydayı kazabilmek için devamlılık esastır. Her şeye her olaya sabretmek orucun faziletlerinin kazanılması için son derece önemlidir.  Rasulullah Efendimizin (sav) Oruç sabrın yarısıdır sözü  sabırda devamlılık olduğunda bu yarım olan faziletler tamamlanacaktır. 

Çünkü sabır, bütün başarıların, bütün çalışma sistemindeki muvaffakiyetin ve tamam olmanın temel şartıdır. Sabır bir tarz insana has bir özelliktir. Ve herhangi bir canlının diğer bir mahlûkun kullanamadığı bir ilâhi sermayedir. Çünkü sabır demek, hadiseleri iyi seyredebilmek, hadiseleri iyi gözleyebilmek, vereceği kararı çok akıllıca vermek demektir. İbadetler konusunda sabırlı olanlara Allah-u Teâlâ Zümer suresinde şöyle buyuruyor. "Hiç şüphesiz, sabredenlere mükâfatları hesapsız olarak verilecektir."
Oruç, Müslüman için sevinç mutluluk kaynağıdır. Rasulullah Efendimiz (sav) Oruçlunun sevineceği iki ân vardır: Bir, iftar ettiği zaman sevinir, bir de Rabbine kavuştuğu zaman orucunun karşılığına sevinir." (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163) iftar sevinci o gün Rabbine karşı görevini layıkıyla yerine getirebilmenin sevincidir. Ahirette ise Rabbimizin mükafatına kavuşma anında alacağı mükafatıdır. 

Rasulullah Efendimiz (sav) buyuruyor ki: "Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız" Oruç hem bedenen hem de manen bize sıhhat vermektedir.

Oruç ibadetinin insanların sindirim sistemine faydaları bizim sayamayacağımız kadar çoktur. Oruç ibadetini terk edenlerin sindirim sistemi hiç durmadan çalışacağı için bu faydalardan mahrum kalacaklardır. Oruç ibadetinde büyük ikramiyeyi karaciğer alır. Çünkü karaciğer, insan vücudunda birbirinden farklı on altı çeşit görev yapan, bir organdır. Bu kadar yoğun çalışan bir organın yılda bir ay bir revizyona ihtiyacı vardır. Mecazi bir şekilde ifade etmek gerekirse Ramazan ayının gelmesini karaciğer hücreleri adeta dört gözle beklemektedirler.  İnsan vücudunun en önemli organlarından biri olan sırf karaciğerin bakımı ve dinlenmesi açısından bir insanın oruç tutması tasavvur edilemeyecek bir kıymettir. Bunun yanında kalbimiz ve böbreklerimiz içinde pek çok faydalar sağlamaktadır.  (Dr. Haluk Nurbaki)