Vicdan, insan özgü bir duygudur. İnsan olmayı ve kalbin varlığını işaret ediyor. İnsanın davranışlarına yön veren, iyiyi ve doğruyu yapmasını sağlayan bir iç mekanizmadır. Ancak bu mekanizma her insanda aynı işlemiyor. Vicdanı nasıl beslerseniz o yönde hareket ediyor. Vicdanın en büyük kaynağını ise ahlaki değerler oluşturuyor. Ahlaki sorumluluklarını yerine getirmeyen bir insan vicdanını da zamanla kaybediyor. Vicdan  İyi beslenirse yüreğinizi sızlatıyor ve gözlerinizden inci tanelerinin dökülmesine vesile oluyor. 
İçinde bulunduğumuz şu günler vicdanın anlamını yitirdiği, parçalandığı, yaralandığı, kanadığı günler. Filistin'de yaşanan İsrail vahşeti, çocukların, kadınların, masum insanların katledilmesi, hatta kadınlara tecavüze kadar giden aşağılık olaylar, vicdanın ve merhametin bir insanı terkettiğinde nasıl bir hal aldığının en açık göstergesi olmaktadır. Dünyada peşpeşe yaşanan bu zulümler o kadar kanıksandı ki artık insanlar '' insan olma'' vasfını kaybediyor. Toplumlar kanlı görüntülerden, açlıktan ölen çocuklardan, tecavüze uğrayan kadınlardan, yapılan işkencelerden etkilenmeyen bir hale geldi.
Bir anne düşünün ki iki aylık çocuğunu evde yalnız bırakarak tatile gidiyor ve o masum canın ölmesine sebep olabiliyor.  Bu olay karşısında insanın aklı, kalbi ve vicdanı duruyor.
Yine zaman zaman bazı kavgalara şahit oluyoruz ki, yere düşmüş bir insanı tekmeleyen ve defalarca kafasına yumruk atan gözü dönmüş, ağzından öfke salyaları saçan vicdansızlar aramızda dolaşıyor ve insan muamelesi görüyor.
Yaşlı bir emeklinin bir ay boyunca beklediği ve hayatta kalabilmesi için hesabına yatan maaşını bankamatikte dolandıran aç gözlü vicdansızlara da rastlamak mümkün.
Bir baba küçücük oğlunun yanında zavallı bir kediye tekme atıyor ve  o çocuk büyüdüğünde  yerde yatan adamı tekmelemekten çekinmiyor.
Vicdanımızın sesini duyamadığımız ve vicdanımızın sızlamadığı yerde insanlıktan bahsetmek mümkün mü?
Dini açıdan baktığımız zaman vicdanı ayakta tutan ve var olmasını sağlayan şey imandır. İman vicdanın itici gücüdür. Bu açıdan bakıldığında insanın iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırt etmeye yarayan şey vicdandır diyebiliriz. Vicdan insanın özüdür. Özünü kaybetmiş bir insan vicdanını da kaybetmiştir. Vicdan aynı zamanda bizi Allah'a yaklaştırır. Vicdansız bir insan, kendi egosu dışında bir şey düşünmeyen, kendi özgürlüğünden başka bir şey görmeyen insandır.
Sadece kişilerin vicdan sahibi olması yeterli değildir. Toplumsal vicdana (Ma'şeri Vicdan)da ihtiyacımız vardır. Dünyada ve ülkemizde eksikliği en çok görülen de bu kamuoyunun vicdanını harekete geçirilememesidir. Bunu bir çok olay karşısında gözlemleyebiliyoruz. Duyarsız bir toplumda ma'şeri vicdandan bahsedilemez. Toplumdaki yozlaşma bunun apaçık bir işaretidir. Kötülükler arttıkça, yozlaşma büyüdükçe ne insanda, ne de toplumda vicdan kalmıyor maalesef.
Vicdan ile merhamet kolkoladır. Birbirlerinden ayrılırlarsa zulüm ortaya çıkar. Merhameti olmayanın vicdanı olmadığı gibi vicdanı olmayanın da merhameti olmaz. Bir yerde merhamet yoksa orada zulüm vardır. Zulmün olduğu yerde ise insanlık yoktur. 
Ey vicdan! Bizi terketme ne olur. Sensiz bir hayvandan farksızız. İnsan olarak geldiğimiz şu dünyadan insan olarak gitmek en büyük dileğimiz...