Üç ayların müjdecisi mübarek bir günde itlib'den gelen açı haber tüm Türkiye olarak yüreklerimizde derin yaralar açtı. Bu saldırıyı yapanlarda, bu saldırıya destek vererek zalim Esad ve avanesini cesaretlendirenlerde hak ettikleri cezayı gördüler ve görmeye de devam ediyorlar.   
Rusya'nın desteklediği Suriye rejimine bağlı güçler, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ait konvoya hava saldırısı gerçekleştirdi. Saldırı sonucunda 36 askerimiz şehit düştü, 31 askerimiz ise yaralandı. İdlib şehitlerimizin mekânları cennet olsun. Onlar zaten ölü değil, Rabbimiz katında diridirler. Bu saldırının arkasında hiç şüphe yok ki, Rusya ve Esad'ın arkasındaki en sinsi güç İran var. Bunlar İdlib'deki katliamın baş sorumlusudur. Rusya Soçi mutabakatını hiçe sayarak TSK'yı hedef alan, Suriye ordusuna destek vermiştir. Putin de tıpkı Tromp gibi ikiyüzlü davranmakta ve bölgede kendi çıkarlarını düşünmektedirler. Gelinen süreçte gördük ki, ne ABD ve ne de Rusya, sözlerinde durmuyorlar. Artık diplomasi yolunu da sonuna kadar kullanarak, kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kaldık. Bahar Kalkanı Harekâtı ile yeni bir süreç başladı. Başarı ile sürdürülen bu harekâtta, bize saldıranlara misliyle karşılık veriliyor. Soçi mutabakatında öngörülen sınırların ötesine çekilmeyen, üstelikte haddi aşan Suriye rejimi ve destekçisi Rusya'nın nasıl perişan olduklarını dünya âlem gördü. Silahlı güçlerimiz hain saldırılarının karşılığını hemen anında vererek rejim güçlerinin birçok üslerini, mühimmat depolarını vurarak, birçok askerini etkisiz hale getirerek, bölgede güçlü bir devlet olduğunu dosta da düşmana da göstermiştir.
Sabırları taşıran son hain saldırıdan sonra, Türk Silahlı Kuvvetlerinin başlattığı harekât, Türk savunma sanayisinin Rus silah teknolojisini ezdiği bir olaya dönüşmüştür. Kaynaklardan öğrendiğimize göre, Rusların Suriye'deki S-300, S-350 ve S-400 hava savunma bataryalarına rağmen, Türk SİHA'ları Suriye'de keklik avlar gibi Rus yapımı tank, zırhlı personel taşıyıcı, uçaksavar ve hava savunma sistemi ne varsa imha etmektedir. Türk SİHA'ları Rus yapımı hava savunma sistemi pantsir-S1'i radarı çalışır haldeyken vurdu ve bunu da kaydetti. Oysa Pantsir-S1, rakip hava kuvvetlerine dehşet salan bir hava savunma sistemi olarak biliniyordu. TSK ayrıca aynı anda 50-60 SİHA'yı harekât bölgesinde sürü şeklinde uçurarak savaş tarihinde yeni bir çağı açmış oldu. Esad'ın alçak saldırısı ile Türk savunma sanai ve TSK'nın yetenekleri dostlara güven, düşmanlara da korku salmıştır. Türk SİHA'larının rejim güçlerinin elindeki gelişmiş Rus silahlarını kayıp vermeden vurmasının arkasında ise ASELSAN tarafından yapılan KORAL EH sistemi yatmaktadır. Koral'ın operasyon bölgesinde bulunan tüm elektronik haberleşme araçlarını radarları kör etme yeteneğinde olduğu da TSK'nın bahar kalkanı Harekâtında sahada test edilmiş oldu. TSK'nın nokta atışları için envanterindeki savaş uçaklarını kullanmadan sahaya sürdüğü SİHA'lar, dünya savaş literatürünü de değiştirecek başarılar sergilemiştir. Nihayet Rusya bölgede oynadığı oyunun kendisine nasıl bir facia ile geri döneceğini fark etti. 
