Mecitözü ilçemizde, sivil savunma ekiplerine mükellef yazıyordum. Bu kapsamda muhtarlıklardan isim listesi istedim. Ancak herkesin malumu olduğu üzere, insanlar sivil savunmaya mesafeli duruyor, görev almak istemiyorlardı.
Bir sabah daireye geldim, kapıda 75 yaşlarında bir amca bekliyordu. "Buyurun," dedim. "Oğlum, beni çabuk sivil savunmaya yaz. Çorum'a gideceğim," dedi. İçimden, Demek ki bu işlere ilgi duyan yaşlılar da varmış diye geçirdim.
"Amca, Çorum'da ne yapacaksın?" diye sordum. "Muhtar, sivil savunmaya yazılanlara devlet para verecek," dedi. "Tamam amca, ama muhtara uğramadan Çorum'a gitme," diyerek uğurladım.
Daha sonra muhtarla karşılaştım. "Muhtar, birine böyle böyle demişsin, adam geldi 'İlla beni yaz' dedi. Neden böyle söyledin?" diye sordum. "Mahir Bey, sen benden isim listesi istedin ama kimse kabul etmiyor. Ben de 'sivil savunmaya yazılanlara devlet para verecekmiş' dedim. İlçede deprem olmuştu, bunu duyunca herkes 'Beni de yaz!' demeye başladı. Bak senin işin halloldu. Para demesem gelirler miydi?" dedi.
Özeti: Ne yazık ki ülke olarak para söz konusu olduğunda akan sular duruyor. Oysa olası afetlere karşı hazırlıklı olmak, vatandaşlık görevi olarak gönüllü olmayı gerektirir. Yine de halkımız çözüm üretme konusunda oldukça mahirdir.
İZİNLİYKEN KAYMAKAM BEY ÇAĞIRDI
İlçe kaymakamlığında göreve başlayalı bir iki ay olmuştu. Yıllık izne ayrılıp Osmancık'a gitmiştim. Birkaç gün sonra Kaymakam Bey'in sekreteri aradı:
- Mahir Bey, Kaymakam Bey sizi çağırıyor, dedi.
- Hayırdır, özel bir durum mu var? diye sordum.
- Bilmiyorum, sadece "Sivil savunma memurunu çağırın," dedi, cevabını verdi.
Muhtemelen beni denemek istiyordu: "Bakalım bu sivil savunmacı acil durumda hemen gelecek mi, yoksa 'izinliyim' deyip geçiştirecek mi?"
Hiç vakit kaybetmeden Mecitözü'ne döndüm. Kaymakam Bey yerindeydi. Kapıyı vurup içeri girdim:
- Sayın Kaymakamım, beni istemişsiniz. İzinli olarak ilçeme gitmiştim. Çağırdığınız için geldim, dedim.
- Tamam Mahir Bey, gidebilirsiniz, dedi.
Ben de döndüm, tekrar Osmancık'a gittim. Bu ilgim ve hassasiyetim karşısında görev süresince bir daha "Sen neredesin?" sorusunu duymadım.
Özeti: Özellikle yeni bir yerde göreve başlandığında hassasiyet göstermek gerekir. Her amir, memurunu tanımak için onu bir şekilde dener. Bir kez olumsuz izlenim oluşursa, bu kolay kolay silinmez. Bu yüzden "Nasıl olsa izinliyim" diyerek sorumluluktan kaçınılmamalı, gerektiğinde "Emredersiniz efendim," diyebilmelidir.
NOT: 18 Ekim Cumartesi Günü Çorum Kitap Fuarında kitaplarımı imzalayacağım. Beklerim efendim.