Ey kardeşim! Eğer Türk ve müslümansan milli bilince sahip olmak zorundasın. Dindar olabilirsin, iyi insan da olabilirsin lakin eğer milli şuurun yoksa ya da eksikse,  ayakta kalman, güçlü olman ve hükmetme şansın olmaz. Var olmak istiyorsan, bu topraklarda kardeşçe, huzur içinde, bağımsız ve özgürce yaşayan bir milletin ferdi olmak istiyorsan buraya kulak ver. Kendine sor ben miili şuura sahipmiyim diye.
Evet ülkemizde kime sorsanız çoğunlukla alacağınız cevap ben de miiliyetçiyim, vatanımı seviyorum der. O halde söyleyelim ''Lafla peynir gemisi yürümez''. Önce kalbden inanmak, sonra dil ile söylemek sonra da eyleme geçirmek gerekir.. Topluma baktığımız zaman müslümanlığımız da, milliyetçiliğimiz de söylemden öte gidemiyor çoğu zaman. Pusulayı şaşırmış sağa sola yalpalayıp duruyoruz. Eğer öyle olmasaydı bugün toplum olarak bu halde olmazdık.
Peki Milli Şuur'a sahip olabilmek için nelere sahip olmalıyız:
''Tarih Bilinci''ne sahip olmalıyız. Tarihimizi iyi bilmek, tarihi değerlerimize ve şahsiyetlerimize sahip çıkmak zorundayız. Bu millet bir kaç yüz yıl önce gökten zembille inip dünya ile tanışmadı. Köklü bir tarihi vardır. İslamlaşmadan önce de Türklerin bir tarihi vardı, Selçukluları vardı, osmanlıları vardı. İmparatorluklar kurup medeniyetler inşaa ettiler. Yaklaşık üç yüz yıl öncesine dayanan Amerika Birleşik Devletleri bile elli küçük ülkeden meydana gelmiş ve birleşmeyi başarmış bir devlet iken biz hala parçalanmakla, birbirimizi yemekle meşgulüz. ''Olayları ve şahsiyetleri sorgulamayacakmıyız?'' ''Doğruyu yanlışı söylemeyecek miyiz?'' maskesi altında  tarihimizi ve şahsiyetlerini tartışmaya açmak, reddetmek ve bunlar üzerinden bölünüp birbirimize düşman olmak tam da Türk düşmanlarının işine gelen bir durumdur ve yeterli tarih bilincine sahip olamayışımızdandır.
''Kültür Bilinci'' ne sahip olmalıyız. Kültür bilincine sahip olmak demek, köklü Türk-İslam kültürünü bir tarafa bırakıp, batının inancıyla özdeşleşmiş Batı kültürünü taklit etmek,  gülünç ve aciz durumlara düşmek değildir elbette. Misyonerler tarafından iki yüz yıldır uygulanan kültür yozlaştırılmasına karşı durmalıyız ve bir an önce bu yanlış yoldan dönmeliyiz. Tabii ki bu, fertlere kültür bilincinin yerleştirilmesiyle mümkün olacaktır. Yeniden, eğitim ve öğretimde kültürümüzü tanıtacak müfredata önem vermek, filmlerimizi, dizilerimizi kendi öz değerlerimize uygun hale getirmek gibi bir çok alanda faaliyetlerimizi artırarak sonuca ulaşabiliriz.
Dil'imize sahip çıkmak ve korumak konusunda göstereceğimiz hassasiyet, bizim için millet olma yolunda en önemli unsurlardan birisi olacaktır. Çünkü ne yazık ki dilimizi de koruyamamışız, yabancı kelimelerin saldırısı karşısında tarzancaya dönüştürmeyi başarmışız. Hani hep birlikte milliyetçiyiz ya. Kimse bu gidişe dur demiyor. Görmezden geliyor. Oy sa '' Dilini kaybeden milletler ülkesini kaybeder.'' Diye söyleriz hep. İş yerlerimizin ismi yabancı hatta çocuklarımıza bile artık yabancı isimler koymaya başladık. Üç beş kelimeyle kendimizi ifade edemezken konuştuğumuz kelimelerin de çoğu yabancı olmuş. Biz bu hale gelirken hep seyrettik, hala da seyrediyoruz...
Haçlı Seferleri, tarihimizde kime karşı ve kaç defa yapıldı bilmek ve anlamak zorundayız. Ona göre durumumuzu ayarlamak zorundayız.  Sekiz defa Haçlı seferi  Müslüman Türklere karşı yapıldı. Haçlılar, her defasında milli şuura ve imana sahip yiğit atalarımız tarafından bozguna uğratıldılar. Türk milletini savaş meydanlarında yenemeyeceğini anlayan Hristiyan birliği bizi içten yıkmak için Tapınak Şovalyölerinden oluşturduğu yeni kültürel ordu ile Misyonerlik faaliyetlerine başladı. İki yüz yıldır Haçlı Seferleri artık meydanlarda değil , okullarımızda, üniversitelerimizde, televizyonlarımızda, medyamızda, işyerlerimizde ve evlerimizde devam ediyor. Haçlı Seferleri tarihte kaldı diyorsanız yanılıyorsunuzdur.
Sömürgecilik'le inşa ettikleri zenginlikle kapitalist ekonomiyi tüm dünyaya ve özellikle islam ülkelerine uygulayarak faiz lobisiyle taçlandırdıkları düzenden insanlığa bir fayda gelmez. Dünyanın bir çok yerine baktığınız zaman zulümden başka bir şey göremeyeceksiniz. Bize seyrettirdikleri bir avuç elitin mutluluk sahnesinden başka bir şey değildir. Bu yüzden diyoruz ki : Özüne dön! Tarihin seni çağrıyor, kültürün seni çağrıyor ve Tüm dünya mazlumları kucak açmış seni bekliyor... 
''MİLLİ ŞUUR'' sadece iki kelimeden ibaret değildir. Sadece ben vatanımı ve bayrağımı seviyorum demek yetmiyor malesef...