Gü­nü­müz top­lum­sal ya­şan­tı­sı­nın, di­li­mi­ze ya­pış­tır­dı­ğı, an­la­mı­nı de­rin­le­me­si­ne hiç dü­şün­mek­si­zin, ağ­zı­mız­dan bir çır­pı­da çı­kan ke­li­me­le­ri­dir bun­lar; İyi ve gü­zel… He­men her ko­nuş­ma­nın so­nu­na ya­kış­tı­rı­ve­ri­riz. Ko­nu­şan için bü­yük ra­hat­lık­tır. Dü­şü­nür o sı­ra­da… Ken­di­ne bir fır­sat­tır, bir son­ra­ki cüm­le­le­ri to­par­la­mak için. İnan­ma­sa da kul­la­nır cüm­le­nin so­nu­na ya da ba­şı­na, fark et­mez. Kar­şı­sın­da­ki­ni ida­re et­mek "evet se­nin­le­yim, mu­ta­bı­kım" duy­gu­su­nu his­set­tir­mek için en kes­tir­me yol­dur, iyi ve gü­zel…
Bu iki ke­li­me, in­sa­nın ha­yat­ta­ki en bü­yük kur­ta­rı­cı­sı­dır di­ye­bi­li­riz. Çık­tı­ğı uzun ha­yat yol­cu­lu­ğun­da üze­rin­de bu­lun­ma­sı ge­re­ken en önem­li mal­ze­me­dir. Yan­gın­da ilk kur­ta­rı­la­cak­lar lis­te­sin­de en baş­ta­dır. İt­fa­iye­ci­nin el­bi­se­si, bok­sö­rün el­di­ve­ni, res­sa­mın fır­ça­sı, ye­me­ğe tuz, ça­ya li­mon, bak­la­va­ya şer­bet… Her ye­re gi­der, her ye­re sı­ğı­nır, her yer­de açar, ye­şe­rir, ser­pi­lir. Çün­kü o, iyi­dir, gü­zel­dir… 
Ama bir de kö­tü ta­ra­fı var­dır ki, çık­tı­ğı ağı­zın sa­mi­mi­ye­ti, onun fi­ya­ka­sı­nı bo­zar. Bu iki ke­li­me sa­mi­mi­yet­le des­tek­len­di­ği za­man vü­cut bu­lur, ete ke­mi­ğe bü­rü­nür. Bu da his­se­di­le­cek bir şey­dir. His­se­de­me­di­ği­niz za­man siz­de bir et­ki­si ol­maz. Ka­na­at et­mez, ik­na ol­maz­sı­nız. Ra­zı­lık du­ru­mu pe­ki­şin­ce­ye ka­dar ken­di­niz­le çe­ki­şip du­rur­su­nuz. Sa­mi­mi­yet his­si bu iki ke­li­me­nin ma­cu­nu­dur. Yok­lu­ğun­da, top­lam­da se­kiz harf­ten olu­şan ve çi­vi­le­ri aya­ğı­nı­za ba­tan bir ayak­ka­bı­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir.
İyi ve gü­zel gö­re­ce­li­dir. Ki­şi­den ki­şi­ye, alı­nan eği­ti­me, gör­gü­ye, ör­fe gö­re de­ği­şir. Özel­lik­le ede­bi­yat­ta ve sa­nat­ta fü­tur­suz­ca kul­la­nı­lır bu ke­li­me­ler. Harf­le­rin yan ya­na ge­lip, oluş­tur­duk­la­rı ke­li­me­den utan­dı­ğı olur mu? Olur el­bet! Ola­ğa­nüs­tü, mü­kem­mel, ha­ri­ka vs. Bun­lar, iyi ve gü­zelin en sa­mi­mi­yet­siz, en mak­yaj­lı hal­le­ri­dir. 
Bir de doğ­ru var­dır ki bu, ok gi­bi­dir… So­nuç­la­rı si­zi de­lip geç­se de acı­maz ca­nı­nız. İn­sa­nın ger­çek­le yüz­leş­me sa­ha­sı­dır. Işıl­tı­sı, bo­ya­sı yok­tur. Ha­yat bul­du­ğu ve ye­şer­di­ği alan, bi­lim­dir. Da­yan­dı­ğı, gü­ven­di­ği li­man bil­gi da­ğar­cı­ğı­dır ki bu­nun en­gin­li­ği in­sa­na hu­zur ve­rir. İk­na ve tat­min duy­gu­la­rı net ve şaş­maz­dır. İyi­li­ğe ve gü­zel­li­ğe ih­ti­ya­cı yok­tur. Doğ­ru ol­mak ona ye­ter. Doğ­ru ol­du­ğu­na inan­dı­ğı­nız bir şe­yin so­nu­cu­nu ümit­siz­lik için­de bek­le­mek… Bu ta­ma­men ha­ki­ka­tin far­kın­da ol­ma­yan in­san işi­dir. Bı­ra­kın gü­zel ol­ma­sın so­nu! Koş sen yi­ne de bı­rak­ma doğ­ru yo­lu…
Bir hikâye an­la­tı­la ge­lir, de­de­den to­ru­na din­le­di­ği­miz. Kı­sa ama do­lu bir hikâye­dir. Ye­ri gel­di­ğin­de de an­la­tı­rım hep… Ka­rın­ca hikâye­si. Hikâye bu ya, ka­rın­ca Hac­ca git­me­ye ka­rar ve­rir. Bu ni­ye­ti­ni et­ra­fı­na an­lat­tı­ğın­da, ona gü­ler ve de­va­mın­da "sen bı­rak Hac­ca git­me­yi, şu önü­müz­de­ki te­pe­yi bi­le aşa­maz­sın!" der­ler. Ve yi­ne hikâye bu ya, ka­rın­ca, bo­yun­dan po­sun­dan hiç bek­len­me­ye­cek ce­va­bı­nı ver­miş : "Ol­sun! Hiç ol­maz­sa o yol­da ölü­rüm."
Bu­ra­daki öğ­re­ti­yi iyi oku­ya­bil­mek, en az ka­rın­ca­nın Hac­ca git­me­si ka­dar de­ğer­li. Bu hikâye ye bir ek ya­pa­yım ve ona bir tek­lif­te bu­lu­na­yım de­dim: "Se­ni uçak­la gö­tü­re­lim. Bi­rin­ci sı­nıf yol­cu­luk­la. Kâbe'nin di­bin­de beş yıl­dız­lı bir otel­de ka­la­cak­sın. Mas­raf­la­rı­nı da Di­ya­net kar­şı­la­sın. Ne der­sin?" Bu tek­li­fe, Hi­ka­ye'nin öğ­re­ti­si­ni iyi an­la­mış­sam, ka­rın­ca şu ce­va­bı ve­rir : "Göl­ge et­me, baş­ka ih­san is­te­mem." 
Ma­dem her­kes iyi­nin gü­ze­lin pe­şin­de, biz de ge­ri kal­ma­ya­lım. Kim is­te­mez iyi­yi gü­ze­li? Ama bu ucuz ol­ma­ma­lı! Zor ol­ma­lı ulaş­mak. İş­te bu zor­lu­ğu biz­ler doğ­ru har­cı kul­la­na­rak aşa­ca­ğız. Doğ­ru iş, doğ­ru ka­rar, doğ­ru in­san… An­nem hep der; "Hak Doğ­ru'nun yar­dım­cı­sı­dır." Bu­na ina­nır, bu­na gü­ve­ni­riz.