İlim, in­san­la­rın du­yu or­gan­la­rı ile or­ta­ya koy­du­ğu ve­ya Al­lah ta­ra­fın­dan ila­hi va­hiy yo­lu ile bil­di­ri­len, için­de zan ih­ti­ma­li bu­lun­ma­yan yakîni bil­gi­dir. 
Vah­ye da­ya­lı bil­gi dün­ya ve ahi­ret yo­lu­nu (dos­doğ­ru yo­lu) gös­te­ren bir kı­la­vuz­dur. İlim ay­nı za­man­da bir şe­yi id­rak et­mek, dü­şün­mek, bul­mak ve feh­met­mek­tir. Ma­ri­fet ise va­sı­ta­sız bil­gi­dir, se­ziş­tir, kalbî bil­gi­dir. Va­sı­ta­sız ilim ise ya­ra­tı­lış­la, ya­ra­tı­cı ta­ra­fın­dan prog­ram­la­na­rak yük­le­ni­len bil­gi­dir (İlim­dir). Ço­cu­ğun acık­tı­ğı, su­sa­dı­ğı, has­ta­lan­dı­ğı ve­ya al­tı­nı ıs­lat­tı­ğı za­man ağ­la­ma­sı, se­vil­di­ği­ni his­set­ti­ği za­man ise ne­şe­len­me­si gi­bi duy­gu­la­ra sa­hip ol­ma­sı­dır. Yi­ne ye­ni do­ğan bir hay­va­nın yav­ru­su­nun an­ne­si­ni em­me­ye ça­lış­ma­sı. Yav­ru kuş­la­rın uç­ma­ya, ba­lık­la­rın yüz­me­ye ça­lış­ma­sı. Örüm­cek­le­rin ay­nı ağı ör­me­le­ri dün­ya­nın her ta­ra­fın­da ki arı­la­rın pe­tek­le­ri­ni al­tı­gen ola­rak iş­le­me­le­ri ve ay­nı özel­lik­te bal yap­ma­la­rı va­sı­ta­sız ola­rak vah­ye­di­len bil­gi­ler­dir.
İn­san 2. aşa­ma­da­ki bil­gi­yi ise za­man­la aklî mu­ha­ke­me ve his­le­ri ara­cı­lı­ğı ile öğ­re­nir. Va­sı­ta­lı ilim­ler fi­zik öte­si de­di­ği­miz gayb ale­min­den fi­kir, zi­hin yo­luy­la öğ­re­ni­lir. İs­lam aki­de­si­ne gö­re ilim el­de et­me­nin yol­la­rı 3'tür. 1. Sağ­lam du­yu or­gan­la­rı ile el­de edi­len bil­gi­dir. 2. Ha­be­ri sa­dık (Doğ­ru ha­ber). Bu da Al­lah ta­ra­fın­dan gön­de­ri­len hak pey­gam­ber­le­rin ver­miş ol­du­ğu ha­ber ve söy­le­miş ol­duk­la­rı bil­gi­ler­dir. 3. İse ak­li mu­ha­ke­me ile el­de edi­len ilim­dir. İs­lam di­ni ak­la bü­yük önem ver­miş­tir. Di­ni­miz ak­lı ilim el­de et­me yol­la­rın­dan bi­ri ola­rak ka­bul et­miş­tir. 


