Gerek Osmanlı döneminde, gerekse Cumhuriyet'in ilk on yılında, kimlerin hangi tarihte, hangi saatte doğduğu, doğum sonrası nüfus kaydının ne zaman yapıldığı, nüfus kayıt işlemlerinin doğru yapılıp yapılmadığı, bu kaydı yapan memurun okuryazarlığının, bilgisinin hangi düzeyde olduğu hep sorunlar yumağı doğurmuştur. 
Kendi yaşamımdan kısacık birkaç örnek vereyim.
a) Çorum'da Cumhuriyet İlkokulu'nu bitirmiş, Ankara Hasanoğlan İlköğretmen Okulu yatılı sınavını başarıyla kazanıp devletimizin bir nimeti olarak burada okumaya başlamıştım. Hem bir dersimizde öğretmenlik yapan hem de müdür yardımcısı olup öğrencilerin kayıt işleriyle uğraşan İhsan Aykaç hocamız bir gün dersin ortasında durakladı.
- Çocuklar bu sınıfta on iki yaşın altında iki tane öğrenci var. Kim onlar? Ayağa kalksınlar, görelim, dedi.
Önce ufak tefek bir kız arkadaşımız ayağa kalktı. Gerek öğretmenimiz, gerekse tüm arkadaşlar gözlerini ona çevirdiler. Kızcağız utandı, kızardı. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemedi. Belki okuldan atılırım korkusuyla titremeye başladı.
Öğretmenimiz yeniden sordu:
- Diğeri kim? O da ayağa kalksın.
Herkes dikkatlice sağına soluna baktı. Sınıfa göz gezdirdi. 
Yavaşça ben yerimden doğrulmaya çalıştım. Mecburen ayağa kalktım. Herkes pürdikkat bana bakıyordu. Öğretmenimiz de şaşırıp dikkatlice baktı. 
- Vay goca dana vay! Otur yerine, dedi. Utancımdan ben de ne yapacağımı, ne konuşacağımı bilemedim. "Acaba yaşım küçük diye beni okuldan atarlar mı?" korkusu beni de sardı.
Oysa sınıfın koca danası ben o zaman on dört yaşındaydım. O yıl Çorum'dan gelip okula kaydolan üç goca dana daha vardı. Bunlar Mustafa Berçin, Mehmet Keçeliöz, Ali Karacaköylü idi.
O yıl birinci sınıfa kaydolup çeşitli sınıflara dağılan goca danaların sayısı yirmi civarındaydı. Kimileri Çorum'dan, kimileri Çankırı ve Ankara'nın kırsal alanlarından gelmişlerdi. Her birinin ayrı kültürel özelliği vardı. Genellikle hepsi gariban çocuklardı.
Nasıl olduysa bu goca danalar arasında bir dostluk bağı kuruldu. Her biri hem arkadaşlarını hem sınıflarını hem de okulu etkilemeye başladılar. Voleybol, futbol, basketbol, halk oyunları gibi değişik alanlarda kendilerinden yaşça büyük olan, birçok konuda farklılık gösteren diğer üst sınıflarla yarışa girdiler. Elit öğrenciler durumuna geçtiler. Bir döneme damga vurdular. Bu durum tüm okulun dikkatini çekti.
b) Hemen her ilde, ilçede nüfus memurlarının yaptığı azizlikler (!) saymakla bitmez.
Örneğin, benim rahmetli babamın adı Kâmil'dir. Ama nüfus memuru kayda "Kail" olarak yazmış. 
Yurtdışına giriş çıkışlarımda bana en çok sorulan sorulardan biri babamın adıydı.
Sorduklarında onlara şu yanıtı veriyordum:
- Efendim, biz Ermeni ve Hıristiyan bir aileymişiz. Babamın gerçek adı Mikail'miş. Fakat korkularından doğrusunu yazdıramamışlar, "Kail" olarak yazdırmışlar. Kendilerini de Müslüman olarak göstermişler (!).
Çoğu kez, havalimanlarında polisler beni dakikalarca beklettiler. İçerilerde bir yerlere gidip geldiler. Bin yıldır aranan bir suçluyu yakalamış gibi sevinip sorguya suale çektiler. Arkamdaki sırada bekleyen insanlar homurdanıp bana lanet okumaya başladılar. Bir işgüzarlık yapıp ödül alacaklarını bekleyen polislerin karşısına şair-yazar Can Yoksul çıkınca şaşırıp özür dilediler, geçiş kapılarını açtılar.
c) Zorunlu olarak Almanya'da kaldığım sürede bana Detmold Kent Hastanesi'nin arşiv bölümünde iki yıllık bir görev verdiler. Burada arkadaşlarımın, Türklerin dosyalarıyla ilgili sorularına öncelikle şu yanıtı veriyordum:
- Gidip lütfen 01.01.? tarihli bölüme bakınız.
