Dinimiz her konuda olduğu gibi eşlerden birisinin ölümü veya boşanan kadınların haklarının korunması ve onlara nasıl davranılması gerektiği konularda da belli ölçüler getirerek bir takım kurallar koymuştur.  
Evli eşlerden birisinin ölümü, doğal olarak evliliği sona erdirir. Bunun dışında evliliğin bir eksiklik veya şiddetli geçimsizlik yüzenden feshedilmesi veyahut ta mahkeme tarafından ayrılmalarına karar verilmesi, boşanma ve hâkim kararıyla boşanma gibi evliliği sona erdiren durumlar vardır. Evliliğin Boşanma Yoluyla Sona Ermesi: "Boşama iki keredir. (farklı zamanlar da boşadım ifadesinin iki defa kullanılmasıdır. Eğer bu üçüncü defa tekrarlanırsa bütün evlilik bağları koparılmış olur)  Her ikisinden sonra ya iyilikle evlilik içinde tutmak veya güzellikle serbest bırakmak gerekir. (Eşlerin) Allah'ın koyduğu kurallara uymamalarından korkmadığınız sürece onlara verdiğiniz mehir'den hiçbir miktarı geri almanız sizin için helâl olmaz. (Bu da boşanma durumlarında nikâh akdinde verilen Mehirlerin geri alınmaması gerektiğini bildiren ilahi bir emirdir) Eğer Allah'ın kurallarına uymamalarından korkarsanız, kadının evlilikten kurtulmak için bir meblâğ vermesinde taraflara bir vebal yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu kurallardır, öyleyse onları çiğnemeyin. Her kim Allah'ın koyduğu kuralları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridir" (Bakara 229) Ayette kadının fidye verip boşamayı sağlamasına da "muhâlea" denir. Sâbit b. Kays'la geçinemeyen eşi ayrılmak üzere Peygamberimize, başvurunca, Mehir olarak aldığı hurma bahçesini kocasına geri vermesi sözünü alarak, Sâbit'e şöyle buyurmuştur; "Bahçeyi kabul et ve onu bir defa da ha boşa ( yani boşadım ifadesini üçüncü defa tekrarlayarak boşanma akdini tamamla)."     
Boşanmalarda kadınların bir de iddet müddeti bekleme süreleri vardır. İddet; İslâm hukukunda, evliliğin herhangi bir sebeple sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu süredir. Bunun için de iddet evliliğin sona ermesinin belli başlı sonuçları arasında yer alır. Bu bekleme süresi, Kur'an ı Kerim de kocalara hitaben, ölmeleri halinde geride bırakacakları eşlerinin bir yıl süreyle, evlerinden de çıkarılmaksızın geçimini sağlayacak bir malı vasiyet etmeleri tavsiye edilmiştir. "Sizden ölüp de (dul) eşler bırakan kimseler, (çocuk yoksa) zevcelerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda (sağlıklarında) vasiyet etsinler. Eğer o kadınlar, (kendiliklerinden) çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeylerden size bir günah yoktur. Allah azizdir, hakîmdir. (Bakara 240) Evliliğin sona ermesinin ardından kadın için getirilen iddet yükümlülüğü, ilk planda kadının önceki kocasından hamile olup olmadığının anlaşılması ve böylece nesebin karışmasının önlenmesi amacına yönelik bir tedbirdir. Bu şekilde nesilde korunmuş olur. İddet müddetini bekleyen kadının o süredeki tüm giderleri de ayrıldığı eşine aittir.  
İddet aile bağını koruyucu, evlilik kurumunun önemini hatırlatıcı ve nesebin korunmasını amaçlayan bir işleve sahiptir. İddet ile ilgili hüküm, Kur'an ı Kerim de "Sizden vefat edenlerin geride bıraktıkları zevceleri evlenmeden dört ay on gün beklerler" (Bakara 234) Ayetin genel hükmü budur. Bu neslin korunması ve nesebin belirlenmesine yöneliktir. Eğer birliktelik olmadan boşanma veya erkeğin ölme durumu söz konusu oldu ise o zaman kadının bir başka evlilik yapabilmesi için iddet müddetini beklemesi gerekmez. Kur'an ı Kerimin  "Ey iman edenler! Mümin kadınlarla evlenip birlikte bulunmadan onları boşadığınız da artık onlara iddet bekletme hakkınız olmaz" (Ahzap 49) Bunlar ve benzeri ayetler dikkatlice incelendiğinde kadına, seni boşadım diye bir anda verilen bir kararla değil, üç ayrı zamanlarda verilen kararlar ve söylemlerle boşanabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Dinimiz şiddetli geçimsizlik durumlarında bile güzellikle ayrılmayı tavsiye ederken, karşı tarafa zarar verme durumlarını ise kesinlikle yasaklamıştır. Kur'an ı Kerimin emri bu şekilde olduğu gibi Peygamberimizden bu tarafa uygulamalarda bu şekilde gelmiştir. Yâni ilahi emirlere göre dinen boşanma akdinin gerçekleşebilmesi için üç ayrı gün veya vakitte boşadım denilmesi gerekmektedir. Nitekim Abdullah İbn Ömer, âdetli olan eşini boşamıştı. Hz. Ömer, bunun hükmünü Peygamberimize sorar. Peygamberimiz ise: "Ona emret, eşine dönsün, sonra temizleninceye kadar onu tutsun sonra âdet görsün, sonra temizlensin. Bundan sonra isterse tutsun, dilerse birlikte olmadan önce onu boşasın. İşte, Allah'ın kadınları içinde boşanmasını emrettiği iddet talâk budur." Buyurmuştur.  
Dinimiz her konuda olduğu gibi boşanma ve boşanan kadınların haklarının nasıl korunması gerektiği konularında da belli ölçü ve kurallar koymuştur. İslam da esas olan ise evliliğin ve nikâh akdinin sonuna kadar korunmasıdır.