Her ibadetin insanın manevi hastalıklarını tedavi eden bir yönü vardır. Aslında ibadetlerin ana gayesi budur. Mesela namaz metaforunu düşünürsek, günde beş defa huzurunda kıyam ettiğimiz rabbimizin, günün meşgalesi içerisinde kendi varlığını hatırlatması ve huzuruna çağırması, insanın kendini bir yaratanın, yaşatanın ve mutlak güç sahibi bir rabbinin olduğunu yeniden idrak edip, hal ve hareketlerini ona göre ayarlayacağı bir ibadettir. Aynı şekilde "Oruç tutunuz sıhhat bulunuz" ifadesinin sadece beden sağlığı ile alakalı olmadığını, aynı zamanda sabretmek, şükretmek, diğerkâmlık gibi bir takım hasletleri bireylere öğreterek şükürsüzlük, sabırsızlık ve bencillik gibi manevi hastalıkları da tedavi eden bir yönünün olduğunu, zekatın ve sadakanın narsizim denilen Sigmund Freud'un "Dış dünyadan soyutlanan libidonun egoya (ben) yönlendirilmesi" şeklinde açıkladığı psikolojik durumu tedavi ettiğini unutmamak gerekir. 

Ruh dünyasını imar eden insanlarla, manevi buhranlar içinde, istikametini kaybetmiş haz ve hız peşinde koşan insan arasında büyük farklar vardır. Ana maddesi yani hamuru aynı olan insanların farklı ruh dünyasına sahip olması çokta yadırganmamalıdır. Elmas ile kömür de aynı karbon sayısına sahiptir ve bu yüzden kömüre siyah elmas denilmiştir. İnsanı düşündüğümüzde de herkes topraktan yaratılmıştır ancak ahlak, merhamet, vicdan gibi kimyasal bağlar onun asıl cismini belirler bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şerifinde " Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza değil amellerinize bakar" buyurarak suretin değil, siretin önemli olduğuna işaret etmiştir. Üstünlüğün takvada olduğunu bildiren ilahi emir de göz önüne alındığında hamuru aynı da olsa Habil ve Kabil örneğinde olduğu gibi ruh dünyasını geliştiren, ona bakım yapan, hastalıklarını tedavi eden insanların farklı ameller ortaya koyduğu görülmektedir. 
Daha konforlu bir yaşam peşinde koşarken, her şeyi tek dünyaya indirgeyen insanoğlunun, özelde Müslümanların, Karunların, Firavunların yolu olan maddeye ve benliğe saplandıkça ideal ülke olan öteki dünyadan uzaklaştıkları görülmüştür. Bu durum bize, güzel olanı daha aşağılık bir değerle değişme huyunun insanın geçmişinden gelen bir kalıtsal tarafı olduğunu göstermektedir. (SON)

Fazıl SARAÇ 

Çorum eski İl Vaizi Çekerek İlçe Müftüsü