Çorum Hakimiyet Gazetesi olarak yeni bir yaşımıza daha girmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Gazetemizin kuruluş hikayesine tanıklık edenler o günlerde yaşadıklarını yazdı.

Ali Ilıca ve Şakir Çıplak, Hakimiyet Gazetesinin yola çıkış hikayesini anlatırken, Ethem Erkoç, Veysel Uysal, Raşit Yücel ve Mahir Odabaşı ise Çorum Hakimiyet Gazetesi ile tanışma hikayelerini kaleme aldılar.

EMEKLİ ÖĞRT. GÖR. ALİ ILICA / ÇORUM HAKİMİYET GAZETESİ'NİN KURULUŞU 

1990 yılında Çorum'da günlük yayın yapan Çorum Haber Gazetesi ve ortalama haftada bir, bazen 15 günde bir yayın yapan Koparan Gazetesi vardı. Koparan Gazetesi hafta sürecinde yerelde ve ulusal basında çıkan haberlerden alıntılar yapıyor, ana gayesinin resmi ilanlardan pay alabilmek olduğunu da herkes biliyordu. Çorum Haber Gazetesi ise sosyal demokrat çizgide bir duruşla yayın yapıyor ve şehirde günlük yayın yapan tek gazete olma özelliğini taşıyor dolayısıyla yerel kamuoyu gündemini de o belirliyordu.

Yanıkoğlu İşhanı 2. katta İnş. Müh. Mustafa Ilıca'nın ofisinde bir Cumartesi günü öğle vakti idi. Bayındırlık ve İskan Çorum İl Müdürü Hakkı Özel ve Sigorta Hastanesi Başhekimi Dr. Vahit Demiran vardı. Çorum'un basına yansıyan genel sorunları ve şehirde tek gazete olmasının yetersizliği konuşuluyordu. Mustafa Ilıca, "sağ kesimi temsil edecek, milliyetçi bir duruşta yayın yapacak bir gazeteyi de biz çıkaralım. Hepimiz üniversite mensubuyuz. Şikayet yerine çözüm odaklı düşünelim" dedi. Bununla ilgili gazete satışı yapan Ertuğrul Şahinci davet edilerek neler yaparız diye istişare edildi. Daha sonra Çorum İmam Hatip Lisesi Edebiyat öğretmeni M. Şakir Çıplak Bursa'da "Sur Dergisi"ni yayına hazırladığı için tecrübesi vardı o da davet edilerek bu işin nasıl yapılabileceği konusunda uzun süreli bir toplantı yapıldı. Sonuçta yeni bir gazete çıkarılabileceği kanaati oluştu ve çalışmalara başlandı.

Gazete çıkarılması uzun soluklu bir iş olacağı için ilerleyen günlerde farklı kişilerle istişareler yapıldı. Meslek Yüksek Okulu Müdürü İrfan Çağlar, İşadamı Mehmet Özdoğan, Müteahhit Halil Boz, Av. Fahri Azkur gibi çok sayıda kişilerle görüşmeler yapıldı. Çıkacak gazete ofset baskı olacaktı. Yereldeki gazeteler tipo baskı yapıyor, dizgisi çok zor oluyor, fotoğraf baskısı kolay olmuyordu. Şehirde ofset matbaa tesisleri yoktu. O zaman öncelikle matbaa kurulması gerekiyordu. Mustafa Ilıca, Almanya'daki arkadaşları ile görüştü sonuçta ofset baskı yapan bir matbaayı satın alarak zorlu bir süreç sonunda Çorum'a getirmeyi başardı. Bir dükkan kiralanarak Lider Ofset Tesisleri olarak baskı makinaları buraya yerleştirildi. Bu süreçte kısa adı Limtaş olan Lider Matbaa Tesisleri Anonim Şirketi diye bir şirket kuruldu. 5 kişi ile gazete kurmak için çıkılan yolda matbaa kurabilmek için hatırladığım kadarıyla 9 kişilik bir ortaklık tesis edildi. Bu üyeler aynı zamanda gazetenin de ortakları oldu.

Dizgi işleri için bilgisayarla yazılım gerekiyordu. Yapılan araştırmalar sonucu Macintosh firmasının bu sektörde lider olduğu görüldü. Mustafa Ilıca 2 adet Macintosh ID bilgisayar ve 1 adet yazıcı satın aldı. Satın alma şartı olarak firma temsilcisi Müge Hobaplı isminde bir bayan gelerek Mustafa Ilıca'nın ofisinde bilgisayarı bana öğretecekti. Çorum'da bilgisayar yok gibi idi. Bilgisayarın adını duyuyorduk. İlk defa bilgisayar makinesini burada görmüş olduk. Müge hanım, geldiğinde bilgisayarı açtı, mausu (fare) bana verdi 1 saat süreyle mausu elimde gezdirmemi ve maus kullanımını iyice öğrenmemi istedi. 1. gün bilgisayarı açma, maus gezdirme, çizgi çekme, parağraf düzenleme gibi çok basit işleri öğretti. Bugün çok basit görünen bu işler o zaman gerçekten çok zorlanarak öğrendiğimiz konulardı. Ertesi gün Şevket Erzen ve M. Şakir Çıplak hoca da çağrılarak bize 5 gün süreyle bilgisayarla yazmak ve mizanpaj yapmak konularında Müge Hobaplı uygulamalı eğitim verdi.

