Geçtiğimiz hafta (20-26 Mayıs) Bosna-Hersek'te başlayan ve Kosova'da son bulan ziyaretlerimiz Rumeli diyarı hakkında yeni fikirler edinmemizi ve ufkumuzun genişlemesini sağladı. Bu kapsamda Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk, K.Makedonya ve Kosova'dan olabildiğince notlar alarak ilgili olan çevrelerle paylaşmayı görev kabul ettik.
Nasıl ki bir evi, ofisi, makamı vb. mahrem alanları ziyaret ederken yine evin ofisin, makamın sahibinden ya da yetkilisinden izin almadan bu alanlara giremiyor ve/veya ziyaret edemiyorsak, aynı şekilde bir ülkeyi ya da şehri ziyaret ederken, o şehrin emininden/sahibinden izin almak da bir düsturdur. 
Bu düstur ve ilke gereğince Saraybosna Havalimanı'na indikten hemen sonra ilk iş şehrin emini ve müdafi olan Aliya İzzetbegoviç'in Kovaçi şehitliğindeki kabrini ziyaret edip hem ona hem de medfun olan şehitlere meftun olarak Fatiha okumak suretiyle ülkede gezip dolaşma izni aldık. 
Şehitlik ve Aliya'nın makamı burada bizlere bazı aforizmalar sundu. Birincisi; mezar taşlarının üzerinde bulunan tesbihler. Bu tesbihlerin mezar taşlarının üzerinde olmasının hikmeti şu: Bosna Savaşı öncesi toplum iç içe yaşayan ve neredeyse sima olarak ayırt edilmesi imkânsız olan insanların ülkesiydi. Sadece suret değil, linguistlik anlamda da Boşnak, Hırvat ve Sırp unsurlar ciddi anlamda benzerlik taşıyordu. Ancak savaş tüm bu birliği ve dirliği darmadağın ettiği gibi ülkenin manzarasını ve künyesini de değiştirdi. Boşnaklar, sivil-asker ayrımı olmaksızın şehit olduklarında, naaşlarına günler geçtikten sonra ulaşılabiliyor ya da imkansızlıklardan dolayı üniforma olmadığından vefat edenin kimliğinin ve etnik kökeninin ne olduğu belirlenemiyordu. Buna çözüm olarak Boşnaklar kıyafetlerinin ceplerinde birer tesbih taşımak suretiyle eğer vefat ederlerse Boşnak ve Müslüman olduklarının anlaşılmasını sağlamışlar. İşte bu mezar taşlarının üzerindeki tesbihler bugün hala canlılığını ve mesajını korumaktadır. 
Bosna-Hersek'teki bulunan ve Müslümanlara ait olan hemen hemen bütün mezar taşları dört köşeli ve dikey dikdörtgen formunda yapılmış. Esasen bu, öldükten sonra da başlarının dik olduğunu ve burada var olacaklarının ilanıydı. Kaldı ki düşman saflarından birçok ismin savaş bittikten sonraki açıklamalarında Müslüman mezar taşlarına atıflar yer almıştır. Sırp ve Hırvat işgalciler, "Boşnak mezar taşlarına baktığımızda, onların sanki diri olduklarını görüyor ve korkuyorduk" açıklamaları bunun en bariz örneğidir. 
Bosna-Hersek'teki bu mezar taşlarının diğer bir önemi, hemen hepsinin üzerinde ölüm tarihi olarak 1992-1996 yıllarının yazıyor olmasıdır. Modern tarihte bir başkentin en uzun kuşatması olan Saraybosna Kuşatması sürecinde 5.434'ü sivil olmak üzere 13.952 kişinin şehit edildiği tarihlerdir 1992-1996. İşte buradaki şehitlik hem bugün hem de insanlık var olduğu sürece bir mesaj olacaktır. 
Mezar taşlarında doğum tarihi 1992 olan da var, 1930 olan da. Ancak ikisinin ölüm tarihinde de 1992 yazıyor. Dolayısıyla Avrupa'nın ortasında yaşlı-çocuk ayrımı yapmadan katledilen on binlerce insanın dünyaya haykırışıdır bu mezar taşları. 
2020 yılında Srebrenistsa Şehitliğine gittiğimizde yine aynı manzara vardı. Ölüm tarihleri aynı olan 8.372 can. Bugün tekrar tahayyül ettiğimiz Saraybosna'nın Kovaçi Şehitliği başta olmak üzere yolların kenarlarında yer alan çocuk oyun alanlarının dahi mezarlık olarak kullanıldığı bir Bosna. Hepsinin formu aynı yapılmış, hepsinin rengi mermer beyazı; beyaz zambak. 
Krallık dönemi Bosna bayrağında yer alan ikon zambaktı. Savaş sonrası Bosna kahramanlarına verilen üstün hizmet ödülünün adı Altın Zambak. Mezar taşlarının zambakları çağrıştırması da tesadüf değildir. "Bin yıl önce buradaydık, bin yıl sonra da burada olacağız" mesajıdır. Aliya İzzetbegoviç'in, "Allah'a yemin olsun ki köle olmayacağız" ve "Bizi yok etmekle tehdit ediyorlar ama bilsinler ki Müslümanlar yok olmayacak" haykırışının topraktaki harmonisidir. 
Bosna Savaşı sonrası inancı, onuru, namusu ve özgürlüğü için mücadele eden 200.000 insan vefat etti. Saraybosna'dan Srebrenitsa'ya, Tuzla'dan Mostar'a kadar binlerce mezar taşı 30 yıl önceki dram ve katliamı belgeliyor. Bu belge, Bosna'daki Müslümanlar için dünyada ve ahirette onur madalyası iken, sessiz dünya ve zulmü yapanlara utanç vesikasıdır. 
Buradaki aziz şehitlere hürmeten kalbimizde bir zambak ve cebimizde bir tesbih taşıyacağız. Ruhları şad, mekanları cennet, makamları âli olsun. 
Rabbimizin rızası ve şehitlerle selamlaşmak için ruhlarına Fatiha okumayı unutmayalım.
Vesselam…