Çin'in Wuhan kentinde 2019'un Aralık ayı sonlarında ortaya çıkan korona virüs salgını, dünyanın her tarafında etkisini artırarak devam ettiriyor. 2020 yılı korona virüs salgını nedeni ile sıkıntılı geçen, birçok insanı işinden gücünden eden, maddi sıkıntıların yaşanmasına, çok sayıda da can kaybına neden olan bir yıl oldu.
2020 yılı içinde salgın bir türlü önlenemedi ve insanlığı tehdit edecek şekilde hızla yayılmaya devam etti.
Dünya sağlık örgütünün verilerine göre; Aralık 2020 sonu itibarıyla dünyada vaka sayısı 77 milyonu, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 1,7 milyonun üzerine çıktı. Gün geçmiyor ki tanıdıklarımızdan birisinin Korona virüs mikrobuna yakalandığını, yine gün geçmiyor ki korona virüs sebebi ile bir tanıdığımızı kaybettiğimizin haberini almamış olalım. Ani ölüm haberleri insanın omuzlarını düşürerek mecalsiz bırakıyor. Çölde rüzgârın savurmasıyla başıboş dikenler gibi yuvarlanıp duruyoruz. Bu da bizlere şunu bir kez daha hatırlatmış oldu ki, hayatımız adeta bir pamuk ipliğine bağlı. Aldığımız nefesimizi bile geri verme garantimiz yok. Bazen başımıza gelen bir belâ, musibet veya salgın hastalık, insana bin nasihatten daha fazla tesir edebiliyor. İbret alabilenler için, her olay, hadise ve hastalıktan çıkarabileceğimiz dersler vardır. Hadiselere neticeleri itibari ile bakıldığında birçok hayırlara da vesile olduğunu da görebiliriz? Bizim bilgimiz dışında bir yaprak bile kımıldamaz buyuran Cenab-ı Mevla, Kur'an'da şöyle buyuruyor: "Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi olabilir! Hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir! Allah bilir! Siz bilemezsiniz!" (Bakara 216) 
Korona virüs, tüm dünyada, bilimsel çalışmalara rağmen, kontrol altına alınamıyor. Teknolojik ve bilimsel çalışmaların zirvede olduğu asrımızda bu salgınının yaygınlaşmasını önlemede en etkili çözüm olarak kabul edilen aşı konusunda da bilimsel faaliyetler istenilen neticeye ulaşılabilmiş değil. Eğer, insanlığın sağlık sistemlerini felç ve ekonomik hayatlarını da mahveden bu salgın kısa zamanda durdurulamazsa, Allah korusun çok yakın zamanda, dünya genelinde yaşam şartları daha da zorlaşacağa benziyor. Bir taraftan yeni aşılar bulunurken, bir taraftan da televizyon ekranlarında korana virüs tedavisinde kullanılan ilaçlar ve aşıların yan etkileri ile ilgili tartışılanlar var. Dr. Bilgehan Bilge "Salgının bizden önce vurduğu ülkelerin tedavi protokollerine sadık kaldık. Hastaları, nefes borusuna bir tüp yerleştirip (entübasyon) bu cihazlara bağlamak "hayat kurtarıcı" olarak görülüyordu çok sevindik. Derken sevincimiz kursağımızda kaldı. Meğer solunum destek cihazları yüksek ölüm oranlarından sorumluymuş derken, İngiliz kadın Dr. da "İyilik yaptığımızı zannederek öncelik verdiğimiz meslektaşlarımızın ölümüne sebep olduk" Yine bu konudaki uzmanlardan bazıları da (Pozitif çıkanlarda kullanılan) ...ilacın üzerinde "teratojeniktir" yazıyor. Üreme çağındaki kadınlarda ve erkekler de bu ilacın sperm ve yumurtalarda genetik hastalık yapıcı bozukluklar oluşturduğunu, Kalp ve damar sistemi üzerinde yan etkiler yaptığını, kan basıncını düşürdüğünü, kan üre seviyesini ise yükselttiği gibi hasarlar verdiğini söylüyorlar. Vatandaş olarak bizlerde kime inanıp güveneceğimizi şaşırdık. Bu konularda Sağlık bakanlığı yetkililerinden gerekli açıklamaların yapılmasını bekliyoruz. 
Korana virüs her ne kadar bir yandan bazılarının işini, gücünü, hayatını kaybetmesine sebep olsa da, bazı hayırlara da vesile olmuştur. İnsanların hayatlarında açmış olduğu derin yaraların yanında, sokaklarda içki içenler görünmez hale gelmişlerdir. At yarışı, bahis ve benzeri kumar haneler, vakit öldürülen kahvehaneler, fuhuş haneler kapanmıştır. Bilinçsiz tüketim, israf, gereksiz alışveriş çılgınlığı ve çılgınca yapılan parti ve âlemler sona ermiştir. Su gibi içkiler içilen meyhaneler, diskolar, gencecik çocuklarımızı tuzağa düşürdükleri uyuşturucu zehir bataklıkları kapanmıştır. Hülasa, hayat eve sığar mantığı ile evlerine kapatılan insanlar Allah'ın karşısında ki acziyetini fark etmişlerdir. Virüs güneşin, ayın, gökyüzünün, toprağın, havanın, suyun, denizin ne kadar kıymetli olduğunun bir şükür gerektirdiğini bizlere hatırlatmıştır. Ülkemize, devletimize ve mazlum müslüman halklara tuzaklar kurmaya çalışanlar kendi dertlerine düşmüşlerdir. Yaşayanların hayatlarını, hayatın yaratılış amacına uygun bir şekilde, kendilerini düzeltmeleri için bir imkân sunulmuştur. "Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, yerden bitirdikleri ziraatçıların hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir metadan başka bir şey değildir" (Hadid 20)  "Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Âhiret yurdu ise gerçek hayattır. Keşke bunu bilselerdi"(Ankebut 64) 
Elimizden gelen her türlü tedbiri alacağız, takdiri ilahi karşısında ise yapacağımız bir şey yoktur. İnançlı insanlar için ölüm bir yok oluş değil, yeni ve ebedi bir başlangıca çıkılan yolculuktur. Mevlana'nın da dediği gibi "Öldüğüm gün tabutumu omuzlar üzerinde gördüğün zaman, bende bu cihanın derdi var sanma, bana ağlama, yazık, tüh, vah, deme. Şeytanın tuzağına düşerek, nefsimin heva ve heveslerinin peşinden koşarsam, vah, yazık demenin vakti o zamandır. Cenazemi gördüğünde, ayrılık deme, beni mezara koyduklarında elveda deme. Mezar cennet kapısının perdesidir. Mezar hapishane gibi görünür ama aslında canın hapisten kurtuluşudur..." Bütün mesele, sonsuz yolculuğa çıkarken yanımızda götüreceğimiz salih amellerimizdir. Dileğimiz yaşanan tüm olumsuzluklardan dersler çıkarılarak 2021'in insanlık adına daha yaşanılabilir bir yıl olmasıdır.
Yüce Rabbimizden, insanlığı en kısa zamanda bu korona virüs musibetinden kurtarmasını, kendisine kul, habibine ümmet, ahrette de bizleri kurtaracak salih ameller, söylemler ve eserler bırakarak, muttakiler olarak huzuruna varmayı, dileriz.