Görevli olduğum bölümde beş ayrı depoda arşiv kayıtları vardı. Bu kayıtların sayısı tahminen bir milyon civarındaydı. Türklerle ilgili binlerce dosyada doğum tarihi 01.01.? yazılıydı.
Bu üç kısacık örnekten sonra şunu diyebilirim:
Çorum Havalimanı sorunu da tıpkı Çorum nüfus kayıtlarındaki sorunlar gibidir.
- Bu havalimanı konusunun anası babası kimdir? Ana rahminde ne kadar beklemektedir?
- Doğum ne zaman, nerede olacaktır? Çocuğun cinsi, adı ne olacaktır?
Bu tür soruları daha da çoğaltmak mümkündür. Ama ben çocukluk dönemime döneyim yine. O dönemde iktidarda Demokrat Parti vardı. Çorum'da Yeniköy (Ömerbey) ile Gürcü köyleri çevresine havaalanı yapılacağı söyleniyordu. O günlerden bugünlere yetmiş yıl geçti. O günlerde doğan çocukların birçoğu çoktan öldü. Ama yetmiş yıldır söylenen sözler hiçbir zaman gerçeğe dönüşmedi.
Bir iğnenin, bir çivinin, bir çekicin, keserin, baltanın bile bulunamadığı Cumhuriyet'in o ilk yıllarını, yokluk yıllarını iyi düşünün. Yokluktan, açlıktan, hastalıklardan, kıtlıklardan, kıranlardan ölündüğü günleri… O günlerde dünya, ekonomik buhran ve açlık içinde kıvranıyordu. Dünyanın en hızlı kalkınan iki ülkesinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti ise, bir yandan Osmanlıdan kalan borçları ödüyor, bir yandan ağır sanayiye yöneliyor; kendi uçağını, kendi silahını yapıyor, ihtiyaç fazlasını satıyordu. Çorumlular, İskilip ve köyleri dayanışma yapıp birer uçak alarak devletin hava gücünü geliştirmesine destek veriyordu. Şu dayanışmaya bakın lütfen!.. (Bu konu için Hasan Ali Kalayoğlu'nun Şehir Defteri dergisinin 4. sayısındaki yazısına bakınız.)
HAVAALANI MI, HAVALİMANI MI?
Ben bu soruya yanıt veremiyorum. Bu konu uzmanların sorunudur. Hangisi doğrudur bilemem? Aralarındaki farkları, özelliklerini hiç mi hiç bilemem. Ama bildiğim tek konu var: Havaalanlarında yeme içme en büyük sorundur. Bir çay, kahve, su, simit gibi en basit yiyecek içecekler bile özellikle Türkiye havaalanlarında rezalet!.. Rezalet demem yanlış aslında. Korkunç bir soygunculuk!.. Bu soygunculuk yalnızca havaalanı içindeki satış yerlerinde değil, havaalanı çevresini oluşturan her yerde var. Örneğin Ankara Esenboğa Havaalanı'nda çantamı omzuma astığım kulplar defalarca çalındı.
Otobüs garajlarındaki simsar, mafya ilişkilerinin havaalanlarında bile sürmesi Türkiye için yüz kızartıcı bir olaydır. Bu tür olayları hiçbir çağdaş ülkede göremezsiniz.
DÖNELİM ÇORUM 
HAVAALANI SORUNUNA
1.
Kabaca tarih verdiğim bu sorunu, yetmiş yıldır hamile kalıp doğuramayan bir kadın sorununu sık sık gündeme getiren yerel gazetelere çok çok teşekkür ediyorum.
Çorum Haber gazetesinin 14.02.2021 tarihli sayısında okuduğum haber beni çok etkiledi. Bu haber, Ulaştırma Bakanı Sayın Adil Karaismailoğlu'yla ilgiliydi. Haberden anladığım kadarıyla sonuç şuydu:
a) Devlet ve hükûmet bu işte yoktur. 
b) Çorumlular bu yatırıma kendileri karar vermelidir.
c) Lüzumlu lüzumsuz işleri sonra düşünürüz!..
"Eh" diyelim. "Peh" diyelim. "Pes" diyelim.
Daha bir şey diyecek halimiz yok geriye!.. 
2.
Okuyup anladığım kadarıyla, Çorum Havalimanı sorunu devletin sırtından atılarak Çorum halkına havale ediliyor. Bu bir kurnazlık yöntemidir. Buradan ve Çorum yerel basınından anladığıma göre, Çorum Havaalanı sorunu Çorumluların sırtına yüklenmektedir.
Her işte, her konuda olduğu gibi, Çorumlu değerli iş insanı Sayın Ahmet Ahlatcı, bu konuda da öne fırlayarak örnek bir davranış göstermiştir. Ahlatcı, uçakların inip kalkması için yapılacak pistin alttan ısıtılarak her mevsim iniş kalkışa uygun duruma getirilmesini vaat ederek büyük bir görevi üstlenmiştir. Terminal binasının yapımını, kulenin yapımını üstlenerek daha büyük bir ödemeyi göze almıştır. Yine bu alanlardaki yatırımlara 100 milyon lira ayırma sözü vermiştir.
