Bu yıl da Ramazan’a, terör devleti zalim İsrail’in yapmış olduğu katliamların üzüntüsü ile içimiz buruk olarak girdik. Rabbimizden; şehitlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar dilerken, hak, hukuk tanımayan işgalci İsrail’in sonunu da bizlere göstermesini dilerim.
İlahi emirlerin en yoğun bir şekilde yaşanıp, yoksulların halinden daha iyi anlayabileceğimiz bir iklime bizi çağıran, ilahi ikramın sağanak halinde yağdığı, Rabbimizin rahmetinin zirveye çıktığı yeni bir rahmet ayına girdik. Her zaman yapılan dua ve ibadetler makbul olmakla birlikte, mübarek gün ve gecelerde, ramazan ayında yapılan dua ve ibadetler ise daha faziletli ve sevabı daha fazla olduğu bilinmektedir. Peygamberimiz ramazanın müminler için "Rahmet, bereket, mağfiret ayı" olduğunu bildirirken, diğer bir hadiste ise "Kim kötü söz ve davranışları bırakmazsa, onun yemesini içmesini terk etmesine Allah'ın ihtiyacı yoktur. Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona biri sataşır veya kötü söz söylerse 'Ben oruçluyum' desin" buyurmuştur.
"Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (oruç sayesinde kötülüklerden ve günahlardan) korunursunuz" (Bakara 183) "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an-ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun" (Bakara 185) Orucun ruhi, ferdi, toplumsal ve sağlık açısından da birçok yararı olduğu bilinmektedir. Oruç tutan kimse sıkıntılara göğüs germeyi, açlığa susuzluğa dayanmayı, nefsine ve iradesine hâkim olmayı öğrenir. Oruç tutan kimseler açlığın ve susuzluğun ne demek olduğunu bilir. Yoksulların durumunu nefsinde yaşadığı için onlara karşı yaklaşımı değişir. Kalpler ve gönüller oruç sayesinde daha merhametli bir hale geldiği için yoksulların yaşadıkları güçlüklerin farkına vararak, başkalarına yardım etme alışkanlığı kazanılır. Bununla birlikte ramazan ayında kurulan iftar ve sahur sofraları, kılınan teravih namazları ve mukabele gibi güzel dini uygulamalarımız toplumdaki bireyleri bir birlerine yaklaştırır ve kaynaştırır, bu sayede birlik ve beraberlilik ruhunun gelişmesine katkıda bulunur.
Dinimiz, birlik ve beraberlik dinidir. Sağlıklı bir fert toplum ilişkisinin kurulabilmesi için her türlü tedbiri almıştır. Kur'an-ın deyimi ile "Müminler ancak kardeştirler." (Hucurat 10) "İnsanlar için ortaya çıkarılan doğruluğu buyuran, fenalıktan alı koyan, Allah'a inanan hayırlı bir topluluktur" (Âl-i İmran 110) yine Kur'an-ın deyimi ile aşırılıklardan arınmış başka topluluklara örnek olma özelliğine sahip orta yolda, iyilikte yarışan ve birbirlerinin yardımcıları olan, zenginlik kaynaklarının belli ellerde birikerek sosyal adalet dengesinin bozulmasına müsaade etmeyen bir toplumdur.
Dinimize göre çalışmak ibadetten sayılmıştır. Alın teri ve emek övülmüştür. Tembelliğe ve miskinliğe kesinlikle yer verilmemiştir. Peygamberimiz "Kişinin kendi el emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yoktur" Buyurmuştur. Çalışma gücü veya imkanı bulunmayan, çaresiz ve ihtiyaç sahibi olan insanların sıkıntılarını gidermek içinde, dinimiz bir çok tedbir öngörmüştür; Zekat, fitre, sadaka, kefaret, ödünç verme gibi. Emevi halifesi Ömer Bin Abdülaziz zamanında Şam Valisi halifeye şöyle bir mektup yazarak "Zekât fonunda epeyce bir para birikti, verecek fakirde bulamıyorum ne yapayım? Herkesin çalışmanın ibadet sevabı olduğu bilinciyle hareket ettiği ve zekâtını düzenli bir şekilde verdiğinden dolayı fakir kalmamış. Halife: "Öyle ise maddi imkânı bulunmayan gençleri evlendir. Çeyizlerini al, düğün giderlerini karşıla, oradan artanı da zengin olduğu halde borçlu olanlar varsa onlara ödünç ver" der.
Ramazan ayı; maddi ve manevi birçok güzellikleri içinde barındıran, kılınan namazların, tutulan oruçların verilen zekât, fitre ve sadakaların 1’e 700’den başlayan sevaplarla manevi doyuma ulaşıldığı, günahların affedildiği, yoksulların maddi olarak sıkıntılarını giderdiği, birlik ve beraberlik ruhunun zirveye ulaştığı bir aydır.
Bizler bu güzellikleri yaşarken dünyanın birçok yerinde açlık çeken mazlum insanlar bizlerden yardım bekliyor. İftar sofralarımızı zengin sofralarına dönüştürmek yerine imkânlarımızın bir kısmını onlara ulaştırmak belki bizleri de sorumluluktan kurtarır. Binlerce aç olan insanların yaşadığı bir dünyada israf ve gösterişe dayalı lüks otel ve lokantalarda, yoksulların olmadığı iftar programları islamın özüne ne kadar uygundur?
Geçmişte kıtlık yıllarını yaşayan büyüklerimiz hep "Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin" derlerdi. O kıtlık yıllarını geçmişte atalarımızda yaşamış, bugün Suriye v.b ülkelerde yarın kimlerin başına gelir bilemeyiz. Hiçbir konuda garantimiz yok. Yüce Rabbimiz "Ant olsun ki sizi biraz korku ve açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile deneriz. Sabredenleri müjdele" (Bakara 155) buyuruyor. Mal, mülk, sağlık her şey bir emanettir. Fakirin hakkı olan zekâtı vermemek ise kişinin kendisine yaptığı en büyük ihanettir. Tıka basa karnını doyurup, yan gelip yatarak Allah'ım verdiğin nimetlere şükürler olsun demek şükür değildir. Malın şükrü zekât, fitre, sadaka olarak vermekle, vücudun ve sağlığın şükrü ise ibadetlerle ve salih amellerle olur. Yüce Rabbimizin birilerini yoklukla imtihan ederken bizleri de varlıkla ve bollukla imtihan ettiğini unutmamak gerekir.
Bu gün sadece Türkiye'deki ekmek israfı açlık çeken Afrika'daki birkaç ülkenin ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılar. Dünya ülkeleri silahlanmaya ayırdığı paraların %1'ini yoksul ülkelere gönderse açlık diye bir problem kalmaz. Müslümanım diyen insanlar zekâtlarını düzenli bir şekilde hakkıyla verseler yine açlık ve yoksulluk diye bir şey kalmaz. Sorun insanların ihtiyacından fazla hoyratça ve gereksiz yere israfta bulunmaları, nimeti saygısızca ve şükürsüz bir şekilde israf etmeleridir.
İyilik ve güzelliklerin yaygınlaşması, kötülüklerin önlenmesi, sıkıntılarının giderilmesi için, herkes üzerine düşeni yaparsa, inşallah birçok şeyin yoluna girdiğini görürüz. Yüce Rabbimiz bu ayı hakkıyla idrak ederek onun rahmet ve feyzinden yararlanmamızı nasip eylesin. Ramazanımız mübarek, ibadetlerimiz makbul, amellerimiz kabul olsun.