Kafkasya, Asya ile Avrupa arasındaki ticaret yollarının kesiştiği noktada bulunduğu için her devirde büyük devletlerin rekabet alanı olmuştur. Bölgenin İslamlaşması, Hz. Ömer zamanında gerçekleşmiştir. Kuzey Kafkasya bile İslam komutanlarının yönetimine girmiştir. Bu dönemden sonra Azerbaycan, bölgede İslamın yayılması için önemli bir üs olmuştur.
Selçuklular, özellikle Güney Kafkasya'da yani Azerbaycan ve Gürcistan bölgesinde önemli izler bırakmıştır. Harzemşahlar, Moğollar'dan sonra Şirvanlılar, Karakoyunlular ve Akkoyunlular'ın mücadele alanı olmuştur. Sonra buralar, Safevilerin yönetimine geçmiştir.
Ancak Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran Zaferi (1514) ile Tebriz ve Güney Azerbaycan Osmanlı hakimiyetine girdi. 1534 yılında Kanuni döneminde bu bölge, tamamen Osmanlıların eline geçti. 1590'larda Tebriz, Karacadağ, Gence, Karabağ, Şirvan ve Gürcistan Osmanlı hakimiyetine girmiş oldu.
Buraları işgal etmeye çalışan Ruslara karşı Müslüman komutanlar, şiddetli direniş göstermişlerdir. Ondokuzuncu yüzyıldaki şanlı direnişin sembolü Şeyh Şamil, mücadelesini yirmi beş yıl sürdürmüştür. Çeçen direnişi de onun devam niteliğindedir.
1917 Ekim ihtilalinden sonra Rusya'nın kontrolünde Kafkasya'da Azerbaycan, Ermenistan, Dağıstan ve Gürcistan gibi devletler kuruldu. Ama hiç birisi de tam bağımsız değildi.
28 Mayıs 1918'de Mehmet Emin Resulzade önderliğinde Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti ilan edildi ve Osmanlı Devletiyle Batum'da bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma gereğince bölgeye gelen Nuri Paşa, Kafkasya İslam Ordusu'nu kurdu ve Ruslar'ın elindeki Bakü'yü ele geçirdi. Ancak 27 Nisan 1920'de Rus Kızıl Ordusu, Azerbaycan'ı işgal etti, hükümeti de feshederek Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini kurdu.
Ancak bu bölgede isyanlar hiç durmadı. Bazı komutanlar, zaman zaman Rus ordusuna karşı direndiler. 1946 yılında da böyle bir direniş meydana gelmişti. O günlerde Rus askerlerinden kaçarak topraklarımıza sığınan 146 Azeri'nin "Gavura teslim etmeyin bizi, siz vurun" yakarışlarına rağmen Ankara'dan gelen emirle Boraltan Köprüsü üzerinde Ruslara teslimi ve kurşuna dizilmeleri, hala hafızalardadır. Şair:
"Boraltan köprüdür aşar gider Aras'ı
Yağsan Aras suyuyla çıkmaz yüzün karası"
diyordu.
Bu arada Azerbaycan'da Sovyetlere bağlı bir cumhuriyet kurulmasına rağmen 1920'li yıllarda başlayan Ermeni taleplerinin ardı arası kesilmiyordu. Azerbaycan sınırları içinde olan Karabağ bölgesinin Ermenistan'a ait olduğu tezini her platformda dillendiriyorlardı. 1923 yılında Azerbaycan sınırları içinde Dağlık Karabağ özer bölgesi kabul edildi. Ama Ermeniler, buranın tamamen Ermenistan'a devrini istiyorlardı. Ancak Azerbaycan, bunu hiçbir zaman kabul etmedi.
Bu sürtüşme 1988'den itibaren silahlı çatışmaya dönüştü. 1992 yılında Ruslardan silah ve destek alan Ermeniler: Şuşa, Hocalı ve diğer şehirleri ele geçirdiler. Buralarda büyük kıyım yaptılar ve Azerbaycan topraklarının %20'si işgal ettiler. Bir milyon Azerbaycanlıyı yurtlarından çıkarttılar.
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecine girmesiyle Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan, Moskova'yla anlaşarak bağımsızlıklarını ilan etmişti. Ama Moskova, bu süreçte sürekli Ermenistan'ı güçlendirmiş ve teşvik etmişti.
Ermenistan, Rusya ve Fransa gibi ülkelerin desteğinin devamlı olacağı kanaatiyle Azerbaycan'ın topraklarının beşte birini işgal etmişti. Ancak bunu hiçbir ülke tanımadı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de Ermenistan'ın tutumunu Azerbaycan'ın topraklarının işgali olarak gördü.
Türkiye, baştan beri Azerbaycan'ın yanında yer aldı. 27 Eylül 2020'de toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak için harekete geçen Azerbaycan, çözümün savaş yoluyla olacağını ilan etti. Ermeni ordusu perişan oldu. Cebrail, Laçin, Fuzili'den sonra Kelbecer ve Şuşa'nın da düşüşü üzerine Ermenistan Başbakanı Nikol Paşiyan, savaşta yenildiğini kabul etti.
Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya, Dağlık Karabağ ve çevresinde çatışmaların sonlandırılmasına dair bir anlaşma imzaladı. 10 Kasım 2020'de imzalanan bu ateşkesten sonra Ermeni askerleri, Azerbaycan topraklarından çekilmeye başladı. Karakterleri gereğince evleri, binaları, tarlaları ve ormanları da ateşe verdiler. Yunanlıların Anadolu'dan kaçarken yaptığı gibi…
Bu arada Türkiye'nin kuzeydoğusunda yer alan bir Azerbaycan toprağı olan Nahcivan özerk cumhuriyetini de anavatanıyla bağlantısını sağlamak gerekiyordu. 1921 Kars Antlaşmasıyla Türkiye ve Rusya'nın garantörlüğünde kurulan Nahcivan özerk cumhuriyetinin Azerbaycan'la arasında Ermenistan yer alıyor. 10 Kasım tarihli antlaşmaya göre Nahcivan'dan Azerbaycan'a bir koridorla bağlantı kurulacak.
Bu anlaşma ve zafer, Azerbaycan'da coşkuyla ve sevinçle karşılandı. Oradaki kardeşlerimiz, bu savaşta Türkiye'nin dostluğunu ve SİHA'ların başarılarını asla unutmayacaklarını ifade ederek ellerinde iki bayrak, gönüllerinde tek devlet sevdasıyla sokaklara döküldüler ve coşkuyla kutladılar. Biz de cephede kazanılan bu zaferin sağlam bir antlaşmayla taçlandırılmasını arzu ediyoruz. Türkiye'nin bu antlaşmada garantör ülke rolünün vurgulanmasını bekliyoruz.
İlham Aliyev, 8 Kasım 2020 tarihini Milli Zafer Günü ilan etti. Bundan sonra her yıl milli bayram olarak kutlanacak. Biz de buradan onların bayramlarına gönül köprüsüyle katılmakla mutlu olacağız.