EBCEL-İ ŞERİF (SAV)
38. Melâhatda o şâh oldukça bâlâ
Olurdu cilvegâh-ı A'rş-ı a'lâ
39. Bakanlar bakmağa doyamazdı aslâ
Ki hüsne âyineydi dürr-i yekta
40. Cihana gelmemiştir böyle sûret
Anı ekmel yarattı dest-i kudret
41. Serv-i kaddine bazen yeşiller
Giyerdi yakışırdı nûr-ı ezher

RESÛLULLÂH (SAV)'İN MEHABETİ
38.    Muhammed Mustafâ (sav), güzellikte erişilmez yüceliğe sahip olduğundan dolayı O'nun tecelli edeceği yer ancak A'rş-ı a'lâ olurdu.
Peygamberimiz (sav), dış görünüşü ile de bütün güzellikleri kendisinde toplayan, ne manada ne de surette hiç kimsenin benzemesi mümkün olmayan eşsiz güzelliğin tek sahibidir. O'nun güzelliğine erişilemez. O eşsiz benzersiz hiçbir kimseyle kıyas edilmeyecek güzelliktedir. "Biz insanı en güzel biçimde yarattık"44 âyetinin ifade ettiği hususa bizzat mazhar olan en güzel insandır. Yine O'nun üstün bir ahlak üzere yaratıldığı Kur'ân-ı Kerîmde belirtilmiştir45. Cenâb-ı Hakk (cc)'ın "ev ednâ"46 makamında kemâl derecelerinin en yücesine erişen Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (sav)'nın cemâli de güzel sıfatlarla yâd edilerek bütün kâinatın yegâne güzelliğini kendisinde topladığı bütün edebi eserlerde hilye levhalarında ve İslâm sanatlarının her birinde belirtilmeye çalışılmıştır. Süleyman Çelebi'nin şu beyiti de bu hususun bir örneğidir: 
"Nur idi baştan ayağa güzeldi
Bu ı'yandur nûru olmaz gölgesi"47
39.    Muhammed Mustafâ (sav)'ya bakanlar asla bakmaya doyamazdı. O, kozasının içine tek olarak bulunan en güzel bir inci idi ve ilâhî güzelliği yansıtan bir aynaydı.
Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (sav) her hangi biriyle kıyas kabul edilemeyecek derecede eşi benzeri olmayan bir güzelliğe sahipti. Yüce Allah (cc)'ın "Sen olmasaydın bu felekleri yaratmazdım"48 kudsî hadisine mazhar olan biricik sevgilisidir ve Cenâb-ı Allah (cc)'ın kendi cemâline bir ayna olarak yarattığı en güzel insandır. Beyitte geçen 'hüsn' kelimesi ilâhî güzelliği ifade eder, 'dürr-i yektâ' ise Peygamberimiz (sav) için kullanılan bir terimdir.
40.    Yüce yaratıcının kudret eli Muhammed Mustafâ (sav)'yı en güzel biçimde yaratmıştır ve O'nun gibi bir güzel varlık dünyaya gelmemiştir. 
Peygamberimiz (sav) "Hakikaten biz insanı en güzel biçimde yarattık"49 âyetinde ifadesini bulan hususa mazhar olan en güzel insandır. O'nun ahlakî ve fizikî görünüşünde "ahsen-i takvîm" âyeti en anlamlı örneğini bulmuştur. Yüce Allah (cc); O'nu el-Bedi' ve el-Kadîr isimlerinin nûrundan yaratmıştır50. "Allah (cc) Âdem'i kendi sûreti üzere yarattı"51 mealindeki Hadîs-i Şerîf'te geçen "sûret"ten maksat da Hz. Muhammed (sav) dir. Yüce Peygamberimiz (sav)'in henüz hiçbir şey yaratılmadan önce Cenâb-ı Allah (cc)'ın kudretiyle en mükemmel biçimde resmedilen güzelliği öylesine ilâhî bir nakıştır ki beşer onu hayal etmekten dahi acizdir. Böylesine benzersiz sanatkârane nakış insanoğlu yaratıldığından beri hiç kimseye nasip olmamıştır. 
41.    Muhammed Mustafâ (sav) servi gibi boyuyla bazen üzerine yeşil renkli elbiseler giyerdi ve yeşil renk O'na çok yakışırdı.
Edebiyatımızda insanın boy güzelliğini anlatmak için servi veya selvi teşbihinin kullanılması yaygındır. Hz. Peygamber (sav) için bu teşbihten yararlanılırken O'nun biçimli boyu hatırlatılmış olur. Bazen yeşil renkli elbise giydiğinin belirtilmesi servinin yeşil rengiyle de alakalıdır. Zaman zaman yeşil renkli elbiseler giydiği bunun da kendi güzel ve parlak rengine çok yakıştığı belirtilmektedir52.   
..............................................................................
(44) Kur'ân-ı Kerîm, Tin Sûresi, 95/4.
(45) Kur'ân-ı Kerîm, Kalem Sûresi, 68/4.
(46) Kur'ân-ı Kerîm, Necm Sûresi, 53/7-8.
(47) Ahmet Aymutlu, Süleyman Çelebi ve Mevlid-i Şerif, sh. 117.
(48) Bazıları bu cümlenin mevzu' olduğunu söylerler. 'Aliyyü'l-Kârî haberi asılsız olmakla birlikte mananın doğru olduğunu bildirir.
(49) Kur'ân-ı Kerîm, Tin Sûresi, 95/4.
(50) Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Ankara, 1997, sh. 652.
(51) Buhari ve Müslim ve ibn Ahmed'in rivayetiyle sabittir. al-'Albânî, C.III, 1995, sh. 65. (Hadis No: 1077)
(52) Ali Yardım, Peygamberimizin şemaili, İst. 2012, sh.121, 126, 127; İskender Pala, Hilye-i Şerîf, sh. 50.