Hilal ve benzeri semboller ne ifade ederler? Bunları takmak dini bir emir midir?
Avrupa'da veya Hıristiyan ülkelerde Müslüman gençler; Allah, Muhammed, kelime-i şehadet, âyetü'l-kürsi yazılı kolyeler takmaktalar. Bazıları da hilal, ay-yıldız veya kılıç takılı kolyelerle veya İslam'ı çağrıştıran rozetlerle dolaşmaktalar. Bu durum, batı toplumlarında "dini bir emir midir" diye sorgulanıyor.
Haçlı seferlerindeki asker kıyafetleri, Hıristiyan ordularına örnek olmuştur. Sonraki savaşlarda da Hıristiyan askerlerinin elbiselerinde haç işareti, boyunlarında haç kolyesi bulunması gelenekselleşmiştir.
Hıristiyanlar, haça aşırı saygı göstererek tüm ibadetlerini haçın önünde yapmaktalar. Bir peygamber olan Hz. İsa (as), Allah'ın oğlu olarak görüp onun heykel veya tasvirine tanrı gibi tapmaktadırlar. Haçı boyunlarında taşımaktan, evlerinde, yatak odalarında, okullarda, işyerlerinde, hastanelerde duvarlara asmaktan öte zaman zaman onu öpüp dua etmektedirler. Bu gibi olaylar, biz Müslümanlarca hiç hoş karşılanacak şeyler değildi.
Buna rağmen İslam'da Hıristiyanların inançlarına, haçlarına, kiliselerine asla dokunulmamıştır. Hz. Peygamber (sav), ordu komutanlarına kiliseleri ve mabetleri yıkmamaları, oralara sığınan halka silah kullanmamaları, ekili arazilere ve ağaçlara zarar vermemeleri, papazları, rahipleri, rahibeleri ve diğer din adamlarını öldürmemeleri konusunda kesin emir vermiştir.
Hıristiyan dünyasındaki haça karşılık İslam dünyasında hilal sembolü kullanılmaktadır. Ancak Müslümanlar, hilal karşısında geçip ibadet etmezler. Onu cami, minare ve sancak alemlerinde sadece İslam sembolü olarak kullanırlar.
Hilal motifi, ilk defa Hz. Peygamber (sav) zamanında kullanılmıştır. Hz. Muhammed (sav) Ezd kabilesi elçisi Sa'd b. Malik'e Medine'de bir sancak teslim etmiştir. Bu sancağın üzerinde hilâl motifi bulunmaktadır. İşte bu olay, hilalin bir sembol olarak Hz. Muhammed (sav) zamanında kullanılmaya başlandığının en önemli belgesidir.
Hıristiyan dünyasında haç sembolü kiliselerle sınırlı değil, sosyal kurumlarda bile kullanılır hale gelmiştir. Bu da tepkilere yol açmıştır. Mesela Kızılhaç'a karşı İslam dünyasında mübah sayılan içki kullanımına karşı Müslümanları bu kötü alışkanlıklardan korumak amacıyla da Yeşilay kurulmuştur. Bu iki kuruluş da tepkisel niteliktedir.
Bu tepkisel düşünce, İslam toplumunun bilinç altına iyice yerleşmiştir. Bunun başka örneği de bayraklardadır. Hıristiyan dünyasında genellikle bayraklara haçın yerleştirildiği görülmektedir. Avustralya, İngiltere, Danimarka, İzlanda, İsveç, İsviçre, Finlandiya, Kanada, Norveç, Yeni Zelanda, Yunanistan… bayraklarında yer alan haç, Hıristiyanlığın sembolü olarak orada bulunmaktadır.
İslam dünyasında da bazen yıldızla birlikte bazen değişik biçimlerde hilal, bayraklarda yer almaktadır. Azerbaycan, Cezayir, Libya, Malezya, Moritanya, Türkmenistan, doğu Türkistan, Pakistan, Tunus, Türkiye, Singapur ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayraklarında dini ve milli sembol olarak hilal yer almıştır.
Özellikle iki toplumun karışık yaşadığı ülkelerde Hıristiyan mezarlıklarındaki haç biçimindeki mezar taşlarına karşılık Müslüman mezarlarının baş taşında hilal motifi veya dini bir ibare yer almaktadır.
Hıristiyanlar haçı, İslam dünyası da hilali sembol olarak kullanıyorlar ve kullanacaklardır. Zira bunlar, birer kültür mirasıdır. Ama bunlardan birinin diğerine tahakkümü veya diğeri yok etme girişiminde bulunması, dünya barışı açısından çok tehlikelidir. İşte bu noktada medeniyetler çatışması tezini ortaya atanları haklı çıkartacak bir ortam doğabilir. Bu, temenni edilecek bir şey değildir.
Biz, her dinin ve medeniyetin yeryüzünde temsil edilmesinden, kimliklerini koruyarak varlıklarını sürdürmelerinden yanayız. Unutmayalım ki dünya barışı, ancak hoşgörü temelleri üzerine yükselebilir.