İnsanoğlu çift boyutlu aynı zamanda çift dünyalı bir varlıktır. Onun görünen beden boyutunun altında derinliği bilinemeyen, tam manasıyla keşfedilemeyen bir ruh dünyası vardır. İnsanoğlu yeme içme ve uyuma gibi ihtiyaçlarla beden yönünü beslerken, salih amel dediğimiz ibadet, taat ve zikir gibi erdemlerle de manevi yönünü besler ve güçlendirir. Ruh dünyası güçlü olan insanların aniden ortaya çıkan duygusal bunalımlara karşı reflekslerinin daha güçlü olduğu görülür.
Sürekli bir hareket halinde olan kainat gibi insanın hücreleri de sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. İnsan açken yeni enzimlerle beslenemeyen sağlam hücrelerin, ölü hücreleri yiyerek, hem kendilerini besledikleri hem de vücudumuzun hücre yapısını yeniledikleri bilimsel bir gerçektir. İnsanın organizması böyle şekillenirken, irfan sahiplerinin çokça dile getirdiği gibi "Ağzın yemeye içmeye kapatılmasıyla kalp gözünün açılacağı" gerçekliğiyle kalp gözü açılan insan, hayatın anlamını düşünmeye başlayacak, bir iç muhasebeden sonra yaratılış gayesine uygun bir yaşam iradesi ortaya koyarak, aslında Müslümanın iki dünyası olduğunu idrak edip, bu zamana kadar hayat akışı içerisinde unuttuğu ahiret yurdunu, yatırım planları arasına alacaktır. Ramazan ayını idrak etmiş olan bir Müslümanın iki boyutunu da çek etmiş içsel ve bedensel bir yenilenme yaşamış olması ve bunun ilişkilerinde ortaya çıkması,  görünmesi gerekir.