Gazetenin adı ne olacaktı; Çorum Olay, Çorumlu, Çorumun Sesi gibi isimler öne çıktı. Şakir Çıplak hocam, Bursa'nın en fazla tirajlı gazetesinin isminin "Bursa Hakimiyet" olduğunu buradan hareketle yeni gazetenin adının "Çorum Hakimiyet" olmasını önerdi ve yönetim tarafından bu isim kabul edildi. Şakir hocamla gazetede gelecekte de kullanılacağı için "Çorum Hakimiyet" yazı karakteri, Çorum yazısının Hakimiyet yazısının üstünde nasıl yazılacağı gibi konularda gün boyu farklı denemeler yaptık sonuçta gazete adının bugün kullanıldığı halinin uygun olduğunu gördük ve o şekilde kullanmaya başladık. Buradan hareketle şu hakkı teslim etmeliyim ki gazetenin isim babası M. Şakir Çıplak idi.

Çorum Hakimiyet Gazetesi piyasaya çıkmadan önce defalarca örnek çıktılar hazırladık. Kendimizi hazır hissettiğimizde gazetenin açılışını yapmaya karar verdik. Yeni bir gazete çıkacağı haberi şehirde büyük heyecan oluşturdu. Bizi gören tanıdıklar her defasında gazete ne zaman çıkıyor diye soruyordu. Öncelikle gazete yönetimini oluşturduk. Sahibi Mustafa Ilıca, Genel Yayın Yönetmeni Fahri Azkur, Mali İşler Sorumlusu Şevket Erzen, Halkla İlişkiler Sorumlusu Ali Ilıca idi. Ben daha çok haber toplama ve yazma işleri ile meşgul oluyordum. Mizanpaj başlı başına bir uğraştı bunun için İrfan Çağlar'ın teklifi ile Yozgat'tan İnan Soyer kadroya alındı. Hamoğlu İşhanında ofis kiralandı, resmi açılış yapıldı, günlerce hayırlı olsun ziyaretlerine gelindi. Bu süreçte çok kişi yazıları, görüşleri ve işlerin yürütülmesine katkı yaptı. Şehirde hatta bölgede ilk defa ofset baskılı 1991 yılında yayın hayatına geçen Çorum Hakimiyet Gazetesi oldu.

Ofset gazete çıkarmanın tahminlerimizin üzerinde zor olduğunu işe başlayınca anladık. Haber bulmak ve gazete sütunlarını doldurmak çok zordu. Tecrübesizlik en büyük sıkıntımızdı. Şehirde bilgisayar olmadığı için bazen kilitleniyor, çıktıları alamıyorduk. Sorunu çözmek için bilgisayar kasasını Samsun'a götürüyor, açtırıyor, gelince tekrar yazmaya devam ediyorduk. Çorum'da bu işlerden anlayan hiç kimse yoktu. O zaman flash bellek de yoktu. Gündüz haber topluyor, gece yazıyor, sabaha karşı bilgisayarı Lider matbaasına götürüyor, çıktıları alıyor, asetatları keserek kalıp üzerine yapıştırıyor, kalıp çıkartılarak baskıya geçiyorduk. Daha sonra da sabah erkenden dağıtım ekibi geliyor hızla abonelere dağıtımı yapılıyordu. Hergün yeni sayfalar, yeni haberler, yeni bir koşturma, personel sayısı az, fotoğraflar karanlık odada tek tek düzenleniyor en kötüsü de haberler her akşam tükeniyor sabahtan yeni haberler bulmak ne kadar zor oluyordu, ne sıkıntılı bir süreç yaşıyorduk, anlatmaya kelimeler yetmiyor.

