Geçen hafta, Çorum Atatürk Anadolu Lisesi Konferans Salonunda, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcımız Hüseyin Kır başkanlığında Seçmeli (Kur'an ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler) Derslerinin dünü, bugünü ve seçilme oranları ile ilgili bir değerlendirme semineri vardı. 

Üzerinde durulan önemli konuların birincisi gençlerimizin dini ve ahlaki değerlerimizden uzaklaşarak Deizme ve ateizme kaydıkları yönünde idi. Yapılan açıklama ve değerlendirmelerde bu derslerin seçilme oranları il, il ve okul, okul çıkarılmıştı. Gördüğümüz tabloda ise bu derslerin seçilme oranları A okulunda % 50 nin üzerinde iken B okuluna baktığımız zaman ise sıfır veya sıfır denecek kadar az olduğunu gördük. Öncelikle sorunların nerelerden kaynaklandığına baktığımız zaman, sorumluluk sahibi insanların sorumluluklarının farkında olmadıklarından, liyakat ve samimiyet eksikliklerinden kaynaklandığı görülmektedir.  

Seçmeli dersler Bakanlık tarafından paket halinde geliyor. Okulda Baş muavin varsa baş muavin, yoksa programı yapan müdür veya müdür yardımcısı o paketteki dersleri eşleştirerek öğrencilere sunuyor. Eğer sen Seçmeli Kur'an'ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı veya Temel Dini Bilgiler derslerini alternatif olarak sunmazsan veya karşısına, öğrencilerin seçim konusunda zorlanacağı dersler korsan, çocuklar seçmez. Ondan sonrada ne yapalım çocuklar seçmiyor dersiniz.

Devletimizin sunduğu bu imkandan velilerimiz bizim çocuklarımız yararlansın istiyor ise, hiç kimse işi zorlaştırarak bu dersleri seçilemez hale getirerek anlamsızlaştırmaya çalışmamalıdır. Bilhassa ikinci kademenin ve lise başlangıcı olan beş ve dokuzuncu sınıfların kayıt dönemlerinde, kayıt yapan idareciler tarafından, öğrencilerimiz ve velilerimiz bu derslerin önemi konusunda bilgilendirilmelidirler. Şahsen ben hep kayıt yapanlara, eğer dokuzuncu sınıfta bu dersleri tanıtıp çocuklarımızın bu dersleri seçmesini sağlamazsanız vebali size ait. Dokuzuncu sınıftan onuncu sınıfa geçtiklerinde eğer bu dersleri seçmezlerse demek ki sorun bizlerde ve vebali bizlere ait diyorum. Elhamdülillah bizim okulumuzda bu dersler seçmeli olarak konulduğundan bu tarafa bu derslere giren öğretmen ve idarecilerimizin gayretleri ile yedi yıldır hiçbir zaman % 50 lerin altına düşmedi. 

Sayın kır konuşmasında tanıdığı bir ilahiyat Prof. Kendi çocuklarımıza bile sahip çıkamıyoruz ve elimizden kayıp gidiyorlar dediğini, bir başka tanıdığı ve arkadaşı olduğu ilahiyat Prof. nünde oğlunun da arkadaşı olduğunu ve durumunu sorduğunda baba onu kaybettik dediğini ifade etti. Lisede veya Üniversitede bazı gençler inanç değerlerini yitiriyorlarsa birazda müsebbibi bazı kendini bilmez ilahiyat profesörleridir. Sen çıkar Peygamberimizi bir postacı gibi görerek itibarsızlaştırmaya çalışırsan, hadisler uydurmadır, mezhepler gereksizdir, takva ne demektir, muttaki kime denir onlardan bahsetmek yerine, tasavvuf safsatadır, o yok, bu yok, o uydurma, bu safsata diyerek aklını ilahlaştırır ve insanların inanç değerlerini altüst ederek inanç değerlerini sarsarsan, ondan sonra kendi çocuklarımıza bile sahip çıkamıyoruz diye ovunur dururuz. Eğer geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz arasında Deizm veya Ateizm yaygınlaşıyorsa bana göre burada sorunlardan biriside bu derslere giren biz öğretmenlerde demektir. İlk okul 4 sınıftan itibaren Lise son sınıfa gelen bir öğrenci seçmeli dersleri bir kenara bırakın haftada 2 saat olmak üzere 9 yıl Din Kül. Ahl. Bilgisi dersi okuduğu halde Deizm yaygınlaşıyorsa bizler iyi bir model teşkil edemiyor ve yeterince sorumluluklarımızı yerine getiremiyoruz demektir. Bahane edeceğimiz hiçbir şey yok. Eksiklik bizlerden kaynaklanıyor demektir.