Kur'an-ı Ke­rim'de bir­çok yer­de siz hiç dü­şün­mez mi­si­niz? Çev­re­ni­ze dik­kat­le bak­maz mı­sı­nız? İd­rak et­mez mi­si­niz? Akıl et­mez mi­si­niz? Araş­tır­maz mı­sı­nız? Di­ye­rek dü­şü­nüp araş­tır­ma­mız is­te­nir. Se­be­bi ise dü­şü­nen ve araş­tı­ran bir kim­se hiç­bir şe­yin te­sa­dü­fi ol­ma­dı­ğı­nı fark eder. "Biz her şe­yi bir he­sa­ba gö­re ya­rat­tık" (Ka­mer 49) yü­ce ya­ra­ta­nı­mı­zın var­lı­ğı­nı, bir­li­ği­ni, aza­me­ti­ni, kud­re­ti­ni, yok­tan var et­me­si­ni ve son­suz il­mi­ni id­rak eder. Bu da o kim­se­nin ima­nı­nı güç­len­di­rir. İman güç­le­nin­ce iba­det­le­ri be­ra­be­rin­de ge­ti­rir. İman­la sa­lih amel­ler bir­leş­ti­ği za­man da gü­zel ah­la­ki dav­ra­nış­lar or­ta­ya çı­kar. O za­man in­san ya­ra­tı­lış ama­cı­nı ve ga­ye­si­ni kav­ra­mış ona gö­re kav­ra­mış olur ki iş­te o za­man in­san dün­ya ve ahi­ret mut­lu­lu­ğu­nu ya­ka­la­mış olur. 


   İs­la­mın iler­le­me­ye ma­ni ol­du­ğu­nu dil­len­di­ren­ler es­ki­den da­ha çok­tu. İn­san bil­me­di­ği şe­yin ca­hi­li ve düş­ma­nı­dır. Biz­de on­la­ra kar­de­şim sen ve­ya siz ne­yi bul­du­nuz, icat et­ti­niz de İs­lam en­gel ol­du di­yor­duk.Bu tür söz­le­ri sarf eden­ler bi­raz­cık Kur'an,ha­dis oku­yup, İs­lam-i bil­gi­le­rin ana kay­nak­la­rı­nı araş­tı­ran­lar in­saf­sız­lık et­tik­le­ri­ni fark ede­cek­ler­dir. Yü­ce ya­ra­ta­nı­mız yü­ce ki­ta­bı­mı­zın ilk em­rin­de il­me, oku­ma­ya ve bil­gi­ye ne ka­dar önem ver­di­ği­ni gös­te­re­rek "Ya­ra­tan Rab­bi­nin adıy­la oku, o se­ni bir kan pıh­tı­sın­dan ya­rat­tı, Rab­bin ni­ha­yet­siz ke­rem sa­hi­bi­dir. İn­sa­na ka­lem­le yaz­ma­yı ve bil­me­di­ği­ni öğ­re­ten­dir. Rab­bin son­suz kud­ret sa­hi­bi­dir." (Alak 1-5) di­ye de­vam ede­rek il­me, oku­ma­ya ve bil­gi­ye bü­yük önem ver­di­ği­ni gös­ter­miş­tir.


Di­ni­miz in­sa­nın ya­ra­tı­lış fıt­ra­tı­na uy­gun ol­du­ğu için bü­tün Müs­lü­man­la­ra il­mi farz kıl­mış­tır. Her Müs­lü­man'ın di­ni gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­bi­le­cek, ha­ram­lar­dan ken­di­si­ni ko­ru­ya­bi­le­cek, hak ile ba­tı­lı bir­bi­rin­den ayırt ede­bi­le­cek ka­dar ilim öğ­ren­me­si üze­ri­ne farz­dır. Pey­gam­be­ri­mi­zin de il­me teş­vik eden ve il­me ne ka­dar önem ver­di­ği­ni gös­te­ren çok sa­yı­da ha­dis ve uy­gu­la­ma­la­rı var­dır. "İlim öğ­ren­mek ka­dın, er­kek her Müs­lü­ma­na farz­dır." "Ya öğ­re­nen, ya öğ­re­ten, ya din­le­yen ya da on­la­rı se­ven olu­nuz, 5.si olur­sa­nız he­lak olur­su­nuz." "Dün­ya­lık is­te­yen il­me sa­rıl­sın, ahi­ret­lik is­te­yen il­me sa­rıl­sın her iki­si­ni de is­te­yen yi­ne il­me sa­rıl­sın." "İlim Çin'de bi­le ol­sa gi­dip alı­nız." "İlim ve hik­met mü­mi­nin yi­tik ma­lı­dır. Ne­re­de bu­lur­sa alır." Gi­bi da­ha çok sa­yı­da ha­dis var­dır. 