Sürecin zorluğu ve sıkıntısını anlatabilmek için bir olayı anlatmak istiyorum. Ramazan günü idi. Gece dizgiyi bitirmiş baskıya gidecektim. Eve sahur için gidip geri gazeteye dönecektim. Eve gittim ki oğlum Furkan henüz 1 yaşına gelmemişti, beşikten düşmüş ağzı burnu kan içinde, eşim telaşla yüzündeki kanı temizliyor. Israrla çocuğu doktora götürelim diyordu. Hastaneye gitsem gazete yetişmeyecek, hastaneye gerek yok diyorum eşim razı olmuyor. Çözüm olarak kasıtlı sesimi yükselttim, her burnu kanayan hastaneye mi gider diye eşimi tersledim ve kapıyı çarparak geri gazeteye döndüm. Üzüntü ve çaresizliğime ağlayarak, sahurda bir şey yemeden matbaaya gittim, gazeteyi baskıya verdim tekrar yeni gün haber arayışına girdim. Sabah kardeşimi arayarak benim işim var çocuğu hastaneye götürün, film çektirin dedim. 3 gün eve gitmeden gazete ofisinde kaldım. Eve gitsem çocuğu görünce gazeteye geri dönemeyeceğimi biliyordum, izin alma gibi bir lüksüm de yoktu çünkü muhabirlik yapacak fazla kimse de yoktu. Çok zorlu ve sıkıntılı günler yaşıyorduk. Onun için hep diyorum gazetecinin hastası, ölüsü, dirisi olmuyor. Hastalanma lüksü de hiç bulunmuyor.

Bir ideal ve sosyal sorumluluk olarak yola çıktığımız bu süreçte zamanla başarıya ulaştık. Şehrin en fazla tiraja sahip gazetesini kurmuş olduk. Halkın gören gözü, işiten kulağı olmak için çok emek verdik. Şehrin basın sektörüne çok hızlı girdik. Yenilikleri sektöre taşıdık. Gazetenin ilk çıktığı günlerde yayınladığımız niye çıkıyoruz başlıklı yazıda ifade ettiğimiz gibi, "Çağımızda bilgi birikiminin ve bilgi aktarımının lüzum ve önemi, hızla bozulan ezberler, baş döndürücü bir hızla yapılan haber iletişimi, tek haber kaynağına bağlı kalmanın insanları tek boyutlu düşünme tuzağına düşürdüğü, farklı haber kaynaklarının gerekliliği, gelişen demokrasi, Çorum'da insanlarımıza doğruyu, iyiyi ve güzeli tarafsızlık içinde gazete ile ulaştırmayı dava kabul ederek yola çıkıldığı, kavgacı değil uzlaşıcı, bozucu değil yapıcı, ayırıcı değil birleştirici kalınacağı, hiçbir konuda Hakimiyet'in kişi ve kurumlara karşı önyargılı olmayacağı, doğru ve gerçeklerin paylaşılacağı, halkımızın hak ve menfaatlerinin yanında olunacağı ve bu temel düşüncelerle Çorum basınına yeni bir ses ve alışılmışın dışında bir soluk kazandırmanın hedeflendiği…" düşünce ve ideallerimizi gerçekleştirmiş olduk.

İlerleyen yıllarda gazetenin kamuya mal edilmesi için ortaklık sayısı 18'e daha sonra bu sayı daha yukarılara taşındı. Zamanla gazetedeki görevimizden ayrılmak durumunda kaldık. Çorum'da 1 Şubat 1991 tarihinde yayın hayatına başlayan Çorum Hakimiyet Gazetesi'nin kuruluş aşamasından bu güne kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Kuruluş sürecinde binbir sıkıntı ve zorlukları aşarak, büyük bir özveri ile ekip halinde kurduğumuz Çorum Hakimiyet Gazetesi'nin 2024 yılında yayın hayatına devam ediyor olmasından memnuniyet duyuyorum. Daha nice kuruluş yıldönümleri kutlamasını diliyorum.

EMEKLİ ÖĞRT. GÖR. MEHMET ŞAKİR ÇIPLAK / BİR GAZETENİN DOĞUŞU

Çorum Hakimiyet otuz üç yaşında.  Doksan yılının ortalarında belki otuz üç genç Çorumlu, şehrimizde yeni bir gazete veya dergi yayılanabilirse, bir nefes bir soluk, bir haykırış olur,  Çünkü seksen dokuz, doksan yılları, seksenlerin suskunluğunun, sustururulmuşluğunun, gençliğin üzerine karabulut gibi çökmüş olan sislerin artık dağılmaya gençler tarafından dağıtılmaya başlandiğı yıllardı. Seksen'in askeri hükumetinden sonra Merhum  Turgut Özal'ın ikinci defa Türk Milletinin güvenine mazhar olduğu seksenlerin acılarının kabuk bağlamaya başladığı yıllardı. Artık Herkesin biçok sözü herkesin pek çok söyleyeceği şeyler vardı.

İş hayatında az çok başarı ivmesi yakalamış genç ve dinamik iş insanları tarafından Çorum'da yeni bir gazete çıkarmanın olumlu bir girişim olacağı inancından hareket ederek Önder Basın Yayın anonim Şirketi (ÖYTAŞ) adıyla ticari bir oluşum başlatıldı. Şirket kurucularının içnde daha önce basın yayın konuları ile ilgilenen iş yapan ya da çalışan kimse bulunmuyordu. Her biri şimdiye kadar iyi bir gazete okuyucusu olmasına rağmen bir günlük gazetenin nasıl hazırlandığı hergün taze bilgi ve haberlerle okuyucu önüne nasıl ulaştığı deneyim isteyen bir uğraşı olmalıydı.

