""Ne zaboravitegenocid, jerzaboravljenigenocid se ponavlja."
- AlijaIzetbegovi?
Srebrenica… Her telaffuz edilişinde yürek burkan, hafızada silinmeyecek izler bırakan bir insanlık felaketidir. Toplu mezarlarda kaybedilen masumların, kurşunlara hedef olan çocukların, bir daha geri dönemeyecek babaların hatırasıdır. Unutuldukça büyüyen bir vicdan yarasıdır.
İslâm Düşünce Enstitüsü'nün düzenlediği ve Prof. Dr. Mehmet Görmez'in başkanlık ettiği "Srebrenica: Unutulan Soykırım Tekrarlanır" başlıklı panel, yalnızca bir akademik değerlendirme değil; aynı zamanda bir hafıza nöbeti, bir uyanış çağrısıdır. Konuşmalar, insanlığın hâlâ tamamlamadığı sınavı tekrar hatırlatmaktadır.
Bosna-Hersek İslâm Birliği Başkanı Reisu-l-ulema Dr. HuseinKavazovi?'in sözleri, salonda derin bir heyecan uyandırmaktadır:
"Güçlü Türkiye, Güvenli Bosna'dır."
Bu sözsadece bir temenniyi değil, bir gerçeği dile getirmektedir. Kavazovi?, Bosna'da büyüyen siyasi krizin eşiğinde durduklarını, Büyük Sırbistan hayalinin yeniden canlandırıldığını açıkça belirtmektedir. Ülkelerinde yeni bir saldırı olmuyorsa, bunun en büyük nedeninin Türkiye'nin güçlü varlığı olduğunu vurgulamaktadır.
Husein Efendi, bugünkü Türkiye'nin, 90'lı yılların yalnız ve edilgen Türkiye'sinden farklı olduğunu görmekten memnuniyet duymaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın varlığının Bosna için bir fırsat sunduğunu da özellikle dile getirmektedir.
Kavazovi?: "Savaşta ilk hedef alınan yapılar ibadethaneler olmuştur. Camiler, tekkeler, medreseler yakılıp, yıkılmıştır. Osmanlı'nın bıraktığı izler silinmek istenmiştir. Çünkü bu savaş, yalnızca bedenleri değil; kökleri, aidiyetleri ve medeniyetin izlerini hedef almıştır. Türkiye'nin destekleriyle bu yapılar yeniden ayağa kaldırılmış, taşlar dirilmiş ve dualar semaya yükselmiştir."
Srebrenica, yalnızca bir şehir adı değil; bir vicdan muhasebesidir. Panelin en çarpıcı tanıklıklarından biri, soykırımı bizzat yaşamış olan HajrudinMeši? tarafından dile getirilmektedir.
Her anına tanıklık ettiği bu kara tarihte, dört kardeşini şehit vermiştir. Ailesinden yirmi dört kişi aynı kaderi paylaşmıştır. Onun sözleri, yalnızca bir hatırat değil; aynı zamanda bir uyarıdır:
"11 Temmuz 1995, bizim için matem değil; hafızayı diri tutma ve mücadeleyi sürdürme günüdür. Unutmamak için verdiğimiz çabadan yorulmamalıyız."
"Najtamnijitrenuci su vrijemekada se ra?asvjetlost."
- AlijaIzetbegovi?
Meši?, Srebrenica'nın Avrupa için karanlık bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtmekte ve soykırım sonrası imzalanan Dayton Anlaşması'nın, failleri ödüllendiren bir sistem kurduğunu ifade etmektedir.
"Dayton ile soykırımcılar ödüllendirilmektedir. Bugün Gazze'de yaşananlar bununla bağlantısız görülmemelidir. Bu, ahlaki çöküşün devamıdır," sözleri, sadece geçmişin değil, bugünün de yargılanması gerektiğine işaret etmektedir.
Prof. Dr. Mehmet Görmez'in dikkat çektiği bir ayrıntı, soykırım zihniyetinin köklerini göstermektedir: "Milosevi?'in konuşma yaptığı platformda arkasında yazan iki tarih vardır - 1389 ve 1878. İlki, Kosova Meydan Muharebesi'nin; ikincisi ise Bosna'nın Osmanlı'dan ayrıldığı yılın tarihidir. Bu tarihler, yalnızca geçmişe değil, bir milletin hafızasına, kimliğine ve tarihine yönelik intikam duygusunu göstermektedir."
Panelde söz alan AdmirMulaosmanovi?, soykırımın yalnızca bir askeri ya da siyasi eylem olmadığını, asıl meselenin düşünce planında başladığını vurgulamıştır. Ona göre bu barbarlığı doğuran zihniyetle yüzleşmek gerekmektedir.
"Bu hasta fikirleri ancak kaynağında teşhis eder ve orada tedavi edebiliriz," diyerek, soykırımı mümkün kılan ideolojilerin köküne inilmedikçe gerçek bir barışın kurulamayacağını dile getirmiştir.
Srebrenica bir harita noktası değildir. Orası, insanlığın yitirdiği vicdanın koordinatıdır. Her 11 Temmuz, yalnızca Boşnakların değil, kalbi atan herkesin hafıza günüdür.
Bugünü anlamak için dünü hatırlamak gerekmektedir. Hafızasızlık, tekrarın en büyük sebebidir. Sessizlik ise yeni suçlara kapı aralamaktadır.
Unutmayanlar direnmektedir. Direnenler yaşatmaktadır; Gazze'deki mücadele, Srebrenica'nın öğrettiği acı gerçeklerin dünya tarafından asla unutulmaması gerektiğini göstermektedir.