Aziz okurlar, Allah'ın izni ile sizlerle bugünden itibaren değişik tarihlerde Çorum Hâkimiyet Gazetesi’nde dini ağırlıklı konularda sohbet yazısına başlamış bulunuyorum. Bu imkânı veren gazete yetkililerine teşekkür ederim. Yazıma başlamadan önce özgeçmişimi kısaca açıklamak istiyorum.

Çorum'un Bayat ilçesinde 1948 yılında doğdum. Çorum İmam Hatip Lisesi'nden 1969 yılında mezun oldum. Sonrasında 1973 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun oldum. Aynı yıl Sakarya ili müftü yardımcılığı görevine başladım. 1974 yılında Kofçaz vaizliğine tayin edildim. Çeşitli ilçelerde müftü olarak görev yaptım. En sonunda 2011-2013 yıllarında Çorum-Merkez il müftü yardımcılığı görevinde bulundum. Daha sonra yaş haddinden dolayı 2013 Aralık ayında 40 yıllık hizmeti tamamlayarak emekli oldum. Evli ve iki çocuk babasıyım.

SELAMLAŞMA
"Size bir selâm verildiğinde ya daha güzeli ile veya dengi ile cevap verin. Allah her şeyin hesabını eksiksiz bilmektedir." (Nisa:86)
İslami anlayışta toplumsal hayatın harcı kardeşlik ve dostluktur. İslami kardeşlik iman ve Rahmeti İlahiye sayesinde oluşmuş ve tarihi süreçte düşmanlık duygularını ortadan kaldırarak sosyal bir barış ortamı tesis etmiştir. Allah için olan kardeşlik sürekli feragat ve fedakârlık ister. İslami anlayışına göre dünyevi dostluklar dünyada kalır. Ahirete taşınan ise Allah için olan kardeşlik ve dostluklardır. Kur'an-ı Kerim'in Nur Suresinin 27. Ayetinde mealen şöyle buyrulur: "Ey iman edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selâm vermeden kendi evlerinizden başka evlere girmeyin. Sizin için daha iyi olanı budur; umulur ki düşünüp anlarsınız."
İletişime selam ile başlanır. Yani insan önce selam verir. Sonra kelama başlar. Bu iletişimin içten samimi ve sıcak olması gerekir. Samimiyetle verilen selam bazen birçok hediye ve ikramdan daha tesirli olur. Selam sadece sembolik bir ifade değil, aynı zamanda insanlar arasındaki muhabbetin artmasına, kardeşlik duygularının güçlenmesine ve devamına vesile olan bir sevgi transferidir. Bir adam Rasullulah'a: "Müslümanlıktaki hangi (davranış) amel daha hayırlıdır?" diye sordu. Rasulullah: "Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir, buyurdu." (Riyazüs-Salihin, Cilt:2, Syf:227)
Selam, Allah'ın isimlerinden biri olarak adeta müminlerin dostluk parolasıdır. İslam'ın doğuşundan günümüze kadar insanlar bu parola ile anlaşmışlardır. Eğer kardeşlerimize selam vermemek için yönümüzü, yüzümüzü, gözümüzü ve gönlümüzü kaçırırsak Allah'ın rahmetinden uzaklaşmış oluruz. İnsanların birbirleri ile selamlaşmaları barış ve güvenin sembolüdür. Kardeşler arası selamlaşmayı hayatın bir parçası gören İslam dini selamın yaşaması için ona mukabeleyi ondan daha önemli ve sorumluluk olarak görmektedir.
Hz. Peygamber şöyle demiştir: "Allah Teala Adem'i yarattığı vakit, "Git ve şu oturan meleklere selam ver; selamını nasıl karşılayacaklarını dinle. Onların verdiği karşılık senin ve neslinin selamı olacaktır." buyurdu. Bunun üzerine Hz. Adem: "Es-Selamü aleyküm, dedi. Melekler de es-selamü aleyke ve rahmetullah dediler."(Riyazüs-Salihin, Cilt2, Syf:227) 
Selam ile insan, kardeşlerinin farkına varıp ziyaret ederek hayatın zorluk ve kolaylığını sevinç ve üzüntüsünü paylaşmış olur. Kardeşlerin birbirini sevmesi birlikteliğin devam için gereklidir. Birbirini sevmenin alameti ise selamlaşmaktır. Selam muhabbet vesilesidir. Selam toplu olarak yaşayan insanların cemiyet içerisinde birbirlerine saygı ve hürmet gösterme şeklidir. Selam; verenle alanı birbirine yakınlaştırır. Samimileştirir. Gönülleri bir yapar.
"Rasulullah bize yedi şeyi emretti: hastayı ziyaret etmeyi, cenazeye katılmayı, aksırana dua etmeyi, zayıf olana dua etmeyi, zayıf olana yardım etmeyi, zulüm görene destek olmayı, selamı yaymayı, yemini bozmamayı. " (Riyazüs-Salihin Cilt2 Syf:228)
Bazı kimseler sanki selamdan umacıdan kaçar gibi kaçarlar. Hâlbuki Allah'ın selamını selametini dilemek gibi güzel ne vardır. Sağlık ve sıhhat temennisidir.