Tanınmış şairlerin şiirlerini gençliğinde dikkatle dinlediği rivayet edilen Hz. Ömer'in bunları okuduğu, birçoğunu ezberlediği, halifeliği döneminde de kabilelere ait divanların derlenmesini istediği bilinmektedir. Babasından ensâb bilgisini öğrenen Hz. Ömer güzel yazı yazar ve güzel konuşurdu. Onun Kureyş 'in en fasih konuşanları arasında yer aldığı, Kur'an'ın kıraat ve imlâsına itina gösterilmesini, konuşulan dilin iyi öğrenilmesini ve doğru konuşulmasını istediği kaydedilmektedir.
Hz. Ömer namaz kıldırmak, hutbe okumak, fey ve zekâtları toplamak, mâbedlerin yapımı ve bakımıyla meşgul olmak, ramazan ayının başını ve sonunu ilân etmek, hac farîzasının yerine getirilmesi için tedbir almak ve haccın idaresini üstlenmek gibi görevleri de yerine getirirdi. Abdurrahman b. Avf'ı emîr-i hac tayin ettiği hilâfetinin ilk yılı hariç hac farizasını bizzat kendisi idare etmiş, son haccında Peygamberimiz 'in hanımlarını da beraberinde götürmüş halifeliği döneminde ayrıca üç defa umre yapmıştır. Hz. Ömer, divan defterlerini yanına alarak Medine çevresindeki insanların ihtiyaçlarını evlerine giderek bizzat kendisi dağıtırdı. Gündüzleri çarşı pazarda, geceleri de Medine sokaklarında dolaşarak asayişi kontrol eder, ihtiyaç sahiplerine bizzat kendisi beytülmalden yiyecek taşırdı. Her cumartesi günü Medine'nin dışında Âliye yöresine gider, güç yetiremeyecekleri işlerde çalıştırılan kölelerin yükünün hafifletilmesini sağlardı. Aynı şekilde hayvanlara fazla yük yükletilmesine müdahale ederdi. Valilerine yazdığı mektup ve emirnâmelerden birer nüshanın saklanmasını istediğinden Dîvânü'l-inşâ'nın kurucusu kabul edilmiştir. 639 Yılındaki kıtlıkta ihtiyaç sahipleri belirlenmiş ve beytülmâlde bulunan bütün hububat ve yiyecekler kendilerine dağıtılmıştır. Kendisi de her gün yirmi deve kestirerek ihtiyaç sahiplerine dağıtmış, kıtlık yılında ihtiyaç dolayısıyla hırsızlık yapmak zorunda kalanlara da ceza uygulamamıştır.
Kur'an'ın Mushaf haline getirilmesi hususunda Hz. Ebû Bekir'i ikna eden Hz. Ömer, halifeliği döneminde de bütün İslâm beldelerinde valilere cami ve mekteplerde eğitim ve öğretime Kur'an'la başlanmasını emretmiş, bu maksatla çeşitli vilâyetlere Medine'den bazı sahabîleri görevlendirerek onlara maaş bağlamıştır. Kur'an'ın inanç esaslarına ait ayetlerinin doğru anlaşılması için çaba göstermiş, müphem ve müteşabih âyetlerle ilgilenenleri bundan menetmiş, kaza ve kader konusundaki yanlış yorumları engellemiştir. Hz. Ömer hadislerin rivayetine çok dikkat eder, Peygamberimiz 'den bizzat duymadığı bir hadisi rivayet eden sahâbîlerden bunu Resulullah'ın söylediğine dair şahit getirmelerini isterdi. Bununla birlikte onun Sa'd b. Ebû Vakkâs gibi seçkin sahâbîlerden doğrudan hadis aldığı da bilinmektedir. Kütüb-i Sitte'de rivayet ettiği 539 hadis bulunmaktadır; bunların çoğu fıkha dairdir. Buhârî ve Müslim'in eserlerinde 81 rivayeti yer alır. Buhârî ve Müslim bunların yirmi altısında ittifak etmiş, Buhârî otuz dört, Müslim yirmi bir hadisi ayrıca eserine almıştır. Diğer hadis kitaplarında da rivayetlerine yer verilmiştir. Bazı muhaddisler Hz. Ömer'in rivayet ettiği hadisleri bazı müsnedlerde toplamışlardır: İbn Şeybe, Müsnedü emîri'l-mü’minîn (Ömer b. el-hattâb 
