Her devlet sahip olduğu nüfus potansiyelini tespit etmek ister. Yürüteceği politikaları, yapacağı yatırımları, eğitimden sağlığa kadar bütün projeleri ona göre ayarlamak durumundadır.
Osmanlı Devleti'nde kuruluş yıllarından itibaren muhtelif sebeplerle arazi yazımları yapılmış ancak 19.yüzyıla kadar nüfus sayımı yapılmamıştır. 16.yüzyılda ve daha sonraki dönemlerde vergi ve asker kaynağını tespit amacıyla arazi tahsisleri yapılmış ve burada gösterilen hane sayısından hareketle nüfus tespitine çalışılmıştır.
Sultan 2.Mahmut döneminde ilk defa 'Tahrir-i Nüfus' ele alınmıştır. Bu nüfus sayımında ilk önceliği askerlik ve vergi mükellefiyeti yönünden durum tespiti yapmaktır. Nüfus katipleri, köy ve mahallelerde halkın Müslüm ve Gayri Müslüm olarak tasnifinin yanı sıra bütün erkek nüfusunun isim ve şöhretleri hal, eşkal ve keyfiyetlerini tek tek nüfus kütüklerine yazmışlardır. Müslüman nüfus nüfusun askerliğe uygun olup olmadığı ve vergi durumuyla beraber Hristiyan nüfusun da cizye verne gücü bu sayımda ortaya çıkarılmıştır.
Osmanlı Devleti'nde modern anlamda ilk nüfus sayımı 1831 yılında yapılmıştır. Önce İstanbul'da yapılan sayım, zamanla Anadolu ve Rumeli'yi de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Daha sonra 1834 ve 1837 yıllarında çeşitli nüfus sayımı yapılmıştır.
O dönemde Ankara vilayetine bağlı olan Çorum sancağının kaza ve diğer merkezlerde nüfus sayımı yapılmış ve buna istinaden 47 adet nüfus defteri tutulmuştur.
Sayın Hacı Haldun Şahin, "Çorum Nüfus Defterleri 1834 ve 1844" adıyla bir kitap yayınladı. Osmanlı arşivinden alıp günümüze Türkçesiyle kentimize kazandırdığı bu eserde 'Nefs-i Çorum Sancağı Mahallatının Nüfus Defteri (1844) ile "Çorum Sancağı Kuralarında Sakin Olan Ahalinin Nüfus Defteri (1837)" bölümleri yer almakta olup belediyemiz tarafından 6 yıl önce bastırılarak ilim erbabının tetkikine sunulmuştur.
Osmanlı Arşivinde 1844-45 yıllarına ait Temettuat Defterleri vardır ki bunlar da gelir sayımlarının sonuçlarını içeren defterlerdir. Bu defterlerde her köy ve mahalle tek tek ele alınmıştır. Her hane reisinin arazi, bağ, bahçe, koşu ve sağılır hayvanlarının miktarı ve sayısı sıralandıktan sonra ödemesi gereken vergiler belrtilmiştir. Hane sayısından hareketle Temettuat Defterleri de tahmini nüfus sayımına imkan hazırlanmaktaydı.
1859 tarihli “Tahrir-i Nüfus ve Emlaka Dair Nizamname”ye istinaden yapılan nüfus sayımında da benzer yollar izlenmiş, ancak bu belgeler muhafaza edilememiştir. En köklü nüfus sayımı, 1897’de yapılmıştır. Buna göre her vilayet ve sancaktaki nüfus İslam, rum, Ermeni, Bulgar, Katolik, Yahudi, Protestan, Latin, Maruni, Keldani, Süryani ve Kıbti-i gayri müslim şeklinde ve kadın, erkek olarak verilmiştir. Bunların bedeni özellikleri de belirletilmiştir.
Bu nüfus sayımı 1903-1906 yılları arasında da tekrarlanmıştır. 1914 yılında yapılan sayım sonucu istatistikler, 1920 yılında yayımlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde yapılan ilk sayımdan son sayıma kadar sınırlarımız içindeki müslüman nüfusun artışı, dikkat çekmektedir. Bunun temelde iki sebebi vardır. Birincisi Osmanlı Devleti’nden ayrılan yerlerde yaşayan gayrimüslimlerin oluşturduğu çoğunluktur. İkincisi ise kaybettiğimiz topraklardaki müslüman ahalinin Anadolu topraklarına sığınmış olmasıdır.
Ayrıca Osmanlı toprağında gözü olanlar, buradaki azınlıkların yoğun olduğu bölgelerde özerklik ve bağımsızlık talebiyle karşımıza çıkabilmişlerdir. Burada en öenmli dayanağı, nüfus sayımında ortaya çıkan sonuçlar olmuştur.