Sivil savunma seminerinde -kolej öğretmeni- değerli Erdoğan Akdemir Hoca, ''Arkadaşlar çalışmalarınızı mutlaka basınla paylaşın. Bir on olur, yüz olur, bin olur. Topyekün bilinçlenmeye katkı sağlanır. Bir cümle dikkat çeker de hayat kurtarabilir'' demişti. (1998) Benim de biraz edebiyata, basına karşı ilgim vardı. Bu bağlamda gerek makale yazarak, gerekse yaptığım faaliyetleri mahalli basınla paylaşmaya başladım. O dönemlerde Çorum'da 7-8 tane mahalli gazete vardı. Hepsinde makalelerim yayımlanıyor, (normalde makalelerimi her gazete sade kendinde yayımlanmasını istiyordu. Ama ben benim konular mesleki toplumsal konular, herkesi ilgilendiriyor, tek gazeteye vermem, deyince sağ olsunlar hepsi kabul etti) faaliyetlerimiz en az yarım sayfa haber oluyor bu da toplumun (Çorum dışındaki şehirlerin bile) ve yetkililerin dikkatini çekiyordu. (Bu arada alışkın olmayanlarda -canları sağ olsun- basınla olan ilişkimizi farklı farklı yorumluyordu. Hâlbuki basın haberleri sayesinde Türkiye'de ilk defa milli eğitim sivil savunmaya 105 milyar ödenek gelmişti de tüm okullara malzeme dağıtmıştık)
İl müdürü Abdürrahim Bey, günlük gazetelere mutlaka göz atardı. Sabah yanına gittiğimde ''Mahirciğim, yine yarım sayfa haberin çıkmış. Ben de sana teşekkür olarak bir bardak çay ikram edeyim'' diye motive ederdi. Hatta arada ''tüm gazetelerde haber olmayı nasıl beceriyorsun?'' diye sorduğunda, ''müdürüm meslek sırrı demem'' diye espri yapardım.
Vali Mustafa Bey, -yeni geldi-  il müdürü Abdürrahim Bey'e ''senin uzman, benden çok gazeteye çıkıyor, boş mu yoksa dolu mu, amacı ne?'' diye sorar. Müdür Bey de, lehimize övgüler söyleyince, ''tabii personelini tutuyorsun'' der. O arada basın müdürü Mehmet Çelik Bey ''Sayın Valim, ben arkadaşı yakinen tanıyorum. Çalışkan, azimli ve donanımlı biri'' deyince ona inanır. 
Köksal Bey, ''Mahirciğim, Vali Bey toplantıda böyle böyle söyledi, git kendini kendin tanıt'' deyince, ''o benim işim Sayın Müdürüm, yeter ki Sayın Vali makamına kabul etsin'' dedim.
Vali Bey, kuruma brifing almaya geldi. Bende katıldım. Orada bana ''Uzman, benden çok gazeteye çıkıyorsun'' deyince, -biraz da samimi gördüm- ''Sayın Valim, lisede okurken gazeteci olmayı hayal ederdim. Olamadım, bende böyle telafi ediyorum'' dedim. Bir şey demedi.
Başka bir zaman -samimi olduğu- Spor il müdürü olan dostum Haşim Eğer Bey'e beni sormuş. O da ''Sayın Valim, yıllardır tanırım, Mahir Bey değerli, çalışkan, sağlam bir arkadaşımızdır.'' deyince söyle ''gazetelerde yazmaya devam etsin'' demiş. Zaten faaliyet haberleri ve makalelerim için Sayın Vali'den izin belgesi almıştım.
Yine aradan bir zaman geçti. Sayın Vali neye takıldıysa, Teftiş Kurulu Başkanı Yılmaz Bey'e ''şu uzmanın bir açığını bulun da, ceza verelim'' deyince, o da -beni çok sever, takdir ederdi- ''Sayın Valim, bizim uzman çok uyanık hiç açık vermiyor'' demiş. Bu güzel cevap karşısında, gülümser. Nasipse 5. Olarak çıkacak olan ''Hayatımdan Kareler'' kitabımdan bir anekdot paylaştım. Umarım zevkle okursunuz.
Özeti: İl yetkilisinin personeli hakkında bilgi sahibi olması, takip etmesi güzel. Çünkü basın hassas bir kurum. Hele devlet memuru olarak yazı yazmak hiçte kolay bir durum değil. Çünkü insanlar hoşuna gittiği zaman alkışa cimrilik yapar ama bir kelime hata görse onu asla affetmez, tabiri caizse göklere çıkarır. Sakız gibi durmadan çiğner. Diğer taraftan güvendiği birkaç kişi ilgili personel hakkında olumlu konuşmuşsa, en azından makamına davet etmesi ve gerekirse kafasına takılan sorular varsa birinci ağızdan dinlemesi en güzel olanıdır. Lakin ''açığını yakalayın da ceza verelim'' söylemi (samimi olan personeli üzer, şevkini kırar) biraz yoruma açıktır. Neticede samimi düşüncem şudur ki, masa başında oturarak yaptığım sivil savunma hizmetinden bin defa fazlasını basın yoluyla yaptığıma inanıyorum. Okurlardan aldığım mesajlar, teşekkürler bunu gösteriyor. Bizim 20 sene önce basın yoluyla yapmaya çalıştığımızı şu anda çoğu kurum sosyal medya aracılığı ile yapmaya çalışıyor. Ne diyelim? Nokta…
*
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve -hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No.lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.