Kur'an-ı Ke­rim'de ilim ke­li­me­si 105 ay­rı yer­de ge­çer ilim kö­kün­den ge­len ve di­ğer ke­li­me­ler­le bir­lik­te ge­çen ayet­le­rin sa­yı­sı ise 900 e ya­kın­dır. Di­ni­miz bir ta­raf­tan ilim öğ­ren­me­yi her­ke­se farz kı­lar­ken, ilim Çin'de bi­le ol­sa gi­dip alın,em­riy­le­de müs­pet ilim­ler ko­nu­sun­da, il­min di­ni, ır­ki ol­ma­dı­ğı­nı ve in­san­lı­ğın or­tak ev­ren­sel bir ka­za­nı­mı ol­du­ğu vur­gu­su­nu yap­mış­tır. Her tür­lü kö­tü­lük ve ca­hil­li­ğin ba­şı bil­gi­siz­lik­tir. "Kul­la­rım içe­ri­sin­de ben­den en çok kor­kan­lar an­cak âlim­ler­dir." (bil­gi sa­hi­bi olan­lar) (Fa­tır 28) yi­ne Kur'an-ı Ke­rim'de "Hiç bi­len­ler­le bil­me­yen­ler bir olur mu?" (Zü­mer 9) buy­ru­lur­ken, Mü­ca­de­le sur. 15'te kı­ya­met gü­nü ilim sa­hip­le­ri­nin de­re­ce­le­ri­ni art­tı­ra­ca­ğız." Buy­ru­la­rak in­san­lar il­me teş­vik edil­miş­ler­dir. 


Kur'an da, dü­şü­nen­ler, olay­lar üze­rin­de akıl yü­rüt­mek su­re­tiy­le ders çı­ka­ra­rak ib­ret alan­lar övü­lür­ken, kö­rü kö­rü­ne kör bir ta­as­sup içe­ri­sin­de ha­re­ket eden­ler­den de "On­la­ra ge­lin Al­lah'ın in­dir­di­ği ki­ta­ba ve pey­gam­be­ri­ne uyun de­nil­di­ğin­de on­lar der­ler ki biz ata­la­rı­mı­zı üze­rin­de bul­du­ğu­muz yo­la uya­rız der­ler. Ya ata­la­rı bir şey bil­me­yen ve doğ­ru yol­da ol­ma­yan kim­se­ler idi ise­ler de mi?"(Ba­ka­ra 170)  Akıl­la­rı­nı kul­lan­ma­la­rı is­ten­miş­tir. 


Müs­lü­man'lar Kur'an ve sün­ne­ti re­fe­rans ala­rak on­la­rın ışı­ğın­da bir ilim me­de­ni­ye­ti kur­muş­lar­dır. Yi­ne Kur'an da "Rab­bim il­mi­mi art­tır" (Ta­ha 114) di­ye de Al­lah'a sı­ğı­na­rak yar­dım ta­lep et­me­miz is­ten­miş­tir. Kur'an a gö­re müs­lü­man de­mek ha­ya­tı­nın her ka­re­sin­de dü­şün­ce­si ve bil­gi­siy­le ha­re­ket eden ör­nek in­san de­mek­tir.


Pey­gam­be­ri­miz "İlim tah­sil et­mek ama­cı ile yo­la çı­kan kim­se­ye Al­lah cen­net yol­la­rı­nı açar. Me­lek­ler ilim tah­sil ede­ne kar­şı, mem­nu­ni­yet­le­ri ve te­va­zu­la­rı se­be­biy­le ka­nat­la­rı­nı ye­re se­rer­ler. Gök­ler­de ve yer­de olan her şey hat­ta su için­de ki ba­lık­lar, âlim için Al­lah­tan rah­met di­ler." Âlim­ler pey­gam­ber­le­rin va­ris­le­ri­dir­ler. Pey­gam­ber­ler ne al­tın ne­de gü­müş bı­rak­mış­lar­dır, on­lar mi­ras ola­rak sa­de­ce ilim bı­rak­mış­lar­dır. Kim il­mi al­mış­sa en bü­yük de­ğe­re sa­hip ol­muş de­mek­tir." (Ebu Da­vut İlim 1)