Hummalı bir araştırma ve hazırlık dönemi başladı. Yürütme kurulu oluşturuldu. Yanlış hatırlamıyorsam Alman Mark'ı üzerinden şirketin mali yapısı oluşturuldu. O hizmette görev alan heyacanı içine sığmayan değerli insanları isim isim saymak isterim ancak atladığım ya da hatırlayamadığım olabilir yahut tevazu gösterip isimlerinin anılmasını zaid görenler bulunabilir. Taşın altına elini koyanları da anmadan geçmek olmaz. İlk yönetim kurulunda İnşaat Mühendisi Mustafa Ilıca ile kardeşi Öğretim Görevlisi Ali Ilıca, Avukat Fahri Azkur, Dr. Mehmet Çağlar. Prof. Dr. İrfan Çağlar, Dr. Vahit Demiran, İş adamı Halil Boz ve daha sonraki yıllara gazetinin bütün yükünü üstlenerek bu günlere getiren Şevket Erzen hummalı faaliyetin içinde yer alıyorlardı. Önce gazeteyi basacak bir matbaa olmalıydı. Yurt dışından matbaa baskı makine ve aparatları temini yoluna gidildi. Makinaların getirilmesi sürecinin sancıları sona erince bu makinaları çalıştırıp kullanabilecek usta ve eleman temini sorunu ortaya çıktı. Gelen makinaların kurulup çalışır hale getirilmesi ile onları sürekli kullanacak eleman temini o günlerin heyecan veren faaliyetleri arasındaydı. O zaman Ankara Rüzgarlı Sokakta matbaacılık yapan baba dostu, İskilip'li Mehmet Kumsarı ağabeyimizi çağırıp çalışmaları gösterdiğimizi hatırlıyorum. Gelen makinaları beğendiğini, günlük bir gazeteyi basıp yetiştirmenin yanında daha bir çok matbaa işini de görebileceğini söyledi. O aparatları kullanabilecek elemanların vasıflarını anlattı. Derken ustalar ve yanında çalışacak elemanlar da temin edildi. Ustalar elemanlar derken sadece bir usta, ötekiler öğrenmeye hevesli önüne konulan her malzemeyi ilk defa görüp tanıyan amatörlerdi.

Gazetenin alt yapısı oluşmuş, herhangi bir yılgınlığa düşmeden eksikler gideriliyordu. Peki gazetenin adı ne olacaktı.  doğal olarak bir çok isim düşüldü görüşler ortaya atıldı.  Derken yayınlanmakta olan bir gazeteyi yakından izlemek ve bizim hazırlıklarımızdaki eksikleri görmek üzere Sevgili Ali Ilıca ile birlikte Bursa'ya gittik. Orada daha önce yayın hayatına başlamamış benim de içinde görev aldığım günlük ve araştırma yazıları yazdığım  Bursa Marmara Gazetesi'ndeki yönetici ve arkadaşlardan ve çalışan uzmanlardan bilgi alacaktık. Gittiğimizde Gazete'nin yönetim ve mali durumunun kötüleştiğini gördük,  bize günlük gazete çıkarmanın zorluğunu ve problemlerini anlattılar. Tabiiki Bursa gibi iş alanı geniş, sanayi yatırımları yanında gazeteciliğin maddi getirisinin verilen emeğe göre düşük olduğunu söylediler hatta bu işten vazgeçmemizi bile uygun olacacağını belirttiler. Oradan Ali Bey ile birlikte daha eski ve köklü bir gazete olan Bursa Hakimiyet Gazetesine gittik. Orada bir gazetenin ileri bir sistemle nasıl hazırlandığını hazırlık aşamalarını hazırlığın saatlere hatta dakikalara göre ayarlı olması gerektiğini anlattılar. Aynı zamanda Bursa Marmara'daki işletme ve yönetim sorunlarına dikkat çektikten sonra bu işin zevkli yanının amatörce bir  gayretle mümkün  olabileceğini söyleyip bize başarılar dilediklerini hatırlıyorup. Oradan başlık, ilk sayfa iç sayfa spor sayfası örnekleri, eskizler alarak ayrıdık. Çoruma döndüğümüzde Masalarda Bursa Hakimiyet başlıkları dikkat çekiyordu. Yayına birkaç gün kala bizim gazetenin "Çorum Hakimiyet" adıyla yayınlanmasının yönetim kurulunda kararlaştırıldığını öğrendik.