Hz. Ömer, fetihleri yönetip yönlendirmesi, ortaya çıkan problemlerin çözümü, esirler ve gayri Müslimler hakkındaki kararları, yeni şehirlerin kurulması ve fetihlere katılan askerlerin İslâm'a açılmış çok geniş coğrafyaya yerleştirilmesi, İslâmiyet'in tebliğ ve öğretilmesi gibi birçok konuda ilk uygulamaları gerçekleştirmiştir. Hz. Ali'nin teklifi üzerine (Nisan 637) hicrî takvimin kullanılmaya başlanması kararlaştırılmış ve muharrem ayı hicrî takvimin ilk ayı olarak kabul edilmiştir. Onun devlet idaresindeki dirayetini gösteren bu uygulamalara kaynaklarda geniş yer verilmiş ve bunlar bazı teliflere konu olmuştur. Beytülmâl gelirlerinden olan zekâtı Tevbe 60, humusu da Enfâl 41. âyetlerine göre müslümanlara dağıtmış, İslâm devleti hâkimiyetine giren gayri müslimlerin barış zamanında verdikleri, fey ismi altında toplanan vergiler (cizye, haraç ve öşür) sayesinde artan beytülmâl gelirlerini müslümanlara dağıtmak üzere bir düzenleme yapmıştır. Hz. Ömer, hilâfetinin ilk yıllarında Peygamberimizin ve Hz. Ebû Bekir'in yaptığı gibi cizyeyi Medine'deki müslümanlara dağıtmıştır (Ebû Yûsuf, I, 307-310). Haraç ve ticaret malları vergilerini ise kendisi koymuş, ganimet topraklarının dağıtılmamasına ve bu topraklardan alınan haraç vergisinin vakıf olarak kalmasına karar verirken bunlardan elde edilecek fey gelirlerinin Haşr 7-10. âyetleri gereği bütün müslümanlara dağıtılması için (636) yılında divan teşkilâtını kurmuştur. Medine'den başlanarak Kûfe, Basra, Suriye ve Mısır'da yaşayan bütün müslümanlar, Araplar 'ın nesebini çok iyi bilen üç kişilik bir heyet tarafından Hz. Peygamber'in mensup olduğu Kureyş kabilesinin Benî Hâşim kolundan hareketle divan defterlerine kaydedilmiş, beytülmâl gelirlerinin ve sarf yerlerinin bir düzene bağlanması sağlanmıştır. Hz. Ömer, feyden hisse alacak Medine halkını divan defterlerine kaydettirirken bunlara Arap asıllı olmayan bir kısım mevâlîyi de dâhil etmiştir. Divan defterlerine köleler hariç şahıs isimleriyle birlikte yılda bir defa verilecek yardım miktarları ile köleler dâhil herkese ayda bir verilmesi kararlaştırılan iki cerîb (burada hacim ölçüsü 132 litre) erzak kaydedilmiştir. Yıllık erzak miktarları tespit edilirken İslâm'a giriş önceliği, İslâmiyet'e yapılan hizmetler ve Peygamberimize yakınlık göz önüne alınmıştır. Müslümanlarla bütünleşmeyen ve cihada katılmayanlara fey ve ganimetten pay verilmemiştir. Fey gelirlerini müslümanlara vermek için kurduğu divan teşkilâtını Medine'de bizzat kendisi yönetmiş, taşrada ise dağıtım işi valiler veya onların görevlendirdiği kişiler tarafından yapılmıştır. Halife, savaşarak ele geçirilen yerlerde yaşayan halkın da barış yoluyla ele geçirilenler gibi zimmî statüsüne dâhil edilmesine, kendi dinlerinde kalmak istedikleri takdirde cizye ödemelerine, ayrıca ziraata elverişli topraklarının ödeyecekleri haraç vergisi karşılığında kendilerine bırakılmasına karar vermiştir. 
Birçok yeniliğe imza atarak gök kubbede hoş bir seda bırakan âdil halifeyi rahmetle anıyoruz. Ruhu şâd olsun.