İmam yeni atandığı camide, kürsüde, gelen cemaate sesleniyordu. Henüz namaz vaktine zaman vardı. İdealistti. İmam Hatip Lisesi, İlahiyat derken yıllar çabuk geçmiş, kendisini burada bir Anadolu Kasabası'nda bulmuştu. Bugünler için okumuştu. Tüm sıkıntılar, cefalar bugünler için çekilmişti. Babası tarlaya giderken onu düşünmüş, kardeşleri onu abi bilmiş bir dediklerini iki etmemişlerdi. Şu an geldiği yerde her adımında, aldığı her nefeste onlar da yanındaydı. Bunu düşünmek onu hep ayakta tutuyor, azmini perçinliyordu. İyi yetiştirmişti kendisini, alanına hâkimdi. Hemen her konuya ait anlatılar, kıssalar, rivayetler, hadisler hafızasında duruyor, onları insanlarla paylaşmak, oluşturmaya çalıştıkları ufuklarında Allah ile bir bağ kurmalarına yardımcı olmaya çalışıyordu; 
"Bir zamanlar bir çoban yaşarmış. Köylünün hayvanını otlatır, çoğu zamanını otlaklarda, merada, yaylalarda geçirirmiş. Bir Cuma günü biraz fazla açıldığını bilemeden, uzaklaşmış. Civar köylerin birisinin yakınına geldiğinde Cuma vaktinin de geldiğini hesap ederek, sürüsünü oraya getirmiş. Namazını kılmış ve çıkmış. Sürüsünü alıp işine geri dönmüş."
Bu sırada cemaatten bazıları yeni İmamı dinlemiyor, kendi aralarında sohbet ediyorlardı. İmam bu durumdan rahatsız olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Birisi yanındakine damadını, diğeri de alacağı traktörü anlatıyordu. İmam cümle başlarında sesini yükseltiyor, onların dikkatini çekmeye çalışıyordu ama nafile…
"Ertesi Cuma çoban, sürüsü ile yine aynı camiye gitmiş. Çobanı gören herkes şaşkınlık içerisindeymiş. Çobanın sırtında bulunan semerle camiye girmesi herkesin tepkisini çekmiş. İmam durumu fark etse de namazı bozmamak için sesini çıkarmamış."

Yeni İmam'ın imalı bakışlarına ve ara sıra ses tonunu yükseltmesine aldırış etmeksizin dayılar aralarındaki sohbete devam ediyorlardı. Hatta bir tanesininki neredeyse Yeni İmamı bastıracaktı.

İmam ilk günden büyük bir testten geçtiğini düşünüyor, sakinliğini koruyarak vaazına devam ediyordu:

"Namaz bitimi İmam, çobanı çıkışta yakalamayı başarmış ve sormuş: Kardeşim nedir bu halin? Çoban bu soruya bir anlam veremediğini söyleyince İmam, semerin Cami'de ne işinin olduğunu sormuş. İmam tebessümle karışık, sizden gördüm, geçen hafta geldiğimde herkesin sırtında vardı deyince, İmamın rengi değişmiş. İmam karşısında duran adamın sıradan birisi olmadığını sezmiş ve sorguyu daraltmış: Peki ya bende de var mı o semer? Evet demiş çoban, hem de seninkisi hepsinden büyük ve gösterişli…"

Namaz çıkışı dayılar Yeni İmamı konuşuyorlardı:
- Genç, daha toy! Öğrenir zamanla…
- İki de bir sesini yükseltti, sesini ayarlıyamıyo…
- Eskisini arayacağız ellaam!
- Sen bişey ağnadın mı anlattığından? 
- Yoo!