Daha sonra gazeteyi her gün hazırlayacak yazıları, mizampajları ayarlayıp matbaya zamanında yetiştirecek bilgisayarlar geldi. O zaman hiç birimiz profesyonel olarak bilgisayar kullanmayı bilmiyorduk. İstanbul'dan bilgisayar kullanımını öğreten alanında eğitim almış mühendis bir hanım günlerce bu yeni yazım makinalarını tanıttı.

1991 yılının Ocak ayı geldiğinde herkesin amatör olduğu amatörce bir işe başlamanın vakti gelmişti. Bilgisayarları kullanmayı bilen bir elemanı da Yozgat'tan temin ettikten sonra amatörce başlanan bir işe tabiri caiz ise el yordamıyla başlanmış oldu.

1970'li yıllarda Bursa'da öğrenci iken Bursa Yüksek Tahsil Talebe Cemiyeti adına 'SUR' aylık fikir ve sanat dergisi adıyla bir dergi yayınlanmasına bir grup arkadaşla birlikte başladık. Mezun olup her birimiz bir yere atanıncaya kadar da yayınımız devam etti. Böylecebasılı bir yayın organının nasıl hazırlandığının arka planını öğrenmiştim. Daha sonra bizim dergiden güç alan Bursalı bir grup genç Bursa Marmara adıyla günlük gazete çıkarmaya karar verdiler. O gazetenin de hem yayın hem yazı heyetinde bulunduğum sırada, günlük yazılar, dizi yazılar, araştırma yazıları kaleme alarak biraz daha basınla ilgili deneyimlerim artmış oldu.

Çorum'a öğretmen olarak tayinim çıkıp yerleştiğimde artık bazı yerel ve ulusal gazetelerde, dergilerde yazılarım çıkmaya başladı. Çeşitli şairler, yazarlar ve fikir insanları ile görüşmelerimiz, yazışmalarımız devam etti derken kendim ÖYTAŞ oluşumunun içinde buldum.

EĞİTİMCİ-YAZAR ETHEM ERKOÇ / EN AZ 30 YILDIR BURADAYIM

Çorum, bir Orta Anadolu şehridir. Coğrafi bölge olarak Orta Karadeniz bölgesinde görülse de bir çok bölgenin geçiş yolundadır. Hızla gelişen ve nüfusu artan bir kenttir. Elbette böyle bir kentin basın hayatı da çok renkli ve çok sesli olmalıdır.

Bu düşünceden hareket eden sağduyulu hemşehrilerimiz bir araya gelerek Çorum'a ikinci bir gazete kurmaya karar vermişler. O dönemin orta halli esnafının ekmeğini bölerek ayırdığı paralarla bir şirket kurulmuş ve böylece Çorum Hakimiyet Gazetesi 1 Şubat 1991 tarihinde yayın hayatına başlamıştır.

O günlerde gazeteye uğradığımda Şevket Erzen'i Genel Yayın Yönetmeni odasında ve merhum Mürsel Şahinbaş'ı yandaki odada görüyordum. Diğer elemanları pek meşgul etmemeye çalışıyordum.

O dönemde henüz makale yayınlama sürecine girmemiştim. Yöneticilerin teklifleri üzerine "Çorum Evliyaları" adlı eseri gazetede yazı dizi olarak 1993 yılında yayınladım. Ertesi yıl da "Hesap Örnekleriyle Zekat Rehberi" adlı çalışmamızı yine yazı dizisi olarak yayınladım.

Bu vesile ile gazeteyle ilişkim sıklaştı. Daha çok gitmeye başladım. O günlerde Abdulkadir Ozulu hocamız da emekli olup makaleler yazmaya başlamıştı. Bende 14.05.1999 tarihinden itibaren makalelerimi yayınlamaya karar verdim. Şevket bey 'daha sık yazabilir misin' demişti ama ben haftada bir yazmayı tercih ettim. Bu geleneği o tarihten beri sürdürmeye gayret ediyorum.

Otuz yılı aşkın diyaloğumda pek çok araştırmamı Çorum Hakimiyet Gazetesi'nde yayınladım. Okuyucularım, bana ısrarlar sorarlardı; bu yazı dizisi ne zaman kitap halinde basılacak diye. Hemşehrilerimde böyle bir beklenti oluşmasından mutluydum ama hepsini de kitap haline getirmem mümkün olmuyordu.

2013 yılı Nisan ayında benim için Devlet Tiyatro Salonu'nda Vefa Gecesi yapılmıştı. O gecede Kırşehir'den bir grup sanatsever de yer almıştı. Konuşma yaptılar, şiir okudular ve aynı şiiri besteleyip sazla okudular. Ertesi gün Çorum basınını ziyaret ettiler. Çorum Hakimiyet Gazetesi'ni ziyaretlerinde hayran oldular. Hayretlerini gizleyemediler. Kırşehir'deki bütün gazetelerin toplamı kadar içeriği ve kapasitesi var, diye övgülerini dile getirdiler.

