Hükümetin kamu çerçeve protokolü görüşmelerinde 600 bin işçiye yüzde 17 zam teklif etmesini protesto eden TÜRK İŞ, AK Parti İl Başkanlığı önünde basın açıklamalı eylem yaptı.
Türk-İş’e bağlı Türkiye Yol-İş Sendikası 1 nolu şube, Karayolları ve Yol-İş 2 nolu şube, Türk Sağlık İş, Tooleys-İş Sendikası, Koop-İş Sendikası, Tezkoop-İş Sendikası, TES-İş Sendikası ve Tarım-İş Sendikası üyeleri, toplu sözleşme sürecinde taleplerinin karşılanmamasına tepki gösterdi.
1 Temmuz Salı günü iş çıkışı Yeni Kent Meydanı’nda bir araya gelerek tepkilerini dile getiren işçiler, bu sefer de taleplerini AK Parti il binasının önünde haykırdı.
“Geçinemiyoruz, zordayız” diyen işçiler seslerini duyurmaya çalıştı.
Türk İş adına bir basın açıklaması okuyan Türk İş İl Temsilcisi İhsan Üçtepe; Biz bu ülkenin çalışanları, biz bu halkın emekçileriyiz. Ama bugün yaşam mücadelesi veriyoruz.” dedi
Yapılan zam teklifiyle kamu işçisiyle alay edildiğini belirten Üçtepe; “Geçim derdi bu kadar büyümüşken, bizlere sunulan sözde zam teklifleriyle alay ediliyor. TÜİK’in rakamlarıyla, halkın gerçeği gizleniyor. Az kazanandan çok vergi alınıyor. Hayat pahalılığı karşısında maaşlarımız buharlaşıyor. Artık yeter.” şeklinde konuştu
“İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR ÜCRET İSTİYORUZ”
TÜİK’in verilerinin işçilerin yaşadığı geçim sıkıntısını yansıtmadığını söyleyen Üçtepe, şunları söyledi;
“Sözleşme teklifleri, TÜİK’in verilerine değil, pazarda, mutfakta yaşanan gerçeklere göre hazırlanmalıdır. İnsanca yaşanabilecek, geçim koşullarına uygun bir ücret talep ediyoruz. Hükümetin masaya getirdiği teklifler, emekçiyi oyalamaktan ibarettir. Toplu sözleşme, emekçinin iradesine ve yaşam şartlarına uygun olmalıdır. Emekçilerin sesi dikkate alınmadan yapılan hiçbir teklif meşru değildir. İşçinin maaşı daha eline geçmeden vergiyle eriyor. Az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alınan bu sistem adaletsizdir. Gelir vergisi matrahı adaletsiz sistemi sona erdirecek şekilde adil ve kademeli olarak düzenlenmelidir. Kira, fatura, gıda, ulaşım. Her şey zamlandı ama maaşlarımız erimeye devam ediyor. Emekçiler kredi kartlarıyla, borçla, eksik beslenmeyle yaşamaya zorlanıyor. Halkın sofrasına, cebine, yaşadığı hayata bakılmadan ekonomi toparlanamaz. Taşeron sistemine, güvencesiz çalışmaya son verilmelidir. Kamu işçisinin geleceği koruma altına alınmalıdır. Bugün işi olan, yarını için kaygı duymamalıdır. Alın terine değer verilmediği sürece adalet sağlanamaz. Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz, biz bu ülkenin temel direğiyiz. Emek yok sayılırsa, üretim de adalet de kalkınma da mümkün değildir. Bugün buradayız, çünkü başka çaremiz kalmadı. Çünkü duymayan kulaklara, görmeyen gözlere artık ses yükseltme zamanı geldi. Sadaka değil, hakkımızı. İkram değil, emeğimizin karşılığını istiyoruz. Sefalet değil, onurlu yaşam istiyoruz. Ve unutulmasın, işçiyiz, emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız! Direne direne kazanacağız!”