İnsanlara iyinin doğrunun, güzelin bildirilmesi, öğretilmesi ve inanıp iman etmemiz, imanın gereklerini yerine getirmemiz Allah'ın (c.c) emridir. Peygamberlerin görevlerinden biride "tebliğ"dir Kur'an da Müslümanların tarifi yapılırken "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır"(Al i İmran 104) Din Kül. Ahlak. Bilgisi ve seçmeli derslere giren öğretmenlerin işi de Peygamber mesleği ve metodu olan tebliğdir. Bunu da sağlıklı ve doğru bir şekilde öğretmek devletimizin görevidir. Anayasanın 24. maddesinde din ve vicdan özgürlüğü anayasal bir hak olarak güvence altına alınmıştır. 1739 Sayılı M. E. Temel Kanunu "Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve ana yasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmeyi" öngörür. 

Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin milli, manevi, insani, dini ve ahlaki değerlerini öğrenerek yetişmesinde en büyük pay ve sorumluluk bizlerdedir. Dini değerlerine sahip olan bir genç; yalan söylemez, haksızlık, hırsızlık yapamaz, işini en iyi ve en güzel bir şekilde yapmaya çalışır, büyüklerini sayar, küçüklerini sever. İlim öğrenerek kendisine, ailesine ve toplumuna faydalı olmaya çalışır. Toplum bireylerinin, çocuklarının güzel ahlaki meziyetlere sahip olarak yetişmesini istemeleri ve bu görevi de en güzel ve en doğru bir şekilde, devletimizin yerine getirmesini istemeleri en doğal haklarıdır. Gençlerimiz dini konularda yeterince bilgilendirilirlerse yanlışlardan, inkardan, ön yargılardan ve taassuptan da kurtulacaklardır. Amaç; Allah'a ve ahiret gününe inanmak, yaratılanlara şefkat ve merhametle muamele etmek, aşkı, sevgiyi,  muhabbeti, yaratılanı yaratandan dolayı hoş görmeyi, mütevazı olmayı, kalbi ve gönlü kin, kibir, nefret, husumet gibi kötü hasletlerden arındırarak güzel ahlaki meziyetlere sahip olan, gelecek endişesi ve sorumluluk duygusu taşıyan, haram helal mefhumunu bilen, hedefi olan bir nesil yetiştirmektir. Çocuklarımızın tarihini, coğrafyasını, Yunan filozoflarının görüş ve hayat hikâyelerini öğrenmeye ihtiyaçları olduğu kadar dini ve ahlaki değerlerini öğrenmeye de ihtiyaçları vardır. Milli eğitimimiz hem milletimizin bin yıl içinde oluşan değerleriyle, hem de insanlığın ortak kazanımlarıyla, çağın gerekleriyle harmanlanmış, milli, manevi ve ahlaki değerlerine bağlı nesiller yetiştirmekle mükelleftir. Bir milleti meydana getiren ve ayakta tutan değerleridir. Çanakkale'yi geçilmez yapan manevi ruhtur. Vatanını milletini seven hiçbir kimse milli, manevi ve ahlaki değerlerinden kopuk, sorumsuz bir nesil yetişmesini istemez.

Günümüzde gençlerimizi ağlarına düşürmek için, yollarına kurulmuş birçok (esrar, eroin, fuhuş gibi) tuzaklar döşeli olduğu gibi imanlarını çalarak, dini ve ahlaki değerlerimizden uzaklaştırmak içinde sinsice çalışmalar devam ediyor. Bizim kültürel değerlerimiz insan merkezli olup, şeytanın, nefsin ve kötü niyetli insanların hilelerinden koruma amaçlıdır. Bunun yolu da dini, ahlaki, milli, manevi ve insani değerlerimizi güzel bir şekilde öğretmekle olur. Herkes üzerine düşen sorumluluklarını en iyi bir şekilde yerine getirme gayreti içerisinde olurlarsa inşallah sorunlarda en asgariye inmiş olacaktır.