'Basit bir cep telefonu kullanımı bile sıkışan gazın patlamasına sebep olabilir' 'Basit bir cep telefonu kullanımı bile sıkışan gazın patlamasına sebep olabilir'

60'lı yıllarda öğrenciyken Çorum'da çıkan bir gazetede yazılarım yayınlanmıştı. 70'li yıllarda da Koparan Gazetesi'nde birkaç makalem çıkmıştı. Yani aslında ben, gazeteyle yeni tanışıyor değildim ama hiçbirisiyle Çorum Hakimiyet Gazetesi'ndeki kadar uzun soluklu yazmadım.

Öğretmenlikten 25 yılda emekli oldum ama gazetecilikte 30 yılı aşmışız. Daha da - söz gelimi - emekliliği düşünmüyorum. Sağlığım elverdiği ölçüde yazmaya, bilgi ve deneyimlerimi gençlere ve hemşehrilerime aktarmaya gayret edeceğim.

Kuruluş yıl dönümünde Çorum Hakimiyet Gazetesi yöneticilerini ve çalışanlarını kutluyor, şevk ve heyecanlarının artarak devamını diliyorum.

GAZETECİ-YAZAR RAŞİT YÜCEL / YILLAR VE ÇORUM HAKİMİYET

Çorum Hakimiyet'in doğuşu şehrin entelektüel ve doğru söz söyleme ve Çorum kamuoyunun bilgilendirmek maksadı ile bir çok gönüllü tarafından yayın hayatına atıldı…

Yayın hayatına başladığı andan itibaren hep beklediğim bir gazete olama vesilesi ille gerek siyasi hayatım da ve otuz yıla yakın günlük köşe yazılarım da, halkımızın istediği ve beklediği yayın anlayışına hizmet etmiştir…

Gazetenin baş yazı mahiyetinde olan merhum Mürsel hocam ile yıllarca beraber kalem oynattık..

Mürsel hocam ehli ilim ve yıllarca ilimizin merkez vaizliğinde  kürsülerden hakkı ve doğruları dile getirdi..

"Bakalım Raşit ne zaman tıkanacak" diye bekledim ama maşallah sonunda bana böyle ifade ettiğinde" bende hocam, benim kaynağım günlük okumalarım ve dinlemelerim ve seyretmelerimin sermayesini harcıyorum" diyerek kendisine cevap vermiştim…

En çok beraber yazıp çizdiğimiz merhum hocam Abdukadir Ozulu ile yıllarımız böyle devam etti…

Çorum Hakimiyet'in olgun ve seviyeli yayın hayatını kıyamete kadar devam etmesini diliyorum…

Ta ki Çorum Hakimiyet'i yıllarca ayakta tutan değerli okuyucularıdır…

Yoksa bir gazete takipçileri olmadan devam etmesi mümkün değildir…

Bu manada yıllarca bu gazetenin mutfağında emek veren personelinide dile getirmemek.

Bir noksanlıktır. Bir ulusal gazete gibi varlığını devam ettirmesi bir harikadır, yolun açık osun Çorum Hakimiyet…

EĞİTİMCİ-YAZAR VEYSEL UYSAL / NİÇİN HÂKİMİYET GAZETESİ?

Birkaç gün önce Mustafa Burak kardeşimiz telefon da okurları ve yazarları ile devamlı diyalog halinde olduklarını beyan ederek, önceki yıl gazete okurlarının görüşlerini yansıttıklarını, bu yılda yazarlarımızın neden Hâkimiyet, Hâkimiyette yazmaya nasıl başladınız, bu konularda ki anılarınız nelerdir onların da bir kısmından bahsederseniz memnun oluruz demesi üzerine bu yazıyı kaleme aldım. 

İnsan, Cenabı Mevla'nın yeryüzünde ki yarattığı aklı olan, en mükemmel, en donanımlı, en çok ve en güzel nimetlerin verildiği bir varlıktır. Aynı zamanda da sorumlulukları olan, dünyada ki buluğ cağına erdiği günden itibaren yaptıklarından ve yapması gerekipde yapmadıklarından sorumlu olan bir varlıktır. Hiç şüphe yok ki her insanın sorumlulukları da farklı farklıdır. Kur'an ve Sünnetten çıkarılan sonuç şudur. Mahşer günü bizlere sorulacak ilk sual farz olan ibadetlerin dışında, benim rızam için neler yaptın. Zira Cenabı Mevla, Ayette; Siz iman ettik demekle imanın gereklerini yerine getirmeden ve imtihana tabi tutulmadan cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz buyururken, o dehşetli mahşer gününde de birçok insanın "keşke bir taş olsaydım da bu gün burada bu durumlara düşmeseydim" diyeceği günü Kur'an sık sık hatırlatarak mağduriyet yaşamamamız için sorumluluklarımızı yerine getirmemiz konusun da uyarılarda bulunur. 

