Etrafımız korona illetiyle sarılmaya başlandı.  
Eşimiz, dostumuz, arkadaşımız, akrabalarımız bir duyuyoruz koronaya yakalanmış.  
Vak'ayı adiyeden oldu ama korkutuyor bizi bu illet. 
"Tatmayan bilmez" Arap atasözünde olduğu üzere bu virüse yakalanmayanlar ahkâm kesiyorlar; şöyle, böyle diye. Bir kısmı cürümlerine bakmadan meydan okuyorlar.  
Bir de görüyoruz, duyuyoruz ki her iki grup da söylediklerinin altında kalmışlar. 
Ayrıca bir cari durum daha var. O da şu; "filan şahıs virüse karşı o kadar titiz, o kadar titizdi ki yine de yakalandı" deniyor. 
Yazılan ve söylenen doğru ise tüm dünyayı kasıp kavuran virüsün miktarı bir grammış. Yanlış anlaşılmasın kişiye bulaşan değil bu miktar. 
Aşı çalışmaları bir taraftan sürerken, korona da alabildiğine arttı, ülkemizi ve ülke insanlarını tehdit etmeye devam ediyor. 
Anlamadığımız nokta insanlar korona ile yaşamaya alıştılar; vak'a sayısı ve vefat edenler eskisi gibi gündelik hayatı etkilemiyor. 
Hele bir de maske ve ilaç üzerine yapılan spekülasyonlar pes dedirtiyor. Neymiş maske ile verilen nefes tekrar yutuluyor; beyne oksijen yerine karbondioksit gitmesine sebep olunuyormuş. Dolaysıyla maske, yarardan çok zarar veriyormuş. 
İlaçla da öyle, pozitif olan hastaya verilen onlarca ilaç; 20 civarında hap içiliyor sonrasında kalp krizleri geliyormuş iddiaları.  
Apartman komşum kültürlü biri, mühendis, "ne ilacı ya, benim arkadaşlarım içtiler aspirini, atlattılar koronayı" deyiverdi bir karşılaşmamızda. 
Allah yardım etsin sağlık yetkililerine ve sağlık çalışanlarına. 
Sağlık yetkilileri ve çalışanları canlarını dişlerine takmış uğraşırlarken bu tip can sıkıcı bilgi ve haber bombardımanına da hedef oluyorlar. 
Emin olun çok zor. 
Koronayı ciddiye alanlar da endişeli. 
Bu şartlarda kendilerini korona muhasarası altında gibi hissediyorlar. Şahsen ben öylelerindenim niye yalan söyleyeyim. 
Sağınız, solunuz virüslülerle kaplı, vefat edenler var, üstüne üstlük bilinçli ya da bilinçsiz bunu takmayanlar da cabası. 
Kurban kesme günlerini hatırlayın. İlk gün "Bismillahi Allahü Ekber" deyip küçük ya da büyükbaş hayvanlar kesilmeye başlanır. 
İşte bu günlerde biz sırasını bekleyen kurbanlara döndük. 
Tetikteyiz; hangi gün bize sıra gelecek diye. 
** 
Görünmez tehlike diye koronadan aciz ve biçare halimiz "her an ölümün peşimizde olduğu" gerçeğini hatırlatması gerekirken çoğu kere ıskalatıyor. 
Kurallara uyun çağrıları, hastalık ve ölüme hazırlık halleri umurumuzda olmuyor nedense. Ta ki yakalanana kadar. 
Durum gerçekten ciddi. Dedikodulara kulak asmamalıyız. Cümle âlem deli, birileri akıllı öyle mi? 
Bilim otoriteleri cahil, birileri her şeyi biliyor ha… 
Dikkat, dikkat etmek zorundayız. 
Allah encamımızı hayreyleye.. 
Vesselam… 
BAŞSAĞLIĞI: Geçen hafta Coronavirüs nedeniyle vefat edip toprağa verilen Çorum Belediyesi Yazı İşleri Müdürü, on-onbeş yıllık bir dostluğumuz olan Cengiz Özkader kardeşimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim. Makamı ve mekanı cennet olsun inşaallah.