Hayli önemli ve geniş bir konu olduğundan olsa gerek, başarmakla ilgili bir yazı daha yazma kararı aldım. Tabi bu sefer olaya bambaşka bir açıdan bakmak istiyorum, "Tam olarak 'neyi' yaptığımız zaman başarmış oluruz?" diye sormak istiyorum bu sefer. Muhtemelen cevaplar, "başarı"ya bakış açımız gibi çeşitli olacaktır. Yani bir öğrenci, "sınavdan tam puan aldığımda başarmış olurum," derken bir çalışan, "terfi aldığımda başarmış olurum," diyebilir ve daha bambaşka örnekleri verilebilir. Peki; başarı gerçekten de gerek çevremizden gerekse kendimizden bir adım daha önde olmak, bir tık daha iyi olmak mıdır? Her dönemde ya da her yerde oldukça önemli farz edilen bu kelime, cidden bu kadar basit bir anlam mı taşımaktadır?
Günümüzde "başarı"nın karşılığı hiç şüphesiz daha iyisini yapmak, daha iyi olmak gibi bir anlama gelmektedir. Şahsen bu duruma en iyi örneği, sıkça karşıma çıkan günümüz eğitim sisteminden verebilirim. Neredeyse bütün öğrencilerin hedeflerinin; "sınavda ilk bine girmek", "okul birincisi olmak", "en iyi üniversitede okumak" olduğunu görmek hiç de zor değil. Şayet ben; hedefi ilk bine girmek olan ve bunu hayatında ulaşabileceği en uç başarı olarak gören arkadaşlarımla karşılaştığımda, kendi kendime "Her yıl bin kişinin başarabildiği bir şey, nasıl olur da başarıya olan bakış açısının tamamını kapsar?" diye soruyorum. Yanlış anlaşılmasın, burada ilk bine girmeyi kolay gördüğüm ya da bunu bir başarı olarak görmediğimi söylemiyorum. Sadece bu tip insanların başarıya olan bakış açısının bu denli sığ ve tekdüze olmasından rahatsızlık duyuyorum. Çünkü çevremde kime sorsam başarı olarak gördüğü şey, tam da bu oluyor. 
Konuya yaraşır bir örnek vermek istiyorum. Bir gün Picasso'nun yanına gelen bir adam Picasso'ya şöyle demiş, "Renkleri karıştırmaktan ve iç içe geçmiş çizgiler yapmaktan başka resim yeteneğin yok gibi geliyor bana." Bunu duyan Picasso, eline bir fırça almış ve hemen oracıkta, yere bir buğday tanesi çizmiş. Öylesine gerçekçi bir buğday tanesi olmuş ki birkaç tavuk o buğdayı yemek için gagalamaya başlamış. Gördüğü manzara karşısında hayrete düşen adam, şaşkınlıkla Picasso'ya sormuş, "Bu kadar mükemmel resimler yapabiliyorken, niçin bu garip resimleri yapmakta ısrar ediyorsun?" Picasso karşılık vermiş, "Çünkü ben resimlerimi tavuklar için yapmıyorum..."
Her ne kadar en iyisini yapmayı başarı zannetsek de asıl başarı bundan çok farklıdır. Bana göre; başarı en iyisini veyahut en mükemmelini yapmak değil yaptığımız şeye, yaptığımız şey en iyisi de olsa en kötüsü de olsa farkımızı koyabilmektir. 
Tıpkı, dünya sanatına yeni bir bakış açısı katan o ressamın şu sözleri gibi: "Küçük bir çocukken annem bana şöyle demişti, 'Eğer asker olursan general olacaksın, eğer rahip olursan da papalığa yükseleceksin.' Ama ben ressam oldum ve Picasso olarak kaldım."