Namaz kılmak, islamın beş şartından biridir. Hz. Peygamber (sav), bir hadisinde şöyle buyuruyor:
"İslam, beş esas üzerine kurulmuştur: 1-Allah'tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmek, 2-Namaz kılmak, 3-Zekat vermek, 4-Beytullah'ı haccetmek, 5-Ramazanda oruç tutmak. 
İslamda bugün bilinen şekliyle namaz, hicretten önce Miraç gecesinde farz kılınmıştır. Namaz, Kuran-ı Kerim'de "Namaz kılınız" (Bakar 43) buyrulduğu gibi pek çok yerde de "Namaz kılınız ve zekat veriniz" (Hac-78) şeklinde zekatla birlikte geçmektedir. "Namaz, müminlere vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır." (Nisa 103) belli vakitlerde namaz kılınması emredilmiştir.
Bir ayet-i kerimede ikindi namazına vurgu yapılmıştır: "Bütün namazları ve orta namazını muhafaza ediniz." (Bakar 238)
Bir başka ayette de namaz vakitleri konusunda daha geniş ayrıntı bulunmaktadır: "Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vakitlerinde), sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih ediniz (namaz kılınız). Göklerde ve yerlerde hamd O'na mahsustur."(Rum suresi 17-18)
Hadis-i şeriflerde namaz, dinin direği olarak açıklanmıştır: "Namaz, dinin direğidir. Her kim namazı dosdoğru kılarsa, dini ayakta dimdik tutar. Her kim de onu terk ederse dini yıkmış olur."
Namaz, kulun Allah ile bağ kurmasıdır. Bu bağ, dinin direği ve temelidir. Beş vakit namazı şartlarına uygun olarak ve vaktinde kılanların, büyük günahlardan el çekmeleri şartıyla diğer günahlarının affedileceği ayet ve hadislerle sabittir. Kuran-ı Kerim'de şöyle buyruluyor: "Ey Muhammed! Sana vahyolunan kitabı oku. Namazı dosdoğru kıl. Şüphesiz ki namaz, insanı fuhuş ve kötü şeylerden alıkoyar" (Ankebut 45)
Hz. Peygamber (sav): "Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve her gün beş kere bu nehirde yıkansa kendisinde kir diye bir şey kalır mı?" diye sordu. Sahabe:"Hayır, kalmaz" dediler. Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Beş vakit namaz da böyledir. Suyun kirleri temizlediği gibi temizler." (Buhri, Müslim, Tirmizi, Nesei, İbni Mace)
Namaz, büluğ/ergenlik çağına gelmiş olan kadın ve erkek her müslümana farzdır. Ancak akıl hastalarına namaz farz değildir.
Namazın farzları on ikidir. Bunlardan altısı namaza başlamadan yapılması gereken farzlardır.bunlara namazın şartları denir:
1-Hadesten taharet: Abdestsizse abdest almak, cünüplükte veya kadınların loğusalık ve adet halinde gusül abdest almak/ yıkanmaktır. 
2-Necasetten taharet: Namazdan önce bedende, elbisede veya namaz kılınacak yerde bulunan pisliği temizlemektir.
3-Avret yerini örtmek: Erkeklerin göbekten diz kapaklarının altına kadar, kadınlarda ise el ve yüzden başka bütün vücudu örtecek bir biçimde giyinmektir.
4-Kıbleye yani Kabe'ye yönelmek.
5-Vakit: Namazları vakti gelince kılmaktır.
6-Niyet: Her vaktin farzları ve sünnetleri için ayrı ayrı niyet etmektir. Cuma, bayram, teravih, vitir ve nafile namazlar için de ayrı ayrı niyet edilmesi gerekir.
Namaza başladıktan sonraki farzları da altı tanedir. Bunlara namazın rükünleri de denir:
1-İftitah tekbiri: Namaz kılan kişinin ayakta ve kendisinin işiteceği kadar bir sesle "Allahü Ekber" diyerek namaza başlamasıdır.
2-Kıyam: Gücü yetenin farz namazlarda ve vitir veya adak gibi vacip namazlarda ayakta durmasıdır.
3-Kıraat: Kıyamdayken Kuran-ı Kerim'den en az üç kısa ayet veya bir uzun ayet okumaktır. Her rekatta Fatiha suresinin okunması ise vaciptir.
4-Rüku: Her rekatta eller dizlere varacak şekilde sırtın eğilmesidir.
5-Secde: Namaz kılan kimse rükudan sonra secdeye varır. Secdede alın, yüz, iki ayak, iki el ve iki diz yere veya seccade üzerine konulur. Hadis-i şerifte: "Kul, Allah'a gizli secdeden daha üstün hiçbir şeyle yakın olamaz." buyrulmuştur.
6-Kade-i Ahire: Namazların son rekatlarından sonra belli bir süre oturmaktır. Bu süre, tahiyyat okuyacak kadar olmalıdır.
Her namazın kılınış şekli, adabı, vacipleri, sünnetleri, namazı bozan konular gibi ayrıntılar, ilmihal kitaplarında geçmektedir.
Kuran-ı Kerim'de namaz kılınacağı emredilmiş ancak nasıl kılınacağı ayrıntılı olarak tarif edilmemiştir. Bu konuHz. Peygamber (sav)e sorulduğunda o da "Benim nasıl namaz kıldığıma bakınız, onun gibi kılınız."(Sallu, kema reaytümuni usalli)" buyurmuştur. Öyleyse namazla ilgili tanım ve hükümlerde Hz. Peygamber (sav)in hadislerine ve sünnetine göre hareket etmek durumundayız. 
Namaz, müslümanlar için çok önemlidir. Zira Hz. Peygamber (sav) "Her şeyin bir alameti/nişanı vardır. İmanın alameti de namazdır" buyurmuştur. Bunu unutmamak ve beş vakit namazı ihmal etmemek gerekir.
Namazı tek başına kılmak mümkün olmakla beraber Hz. Peygamber (sav),  cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha sevap olduğunu belirtmiş, kendisi de cemaate imamlık yapmış, hastalık halinde bile cemaate katılarak Hz. Ebubekir'in arkasında namaz kılmıştır. Peygamber Efendimiz, cemaatle namaz kılmayı şöyle vurgulamıştır: 
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki ateş yakılması için odun toplanmasını emretmeyi, sonra da namaz için ezan okunmasını, daha sonra da bir kimseye emredip imam olmasını, sonra da sonra da cemaatle namaza gelmeyenlerin evlerini yakmayı düşündüm."
Cemaatle namaz kılmanın en bilinen yerleri cami ve mescitlerdir. Cami ve mescitlerin yapımı, tamir ve bakımı konusunda müminler teşvik edilmiştir: "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekat veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler" (Tevbe 18)
Camilerin yapılış maksadı dışında kullanılması, yıktırılması veya satılması caiz değildir. Kuran-ı Keim'de "Allah'ın mescitlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim olabilir?" (Bakar-114) buyrulmaktadır.
Gerek ferdi, gerekse cemaatle kılınan namaz, bizi Allah'a yaklaştırır. Kulluk borcumuzu ödememize vesile olur. Namaz, arada hiçbir vasıta olmaksızın Yüce Yaratan'ımıza yönelişimizdir.Kıyamet gününde kulların amellerinin en içinde en önce sorulacak olan beş vakit namazdır. Namazlarımızla ilgili sorgudan geçebilirsek bunun büyük günahlar dışındaki günahların da affına vesile olacağını bilelim.