Eğitim Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulundan yapılan açıklamada, Hitit Üniversitesinin Performans İzleme Sistemine tepki gösterildi.
Üniversitelerin en yüce ve evrensel amacının, bilimin ışığında yeni bilgileri üretmek oluğunun belirtildiği açıklamada, “Bu görevin yanında, geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek ve elde edilen bilgi birikimini toplumun yararına sunmak da üniversitelerin omuzlarında taşıdığı büyük sorumluluklardandır. Öğretim üyelerinin bir üst akademik kadroya atanması, yalnızca bireysel kariyer gelişimi açısından değil; üniversitenin bilimsel kapasitesini artırması ve bulunduğu kente sosyal, kültürel ve ekonomik katkılar sunması bakımından da büyük önem taşımaktadır. Akademik kadronun nitelik kazanması, üniversiteyi farklı şehir ve ülkelerden öğrenciler için daha cazip hale getirmektedir. Üniversiteler, farklı kimliklerin bir arada yaşayabildiği, fikirlerin serbestçe tartışılabildiği ve eleştirel düşüncenin teşvik edildiği özgür alanlar olarak, demokratik toplumların entelektüel temelini oluşturan kurumlardır. Ancak son dönemde Hitit Üniversitesi’nde yapılacak akademik atamalara ilişkin bazı uygulamalar, temel ilkelere gölge düşürmektedir. Edinilen bilgilere göre, yükseltilme ve atanma süreçlerinde nesnel, ölçülebilir ve bilimsel kriterler yerine, rektörlük makamının kişisel takdirine dayalı öznel değerlendirmelerin belirleyici olduğu iddiaları gündeme gelmektedir. Söz konusu durum hem akademik camiada hem de kamuoyunda ciddi rahatsızlık ve endişe yaratmaktadır” denildi.
Üniversitenin internet altyapısı üzerinden erişilebilen https://pi.hitit.edu.tr/ adresindeki “Performans İzleme Sistemi”nde yalnızca Hitit Üniversitesi’ndeki öğretim elemanlarının değil, yaklaşık 30 farklı üniversitede görev yapan öğretim elemanlarının da akademik verilerinin bu sistem aracılığıyla topladığının ifade edildiğinin belirtildiği açıklamada, “Adı geçen değerlendirme aracı üzerinden öğretim elemanlarını Yükseköğretim Kurulundan onay almadığı, kendi belirlediği öznel kriterlere göre diğer üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile unvan bazında sıralamaya tabi tutulduğu ve yalnızca bu sıralamada ilk %10’luk dilime giren akademisyenler için Yükseköğretim Kurulu’ndan kadro talebinde bulunulacağı yönünde ciddi iddialar tarafımıza ulaşmıştır. Devlet üniversitelerinde akademik yükseltilme ve atanma süreçleri, belirli yasal düzenlemeler çerçevesinde yürütülür. 2547 sayılı Kanunun 23’üncü, 24’üncü ve 26’ncı maddelerinde konuyla ilgili kısım “Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilirler.” şeklindedir.
İlgili kanundan yola çıkıldığında öğretim üyeliğine yükseltilme ve atanmayla ilgili ek koşulların ilan edilebilmesi için Yükseköğretim Kurulunun onayına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bununla birlikte Rektörlük makamının öznel kriterlerle kadro talebinde bulunmasının, sadece bireysel hak ihlallerine yol açmakla kalmayacağının; aynı zamanda üniversiteleri var eden bilimsellik, kurumsal özerklik, liyakat ve kamusal şeffaflık ilkelerine açıkça zarar vereceğinin bilincindeyiz. Bilimin temel ilkelerinden bir tanesi objektifliktir; objektifliği ortadan kaldıran her türlü uygulama, üniversitenin bir bilim kurumu olma niteliğini zayıflatacaktır. Bu nedenle atamalarda tek ölçüt; nesnel, ölçülebilir ve denetlenebilir bilimsel kriterler olmalıdır. Süreçler; şeffaf, hesap verebilir ve eşitlikçi bir anlayışla yürütülmeli, hiçbir yönetici, bu ilkeleri kendi tasarruf alanı haline getirmemelidir” ifadeleri kullandı.