Tarih bizim mazlumlara sırtımızı döndüğümüzü değil, gözü yaşlı, boynu bükük, çaresiz kim varsa kollarımızı ve gönüllerimizi sonuna kadar açtığımızı ve destek olduğumuzu yazacaktır. Bundan böyle dünyanın neresinde bir mazlum varsa umudu olan ve dünyanın neresinde bir zalim varsa da onun korkusu olan bir Türkiye var artık elhamdülillah. İnsanlığın son yüz yılı insanlık tarihinin en utanılacak dönemi olmuştur. Değer yargılarının, insanlığın ve adaletin yerini çıkarlar aldı. Çünkü küresel güçlerin değer yargıları menfaattir. En iyi yaptıkları şey ise algı operasyonlarıdır. Kan ve gözyaşı ile beslenen sistemler çöktüğü zaman, yeryüzü vicdan ekseninde yeniden bir araya gelecektir. İşte o küresel vicdanın yeni ekseni Türkiye olacaktır inşallah. Tarihimizin bizi götürdüğü yer aynı zamanda viçdanımızın bizi götürdüğü yerdir. İnsanlık tarihi çok kanlı savaşlar gördü. Her seferinde ayakta kalan sadece insani değerler olmuştur. Biz millet olarak önceden de olduğu gibi yine insanlığın yükselen vicdanı, onuru ve umudu olmaya devam edeceğiz inşallah.
Bir kısım fırsat düşkünleri ise, biz neden Suriye'deyiz veya Suriyeliler neden burada veya üzülüyormuş gibi ayaklara yatarak bu gençlerimize yazık değilmi gibi söylemlerle şu anda fitne tohumları saçarak algı operasyonlarına devam ediyorlar.  Suriyeliler gitsin diyenler, zaten hiçbir zaman kalsın demeyen merhamet duygusunu yitirmiş kimselerdir. Onlar Türkiye'nin İdlib 'de neden var olduğunu da bilmezler. Zalim Esad'ın Rusya'nın arkasına gizlenerek İdlib başta olmak üzere bazı şehirleri boşalttırmaya çalışması, orada devamlı ülkemizi tehdit edecek bir terör devletinin kurulmasının zeminini hazırlamaktır. Şimdi kusur arama ve eleştiri yapma zamanı değil, birlik ve beraberlik içerisinde, devletimizin yanında dimdik durma zamanıdır. Yaralarımızın taze olduğu bu günlerde bir takım karanlık güçler durumdan vazife çıkararak infialler peşinde koşabilmektedir. Halkımızın bu tür kışkırtıcı görev üslenen hainlere karşı uyanık olması gerekir. Ülkemizin üzerinde oynanan oyunların farkında olan insanlar olarak bunlara fırsat vermeyelim. İlerisini göremeyen, ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunları ve tuzakları fark edemeyen bazı kimseler Suriye'de ne işimiz var diyebiliyor. Vatanı uğrunda gerektiği zaman canını verme idealine sahip olamayan korkak insanlardan oluşan bir millet devletinide, milletinide, topraklarınıda koruyamaz. Sizi ateş çemberinin içine almaya çalışanlara karşıda suskun bir devlet olmaz. Karşındaki de hangi dilden anlıyorsa o dilden cevap vermek gerekir. İdlib den çekilelim diyenler bilmiyorlar ki İdlipten çekilirsek, Afrin, Cerablus, Aynel Arap ve El Babdaki bütün kazanımlarımız tekrar PKK nın eline geçecektir. Bir buçuk milyondan fazla yeni bir göç dalgası başlayacaktır. Bu bölgede ABD ve Rusya eliyle kurulmak istenen PKK terör devletinin önü de açılmış, o kadar mücadelelerde boşa gitmiş olacaktır. Onun için itlibteki varlığımız sınır güvenliğimiz için son derece önemlidir. Malesef bu tehlikeleri göremeyenlerimiz var.   
Hiç şüphe yok ki bu gün Suriye'yi perişan edenlerin bir sonraki hedefler Türki'yedir. 17-25 Aralık,15 Temmuz ve gezi olayları ile de bunu denediler. Bizim Suriye'de ne işimiz var diyenlere sadece şunu söylemek gerekir. Başta ABD ve Rusya gibi küresel güçler neden Suriye'de Irakta Afganistan'da ve orta doğuda da, 900 km sınırı olan üstelikte terör tehdidi, birçok ortak paydası olan bizler orada olmayalım. 
Suriye'deki zalim Esad çok a boyun eğmeyerek onurlu bir mücadele veren Suriyelilere kol kanat geren askerlerimiz başta olmak üzere merhamet sahibi paylaşmacı duyarlı ve bu zor günlerimizde de tek yürek olan halkımızla iftihar ediyoruz. İdlipte zalimlere karşı mücadele veren askerlerimize muzafferiyetler, şehitlerimize Rabbimizden rahmet, yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.