Sayın okuyucularım, biraz düşünün!
Her yardım ve yatırım konusunda Ahmet Ahlatcı öne fırlıyor. Oysa bu kentte Ahmet Ahlatcı'dan daha zengin veya daha aşağılarda bir yığın iş insanımız var. Onlar neden susuyorlar?
SAYIN ADNAN 
TÜRKOĞLU'NUN 
DESTEĞİ
Eski milletvekillerimizden Adnan Türkoğlu ile aynı kuşağın insanıyız. Benim onu tanıdığımdan çok o beni daha iyi tanıyor. Ben, sosyalist fikirli, karma ekonomiyi savunan, Atatürk devrimlerini savunan biriyim. 
Ne zaman görüşsek aramızda bir dostluk bağı hemen oluşuyor. O, sağ ve liberal partilerden olmasına karşın bu kente (Çorum'a) en çok hizmet veren milletvekillerimizden biridir. Bu anlamda kendisine çok saygı duyuyorum.
Sayın Adnan Türkoğlu, Çorum Havaalanı konusunda da içtenliğini ve dürüstlüğünü gösterdi. Birçok konuda görev almaya ve bu işleri ücretsiz yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Kendisine Çorum halkı olarak yüzlerce değil, binlerce teşekkür borçluyuz.
Elbette geride bir yığın iş insanımız var. Kim, hangi gayrette bulunacak göreceğiz!
Eğer bu iş, iş insanlarımızla çözümlenemiyorsa, bu konuda oluşturulacak bir komite konuyu halka açarak bağış istemelidir. Bu sorum mutlaka en kısa zamanda bir çözüme kavuşturulmalıdır.
ÇORUM HAVAALANI'NIN 
YERİNİN TESPİTİ
Şimdiki yerin tespitine ve buraya havaalanı yapılmasına hangi kuruluşlar nasıl, neden karar verdi bilemem. Buraya uçakların iniş kalkışlarında sorun yaşanacağı konusunda kaygım var. Örneğin, Ankara - Kösedağ - Uğurludağ yönünden gelen uçaklar bu dağ yamacına nasıl alçalarak inecekler? Kuvvetli ihtimalle Çorum Ovası üzerinde bir tur atarak yönlerini ayarlamaya çalı-şacaklar. Böyle bir durumun ekonomiye zararı ne olacaktır?
Açıkça söyleyeyim, benim bu konularda zerre kadar bilgim yok. Haddimi aşmış olacağım için de şimdiden özür diliyorum. 
Yer seçimi konusunda acaba Düvenci Ovası ve çevresinde bir yer tespit edilemez miydi? 
Veya Palabıyık - Karaağaç - Pancarlık - Atçalı - Elmalı köyleri bölgesinde bir yer düşünülemez miydi? 
Veya Kazıklıkaya - Turgut - Tolamehmet - Yoğunpelit - Şekerbey köyleri arasında kalan, Kurşunlu denilen bölge düşünülemez miydi? 
Adını andığımız bu bölgeler, kışın sislenmelerinden uzak ve her yanıyla uçakların inip kalkmalarına elverişli bölgelerdir.
YAN YATIRIMLAR
Havaalanları, yalnız uçakların inip kalkma pistlerinden, terminal binalarından, kulelerden, hangarlardan ve beton alanlardan ibaret değildir. Buralarda alışveriş merkezleri, marketler, oteller, lokantalar ve daha nice yerler yapılmak zorundadır. Bankalar, döviz büroları, uçak şirket büroları bunların en başında gelenlerdir. Otoparklar olmazsa olmazlardan biridir. 
Tüm buna benzer yatırımların yerleri şimdiden tespit edilmiş midir, bilemem. Bu konularda kimlerin rant vurgunculuğu yapacağı da planlanmıştır herhalde!
EĞİTİMLİ ELEMAN
Bu büyük iş yerinin açılmasıyla buraya hurra!.. Bir hücum başlayacaktır elbette. Çorum için bir istihdam yaratılmış olacaktır. Fakat bu konu çok nazik ve ince bir konudur. Buraya ulaşım sağlayacak şoförlerden temizlikçilere kadar işçi, personel alımına çok özen gösterilmelidir. Alınacak personelde mutlaka yabancı dil bilgisi, nezaket kuralları, giyim kuşam özellikleri ön plana çıkarılmalıdır. Alınacak tüm personelin kültür seviyesi dikkate alınmalıdır. Kent merkezimle karayolu ulaşımı en az dört veya altı karayolu şeridine çıkarılmalıdır. 
Kısacası, Çorum Havaalanı, Anadolu bozkırında bir köy havaalanına dönüştürülmemelidir.
Tüm gönül veren kişi ve kuruluşlara başarı dileklerimle…