Cenabı Allah’ın Rahman ismi maddi, somut olan nimetlerin dünyadaki tecellisidir. Rabbimizin Rahim ismi ise manevi soyut olan nimetlerin dünya ve ahiretteki tecellisidir.
Rahim sıfatı; çok merhamet eden anlamında bir sıfattır. Kullarının gelecekte elde etmek üzere hak ettikleri layık oldukları mükâfatları sınırsız rahmeti ile ihsan edecek olan anlamındadır. Allah’ın Rahim sıfatının kendisine iman ve itaat eden kulları için tecelli edeceği Kuran’da belirtilmiştir. Rahim isminin tecellisi için kulların hak edip etmediğine bakacak Yüce Allah karar verecektir. Allah dünyanın Rahmanı ve Rahimi, ahiretin ise Rahimi diye anlaşılmıştır. Yüce Allah, Müslümanların Rahmanı ve Rahimi kâfirlerin ise Rahmanıdır.
Elhamdulillahi Rabbil Âlemin: 
Sûre, Allah’a hamd ile başlar. Hamd verilen nimete övgü ve aynısının devamını istemektir. Allah (cc) bu sureye âlemlerin Rabbi Allah’a hamd (övgü, medh, sena) diye başlamış. Rab kelimesi bütün kâinatı yöneten, idare eden, terbiye eden demektir. Allah tek başına kâinatı idare edebilecek güce sahip olduğu için övgüye layıktır. Hamd kelimesi "el" takısı ile geldiği için bütün övgüler anlamına gelir. Kelimelerin Arapça kuralları gereği yazılışlarına baktığımızda ise bu özelliklerin Allah’ta ezeli ve ebedi olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple ebedi ve ezeli bir idare, terbiye etme gücü olan Allah en yüce övgüye layıktır. Âlemler içerisinde eşiz kudrete sahip olması ve âlemde var olan sayısız nimetleri yaratması sebebiyle had edilmeye layıktır. İnsanlar var oluşlarını Allah’ın kudretine borçludur. Bütün nimetleri de Allah verdiğine göre; insan hem kendisini var ettiği için, hem de Allah’ın verdiği sayısız nimetler için Allah’a hamd edip övmelidir. Âlemler ise Allah’tan gayrı yaratılmış bütün varlıklar için kullanılmıştır. Bu kelime Allah’tan başka her şeyin Allah’ın kudreti karşısında boyun eğdiğini göstermektedir. Âlemler içerisinde Allah başka hiç kimse hamd edilmeye layık değildir. Allah gayrısına yapılan hamd şirktir.
Nimetleri verene hamd, nimete erişeni nankörlükten korur. Rivayete göre Hz. Âdem yaratıldığında söylediği ilk söz "elhamdülillah" olmuştur. Cennet ehli de cennete girdiğinde ilk sözü elhamdülillah olacaktır. Bu sebeple canu gönülden hamd edilmeli ki küçük âlem ile büyük âlem bir olsun.
Hamd kelimesinin bazı anlamları vardır. 1) Yüce Allah’ı en güzel övmek.  Rabbimizin övdüklerini övmek, 2) Allah’a Hamd ve Şükür. 3) Allah'ın yaptıklarına, yarattıklarına ve takdir ettiklerine razı olmak
Hamd kelimesi Arapçada sekiz harftir. Bu cennetin sekiz kapısına işarettir. Allah’a hamd ibadetini güzel ve tam yerine getiren cennete girecektir.
Kul, Yüce Allah’ı hamd etmekle Rabbine şöyle demiş olur: Tüm güzelliklerine hamd ve övgüler senin içindir. Sonsuz nimetlerine karşı hamd ve şükür ediyorum. Tüm kaza ve kaderine razıyım. En güzel sıfatlarla seni övüyorum.
Kul sadece dil ile değil yaşantısı ile de Rabbine hamd ile meşgul olmalıdır. Nimeti verenin Yüce Allah olduğu bilinci ile hareket etmesi; Rabbini razı etmek gayreti ile yaşantısını devam etmesi hal ile hamd etmektir. Gerçek anlamda hamd insanın bütün organları ile yapılmasıyla olur. İnsan diliyle, eliyle, ruhuyla, nefsiyle, gözleriyle, kulakları ile yani bütün her şeyi ile hamd etmelidir. Kâmil Müslüman böle olur. Kul âlemlerin Rabbini hakkıyla bilmeye özen gösterirse dünyanın hırsından ve kötülüklerinden kendisini korumuş olur. Kul hamd edebildiği için de hamd etmelidir. 
Davut peygamber Allah’ın verdiği sayısız nimetlerine nasıl hamd/şükür ibadetini eda edeyim. Senin lütuf ve keremin olmazsa ben sana hamd edemem, diye niyaz eder. Allah "Ey Dâvûd, Beni hamd ve şükür konusunda gayretli olmana rağmen bu konuda ki acziyyetini bilmen ve gücün nispetinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışman ile hamd etmiş olursun.”