Yaklaşık on dokuz yıl önce idi. Bir gün aynı lisede (Çorum Atatürk Anadolu Lisesi) birlikte görev yaptığımız, hâlâ da diyaloğumuz devam eden, sevdiğim, saydığım değerli kardeşim Aytekin Kırdıoğlu (edebiyat öğretmeni) hocam köşe yazısı yazdığım gazetede (o zamanlar Çorum'da yanlış hatırlamıyorsam altı civarında mahalli gazete çıkıyordu) Öğretmenler makale yazmaya daha yatkın. Bu konuda alt yapısı ve bilgi birikimi olan, yazı yazabilecek arkadaşların varsa onlara duyur, onların makalelerini de gazetemizde yayınlarız dediler. Sizde de bu alt yapıyı ve bilgi birikimini görüyorum yazarsanız gazeteye göndeririz dedi. Bunun üzerine ben de yazımı yazarak hafıza belleğe attım ve kendisine götürdüm. Makaleyi gönderme aşamasında ise kendisine yazılarının yayınlandığı gazeteye değil de Çorum Hâkimiyet Gazetesinin e-posta adresine göndermesini istedim. Kendisi de, hocam nasıl isterseniz öyle diyerek Hâkimiyet gazetesine gönderdi. O günden bu güne kadar haftalık, düzenli olarak yazılarımı gönderdim. Ömrümüz olduğu müddetçe de inşallah göndermeye devam edeceğiz. Şimdiye kadar gönderdiğim makalelerimden yayınlanmayan veya makaslanan bir yazımda olmadı. O günlerden bu günlere kadar, sorumluluk sahibi değerli kardeşlerime de ayrı ayrı teşekkür ettiğimi bildirmek isterim. 

Sevdiğim, saydığım, değerli hocam Abdulkadir Ozulu, rahatsızlığı dolayısı ile son birkaç yılını evin de dinlenerek geçirmişti. Zaman zaman gerek arkadaşlarımla gerekse ferdi olarak, kendisini evinde ziyaret ederek hasbihal eder, bilgi ve tecrübelerinden yararlanırdık. Kendisi de bu ziyaretten dolayı çok memnun olduğunu ve de keyf aldığını ifade ederdi. Yine bir gün evinde hasbihal ederken gazetedeki yazılarımdan dolayı memnuniyet duyduğunu ifade edince (gazete de yazmaya yaklaşık altı ay falan olmuştu) hocam yazıyoruz ama okuyanlar da var mı bilmiyorum? Dediğimde aman ha sakın öyle düşünme, okunmaz olur mu başta ben memnuniyetle okuyorum. Gözümüzde arkada kalmayacak inşallah demişti. Çorum tarihine büyük katkıları ve de bu konularda büyük emekleri olan değerli hocamı burada rahmetle anıyorum. Ruhu şâd mekânı cennet olsun. Diğer emektar hocalarımdan biriside Ethem Erkoç'tur. Kendisi ile hafta da bir defa da olsa sık sık Cuma namazı sonrası İ.H Camisinin avlusun da karşılaşır ve de hasbihal ederiz. Kendisinin gerek eğitim konusunda gerekse Çorum Hâkimiyet Gazetesin de büyük emekleri vardır. Bilgi ve tecrübelerinden yararlandığımız konular çoktur. Değerli hocamın dile getirdiği konulardan biriside yazılarımı kitap haline getirmemdir. Bizler biliyoruz ki sorumluluğun yaşı ve de emekliliği yoktur. Değerli hocama hizmetlerinin yanında sağlıklı, hayırlı uzun ömürler dilerim.      

