İKİ HAFTA SONRA -3-
Akıtırdım içeri, döktükçe parmaklarını gevşetir çeperi genişletirdi
-Haydi biraz daha biraz daha.
Bitince ağzına atar, geviş getirir gibi çiğne babam çiğne. Ben heyecanla; 
-Hani çıkar ağzından olmadı mı daha?    
-Bedeni tamam da kafası kulakları kaldı, haydi  biraz biraz daha ver.
Derkeen, bende leblebi bitince uzun bir "Ulaaa! çekerdi    
-Ulaaaa, yanlışlıkla yuttum ya. Mideme indi deve bağıra bağıra.
Ben ağlamaya başlayınca anam devreye girer, parasını alırdı ağabeyimden
-Bir dahaki sefere senin payın da Mesteneye  vericem, Derdi.
Düşünüyorum da bazen o mutlu günleri, Allah'ın fakirlere bahşettiği en kutlu hediye, belki de onların küçük şeylerden kocaman sevinçler  yaşamaları dır. Zengin ne bilsin onu. Canlarının her istediği, anında ellerinde. O sebeple fa kir aile çocuğu olarak dünyaya geldiğim için kendimi şanslı görüp çok şükredi yorum. Bir gece anamın anlattıklarından fazlaca içlenip sordum ona;
-Peki anam, size bunca çile çektiren hayatınızı mahveden üvey anaya gö rürüm ki yıllar sonra hiçbir tepkin dargınlığın yok. Bu nasıl oluyor, sen  melek misin? Ben olsam yüzüne bile bakmaz her fırsatta beddua ederdim ona.
Anam-Ne güzel soru sordun  güzel oğlum, rahmetli Meliha annem "kin imanla bir arada durmaz oğul" derdi. Benim zorum hesabım babamla. Bizi  üveyin insafına terk eden o? Çok kahırlıyım dedenize çoook ! Bazen ağlayarak diyorum ki; Ey baba, yarın ben ölüp mezara girene kadar……………Tövbe tövbe!
Eğer teyzeniz her şeyi göze alıp beni o iki yılın sonunda  kuma  evinden kurtarmasaydı, kahrımdan ölür, belki de şimdi kabirde olurdum kabirde…
Sonunu getiremedi. Aniden kalkıp dışarı çıktı. Koştum ardından.. Baktım bahçedeki Dut ağacı altına oturmuş ağlıyordu!     (Devam Edecek)