*Hariciler sorunu, bizzat onun girişimiyle çözüme kavuşmuştur.
*Nasihat edilmesinden hoşlanırdı. Allah’tan korkmayı ilke edinmişti. Ölümü en büyük nasihatçi olarak görüyordu.
*Bizans imparatoruna ve bazı hükümdarlara islama davet mektupları ve elçiler göndermişti.
*Kendisinden sonra veliahtlık sistemini kaldırarak yeni halifenin Şura/Danışma Meclisi yoluyla seçimini gerçekle ştirmek istedi ancak ömrü yetmedi.
*Bir devlet başkanı olmasına rağmen mezar yerini bile şahsi parasıyla satın alıp hazırlatmıştır.
*Halife olarak bizzat kendisi, züht ve takva hayatı yaşamıştır. Sadece valilere gönderdiği genelgeler ve buyruklar değil, bu haliyle de devlet adamlarına örnek olmuştur. Kendisi yoksul yaşamasına rağmen halkı refah içinde yaşama imkanı bulmuştur. Refaha tabana yaymayı başaran bir devlet başkanı olarak 29 aylık hilafeti döneminde tarihte İslam inkılabının canlı örneğini yaşatmıştır.
Ömer b. Abdülaziz, İslam toplumunda hiçbir Emevi halifesine nasip olmayan kamuoyu desteğine sahipti. Hangi tarafa mensup olursa olsun yanlış davranış içinde olduğu bilinen vali ve komutanları rahatlıkla görevden alabilmiş, bu icraatı sebebiyle herhangi bir itirazla karşılaşmamıştır. İcraatlarının en önemlisi, halka zulmeden valileri azletmek olmuştur.
Ömer B. Abdülaziz’in Son Günleri
Beşinci Raşit Halife Ömer b. Abdülaziz
Muhammed b. Ka’b el-Karzi der ki:
“Bilesin ki Ey Ömer, ölecek ilk halife sen değilsin. Hz. Adem’e kadar ulaşan babalarından ölüm acısını tatmayan kimse yoktur. Sıra, sana gelmiştir Ey Ömer!”
FARKLI BİR RÜYA
Ömer b. Abdülaziz, bazı rüyaları önemserdi. Dedesi Ömer b. Hattap’ın kendi soyumdan gelecek olan ve yüzünde yara izi bulunan bir kişinin halife olacağını rüya yoluyla öğrenmişti. Bu müjde gerçekleşmiş ve yüzünde yara izi bulunan Ömer b. Abdülaziz halife olmuştu. Kendisi de rüyasında Hz Peygamber (sav)i görmüş ve “Sen, ümmetin emiri olacaksın” dediğini bizzat duymuştu. Böylece Hz. Peygamber (sav)i rüyasında gören kişinin buna değer vermesi gerektiğini bizzat yaşayarak öğrenmişti.
Hanımı Fatıma anlatıyor:
“Ömer, odasına çekilip ibadet ediyordu. Yanına vardığımda uykuya dalmıştı. Bir müddet sonra uyandı.
-Çok değişik bir rüya gördüm, dedi.
-Ne gördün ey Müminlerin Emiri, diye sordum.
Başladı anlatmaya:
-Kendimi yemyeşil bir yerde gördüm. Ortasında zümrüt bir köşk vardı. Bütün insanlar orada toplanmış gibiydi. Bir müddet sonra köşkten biri çıkıp seslendi: “Nerede Abdullah oğlu Muhammed. Resulullah (sav)” çıkıp o köşke girdi. Arkasından o adam yine seslendi:
-“Nerede Ebubekir b. Kuhafe?” Ardından “Hattap oğlu Ömer, Affan oğlu Osman ve Ebu Talip oğlu Ali” diye seslendi. Çağrılanlar sırasıyla girdiler. Bir müddet sonra aynı adam çıkıp seslendi: