Televizyon dünyası karma karmaşık bir surete büründü. Aile değerlerinin giderek yok olduğu, bir takım ideolojilere hizmet eden araç haline geldi. Yalan yanlış bilgilere, sahiciymişçesine inanmamıza neden olan sürüsüne haberler var. Açıklamalar ile yalanlansa dahi kimsenin umurunda olmadığı yalan haberler.  
Ahlaklı insan olmayı normal hayatımızda olduğu kadar sanal âlemde de sürdürebilmeliyiz. Sanal olan mecra, mecra da vakit öldüren değil. Ne vakit farkına varacağız. 
Sanal dünyada bize hizmet sunan kişilerin örnek olması gerekmez mi? Yapımcılar, senaristler, oyuncular bize bizi anlatacağı yere, bize bizi bizmişiz diye sunduğu karakterlerle yutturmanın peşindeler. Ne oluyor diye soranın sayısı, ne olacak ki diyenlerin sayısını ne zaman geçecek. Ne zaman biri çıkıp öze yabancılaşmaya dur diyebilecek bilmiyorum.  
Sanal dünyada hizmet alanda hizmet verende dert yanıyor. İzleyenler uzun bakışmaların olduğu, hikâyenin bir saate yakınını fazladan bir sahne daha olsun mantığıyla yazılan sahnelerin kapladığından mustarip. O sahnede oynayanlar da en az onları izleyenler kadar dertli. Lakin iş icraata geldi mi? Kimsenin dur diyemediği bir facianın devam ettiğine şahit oluyoruz. 
Evde okumalarım, zaruri ihtiyaçlarımı gördükten sonraki zamanlarımda, televizyonu ne zaman açıp izlesem. Kanal ayırt etmeksizin. Bazı konuları müstesna tutarak, şunu söyleyebilir ki bir tezgâhın içindeymişiz gibi bir hisse kapılıyorum.  Muhafazakâr dizilerdeki kadın oyuncuların türban ile imtihanından gına geldi. Bize türbanlı bir insanı oynayan oyuncunun kapanma ile adeta dalga geçercesine bir hale büründüğüne şahitlik etmenin üzüntüsünü yaşıyorum.  
Birkaç konunun olduğu ve her dizide inatla sadece isimlerin değiştiği benzer dizilerin baskısına maruz kalıyoruz. Zengin oğlan ve iş yerine çalışmaya gelen kız aşkı. Tartışma ile başlayıp sakarlıkla devam eden ve önünde sonunda ikisinin birbirine âşık olmasının kaçınmaz olduğu sahneler. Bir konak ve aslı ve yöresi nereye ait olduğu bilinmeyen bir şive! Kadına şiddetin normal hayatımızda sadist insanların bile aklına gelmeyecek bir şekilde sergilendiği sahneler. Ve sadece partnerlerin değil düşman roldeki iki insanın bile bıkmadan sergilediği uzun bakışma sahneleri. O kadar bakışmaya LGBT'ye bile hizmet sunar hale gelir insan! 
Eğer gaye bir hizmet sunmaksa hizmeti sundukları kişilerinde fikri alınması gerekmez mi? Eğer fikrim alınsaydı. Diyecektim ki, gelin kardeşlerim, ağabeylerim bize bizi bizle anlatalım. Bu hezeyanın kazananı yok…