Os­man Ga­zi, Şeyh Ede­ba­li'yi sık sık zi­ya­ret edi­yor­du. Bir de­fa­sın­da ge­ce ko­nuk ol­mak zo­run­da kal­dı. Uzun sü­ren soh­be­tin so­nun­da ken­di­si­ne bir oda gös­te­ril­di. Ora­da yat­mak du­ru­mun­da idi. An­cak ya­ta­ca­ğı an­da du­var­da dan­tel­li bir mu­ha­fa­za için­de ası­lı bu­lu­nan Kur'an-ı Ke­rim'i fark et­ti. O ge­ce Al­lah ke­la­mı­na say­gı­sız­lık olur di­ye­rek aya­ğı­nı uza­tıp yat­ma­dı. Bir kö­şe­ye çe­ki­lip otur­du­ğu yer­de bi­raz kes­ti­re­bil­di.
Sa­bah­le­yin oda­sı­na gi­ren­ler yor­ga­nı­nın hiç kal­dı­rıl­ma­dı­ğı­nı fark et­ti­ler. Ni­çin ya­tıp uyu­ma­dı­ğı­nı sor­du­lar. O yü­ce in­san, ger­çe­ği açık­la­mak zo­run­da kal­dı:
"Oda­da Kur'an-ı Ke­rim'in ası­lı ol­du­ğu­nu gör­düm. Ona kar­şı say­gı­sız yap­mak­tan, edep dı­şı dav­ra­nış­ta bu­lun­mak­tan ha­ya du­ya­rım de­yip ayak­la­rı­mı uza­ta­rak yat­mak is­te­me­dim."
KUT­LU RÜ­YA
Os­man Ga­zi, Şeyh Ede­ba­li'yi sık sık zi­ya­re­te gi­der ve ora­da mi­sa­fir ka­lır­dı. Yi­ne böy­le bir mi­sa­fir­lik­te Os­man Ga­zi, uy­ku­ya dal­dı­ğı sı­ra­da rü­ya­sın­da gör­dü ki bu azi­zin koy­nun­dan bir ay do­ğar, ge­lip Os­man Ga­zi'nin koy­nu­na gi­rer. Bu ayın gir­di­ği yer­den bir fi­dan çı­kar, çı­nar ha­li­ni alır. Bu çı­na­rın dal­la­rı üç kı­ta­ya ya­yı­lır ve bir­çok mil­le­ti göl­ge­si al­tı­na alır. Rü­ya­nın de­va­mın­da çı­na­rın göl­ge­si al­tın­da­ki top­rak­lar­da haş­met­li ku­le­ler ve kub­be­ler üze­rin­de Ezan-ı Mu­ham­me­di'nin okun­du­ğu­nu, bül­bül­le­rin Kur'an-ı Ke­rim'i ti­la­vet et­tik­le­ri­ni se­ma­nın gö­rü­le­bi­len her ye­ri­nin gül­şen ol­du­ğu­nu gö­rür.
Os­man Bey, rü­ya­sın­da bu gü­zel man­za­ra­yı bü­yük bir hay­ran­lık­la sey­re­der­ken ani­den bir cey­la­nın or­ta­ya çık­tı­ğı­nı gö­rür. Ba­tı­ya doğ­ru kaç­ma­ya ça­lı­şan cey­la­na ok at­mak üze­re ni­şan alır­ken uya­nır. Aşık­pa­şa­oğ­lu ta­ri­hin­de Meh­met Neş­ri­nin Neş­ri Ta­ri­hin­de Os­man Ga­zi'nin bu rü­ya­yı ken­di ota­ğın­da gör­dü­ğü kay­de­dil­miş­tir.
Os­man Ga­zi, he­ye­can­la uya­nır. Kı­sa­cık rü­ya­da ne­ler  ne­ler  gör­dü­ğü­nü dü­şü­nür. Bu rü­ya­nın yo­ru­mu­nu me­rak eder. Her­şe­yi  Şeyh Ede­ba­li'ye an­la­tır. Şeyh şevk ve he­ye­can­la din­ler. Baş­lar yo­rum­la­ma­ya:
"Oğ­lum, ga­ibi an­cak Al­lah bi­lir ama gör­dü­ğün rü­ya­da ha­yır var­dır. Ce­nab-ı Hak, sa­na ve so­yu­na sal­ta­nat na­sip ede­cek­tir. Dün­ya, oğul­la­rı­nın hi­ma­ye­si­ne gi­re­cek­tir. Zür­ri­ye­tim­den bir kız ile ev­le­ne­cek­sin. Ku­ra­ca­ğın dev­let, cey­la­nın git­ti­ği is­ti­ka­me­te ba­tı­ya doğ­ru ge­niş­le­ye­cek­tir."
Bu yo­rum­dan son­ra zür­ri­ye­tin­den bir kız­la ev­le­ne­ce­ği­ni ifa­de et­ti­ği için kı­zı Mal­hun Ha­tun'u Os­man Ga­zi'ye ni­kah­la­dı.
Os­man Bey, bu ev­li­lik­te sa­de­ce Sö­ğüt ci­va­rın­da de­ğil, Ana­do­lu iç­le­ri­ne ka­dar ünü du­yul­muş olan Şeyh Ede­ba­li'nin ve do­la­yı­sıy­la tüm Ahi­le­rin des­te­ği­ni sağ­la­mış olu­yor­du. Ahi­ler de Os­man Bey ve so­yu­nu ken­di iç­le­ri­ne çek­tik­le­ri­ne ina­nı­yor­du. Bu kut­lu rü­ya, Os­man Ga­zi'ye bir he­def gös­te­ri­yor, Dev­let-i Âl-i Os­man'ın te­me­li­ni atı­yor ha­ri­ta­sı­nı çi­zi­yor­du.