Yaklaşık on yıl önce idi. Saat 15.00'de ikinci sömestri başı öğretmenler kurulu toplantısı vardı. Benimde o gün dersim yoktu. Arabayı merkez İmam Hatip Lisesinin yakınlarına park ederek, çarşıdaki işlerimi hallettikten sonra yürüyerek kurul toplantısına gittim. Kurul toplantısı sonrasında da, lisemizdeki edebiyat öğretmeni, Nihat Örs ile arabanın yanına doğru yürümeye başladık. Saatte 18 civarları idi. Albayrak Sokakta, Diyanet Kitap Evinde çalışan Muammer kardeşimiz peşimizden yetişerek Nihat kardeşimiz ile sohbet etmeye başladı. Bende kendisine Muammer hep Nihat hocanın halını hatırını soruyorsun. Yoksa rüyamızda kavgamı ettik deyince, hocam ben sana küsüm dedi. Bende kendisine hayırdır inşallah deyince de, hocam bizim bir Murat amcamız var idi. Senin yazılarını gazeteden keserek cebinde taşır, bizlere de zaman zaman bazı bölümlerini okurdu. Bir günde de bu hocam ile tanışmayı çok isterdim dedi. Bende ona ben kendisini tanıyorum, sizi de tanıştırırım ama öyle bedava da olmaz bir takım elbise alırsan diye espri yaptım. O da bir takım elbise olmaz da bir pantolon alayım dedi. Sizde haftada bir iki defa uğrarken, on beş gün hiç uğramadınız. Murat amca da beş gün önce vefat etti. Sizi tanıştıramadım ondan dolayı üzgünüm ve de size küsüm deyince, Nihat kardeşimiz de, muammer kardeşimizin esprisine, güzel bir espri ile cevap vererek, Muammer sen hocam ile Murat amcayı tanıştıramadığından dolayımı üzgünsün yoksa pantolonu kaçırdın diye mi demiş ve de gülmüştük. Çorum Hakimiyet Gazetemizde yazmaya başlayalı yaklaşık on dokuz yıl oldu. Hocam Allah sizden razı olsun, yazılarınızı dikkatle okuyorum, birçok konuda da bilgi sahibi oluyoruz diyenleri ve de bu konulardaki hâtıralarımızı burada üç gün yazsam bitmez. Birkaç örnek ile soruları cevaplamaya çalıştık.       

İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır düsturundan hareketle, Cenabı Mevla bizleri sorumluluğunun bilincin de olan ve de elinden geldiği kadar sorumluluklarını yerine getirme gayreti içerisinde olmaya çalışan kullarından eylesin.

SİVİL SAVUNMA UZMANI MAHİR ODABAŞI / ULUSAL GAZETE DEĞERİNDE

3-308

Kalp, bir insanın en önemli hayati organıdır. Naziktir, hassastır, korunması, sahip çıkılması gerekir. Gerekli özen, ihtimam gösterilmezse yorulur, arıza verir ve beklenmedik zamanda duruverir de suni teneffüs, kalp masajı bile kurtaramaz. Bu bağlamada;

Basın da şehirlerin kalbi gibidir. Tüm söylemler, eylemler, bilgiler tabiri caizse bu kanaldaki süzgeçten geçerek bağlara, bahçelere, tarlalara ulaşır, can verir. Bu nedenle bu kanalın çok sağlam olması gerekir.

Çorum Hâkimiyet gazetesini 1997 yılında Mecitözü Kaymakamlığı'nda basın işlerine bakarken tanıdım. Sosyal medyanın olmadığı o günlerde, gazetenin her gün masama gelmesini iple çekerdim. Reklamlar dâhil baştan sona okur, bazı bilgileri Kaymakam Bey'e sunardım. Daha sonra 2001 yılında il milli eğitim müdürlüğüne atanınca, yaptığımız tüm faaliyetler gazetede haber olarak yer almaya başladı. Akabinde köşe yazarı olarak hakimiyet ailesinde yer aldık. O günlerden bu günlere üç bin civarında makalem yayımlandı. Belki bu noktada en çok makalesi yayımlanan yazarlardan biriyim diye düşünüyorum.

Her gazetenin kendi ilinde bir ağırlığı vardır. Çorum Hakimiyet gazetesi dendiği zaman da ulusal gazete değerinde bir ağarlığı hissedilir desem asla abartı olmaz. Bu söylemi yazar olarak çoğu okurdan duymuşumdur.

Kötülükler, paylaşıldıkça normalleşir

Güzellikler, paylaşıldıkça ziyadeleşir

Sırrınca, doğru, dürüst, tarafsız, Çorum lehine objektif haber anlayışı ile ilimize değer katmaktadır. ''Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da bir ülkeyi kurtarır'' misali  bazen örnek bir haber, bir makale, bir röportaj kahvanede, berber salonunda, kurumlarda vb. bulunan bir gazete sebebiyle yüzlerce okura ulaşır. Dolayısıyla basının maddi manevi olarak desteklenmesi lazımdır.  Çünkü basının eksik olduğu il de, eksiklikler bitmez.

Bu vesile ile kuruluş yıldönümünde Çorum Hakimiyet gazetesini en kalbi dileklerimle tebrik eder, sağlık sıhhat ve afiyet içerisinde, okurlarına afetsiz güzel haberler vermesini temenni ederim.

ŞAHİNBAŞ, OZULU VE AYDINKAL'I RAHMETLE ANIYORUZ

Çorum'un manevi mimarlarından gazetemiz başyazarı Ulucami emekli Vaizi Mürsel Şahinbaş, şehrimizin yetiştirdiği büyük değerlerden Eğitimci-Yazar Abdulkadir Ozulu ve Hitit Üniversitesi'nin Uluslararası Avrupa Birliği Projeleri'nde Türkiye'de sayılı isimler arasında yer alan Öğretim Görevlisi Mehmet Aydınkal hocalarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz.

 11-24

Editör: Yüksel Basar