EŞKEL-İ 'AYNEYN-İ ŞERÎF (SAV)
(Gözlerine na't)

7. Bükâ etse çıkardı lü'lü-i bâr
Sırr-ı eşkinden olurdu dürr-i şehvâr
İki kandil idi a'rş üzre ey yâr
İki çeşm-i siyah-ı Mustafa'nın

8. Cihanı aşkla meşhûn edübdür
 Ne meşhûn büsbütün meftûn edübdür
Bu nâzım Kadri'yi mecnun edübdür
İki çeşm-i siyahı Mustafa'nın

52. İki çeşm-i siyâhı Mustafâ'nın
Nazargâh-ı Hudâ idi pür safânın

53.    Nazar ittikçe etrâfa keremkâr
Hemân secde ederdi taş ve eşcâr

Gözlerine Na't:                       
ARŞIN KANDİLLERİ GÖZLER
7. Muhammed Mustafâ (sav)'nın iki siyah gözleri ağlasa inciler yağar, gözyaşının sırrıyla "dürr-i şehvâr" denilen en büyük inci meydana gelirdi. O'nun gözleri 'arş üzerine asılmış bütün kâinata nûrlar saçan iki kandil gibiydi.
İslâmî Türk Edebiyatı'nda gözyaşları inciye benzetilmiştir. Çok az bulunan büyük inciye "dürr-i şehvâr, dürr-i yetim" veya "dürr-i yekta" adı verilir. Çünkü o inci sedefin içinde tek ve yalnız olarak nisan yağmurunun sedefin içine düşmesiyle oluşur. Hz. Peygamber (sav) de henüz doğmadan önce babasını, küçük yaştayken de annesini kaybetmiş hem öksüz hem yetim kalmıştır. Dürr-i şehvârın bir adı da dürr-i yetim'dir. Dürr-i şehvar veya dürri yetim deyince Peygamberimiz (sav) kast edilmiş olur. Ancak ona bu sıfat öksüz ve yetim olduğundan değil sadef içinde tek başına oluşan incinin değerli olması gibi iki cihan sedefinin yegâne incisi en değerli varlığı olmasına atfedilir.
Kendisi pek büyük ve değerli inci olan kâinatın efendisinin gözlerinden akan yaşlar da elbette en değerli incilerdir. O'nun gözlerinin 'arş üzerine asılmış iki kandil olması bu değerinden dolayıdır. Bu kandiller kâinatı ve insanlığı kıyamete kadar aydınlatan Kur'an ışıklarının huzmelerini yaymakta O'nun getirdiği dine uyanlar bu ışıktan yararlanmaktadırlar.
8. Muhammed Mustafâ (sav)'nın iki siyah gözleri cihanı aşkla doldurmuştur. Bu aşktan da öte insanı kendinden geçiren bir bağlılıktır. İşte bu şiiri yazan Kadrî'yi de bu aşk büsbütün mecnuna döndürmüştür.
Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (sav)'nın gözlerinde gören herkesi etkileyen ezelden çekilmiş bir sürme vardı. Gözlerinin beyazı bembeyaz siyahı kapkara idi. Gözleri geceleyin de gündüz gibi görürdü. İlâhi aşkın eseri bazen gözlerinde kızarıklık oluşurdu. Baktığı zaman karşısındaki kişi bakışlarına dayanamaz ve gözlerine dikkatle bakamazdı.
52.    Muhammed Mustafâ (sav)'nın iki siyah gözlerinin gönül şenliği ve mutlulukla baktığı Yüce Allah (cc) idi.
Hz. Peygamber (sav)'in gözleri maddi olmaktan çok Cenâb-ı Hakk (cc)'ı gören Mi'rac Gecesi'nin sırlarına vakıf olan gönül gözleridir. Peygamberimiz (sav) bir Hadîs-i Şerîflerinde "Allah (cc) ile benim aramda öyle bir vaktim vardır ki oraya ne seçilmiş bir Peygamber sığar ne de mukarreb melekler"65  buyurmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'de de bu makam, Mi'rac Gecesi, Hz. Peygamber (sav)'in Allah'a (cc) olan yakınlığının bildirildiği Necm Sûresi'ndeki "Sonra O'na yaklaştı derken daha da yakınına geldiı, Peygamber (sav)'e olan yakınlığı iki yay aralığı kadar yahut daha az oldu"66 âyetleriyle birlikte ele alınır. Yine bir başka Hadîs-i Şerîf de şöyledir: "Gözlerim uyur fakat kalp gözlerim uyumaz"67.
53.    Kerem sahibi Muhammed Mustafâ (sav) etrafa baktıkça taşlar ve ağaçlar secde ederdi.
............................................................................
(65) el-'Aclûnî, Keşfü'l-Hafa, Hadis No. 2159.
(66) Kur'ân-ı Kerîm, Necm Sûresi, 53/8-9.
(67) el-'Aclûnî, a.g.e., (Hadis No.818)