HABER/YORUM EROL TAŞKAN

Yıllardır Çevre Yolu olarak tarif ettiğimiz yol, Çorum’da uzun zamandır ölüm yolu olarak anılır oldu. Hele ki son zamanlarda üst üste gelen feci kazalar,  tüm dikkatleri bu yola çekerken, alınması gereken önlemler hususunda geç kalınmaması için toplumdan feryatlar yükseliyor. Hafta sonu Gaziantep ve Mardin’den gelen acı haberler, tüm Çorumlular’a bir kez daha Çevre Yolunu hatırlattı.

Gaziantep ve Mardin’de hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Gaziantep ve Mardin’de yaşanan feci kaza, Türkiye’nin gündemini sarstı, yürekleri yaktı.

Çorum’da cereyan eden bu tür kazalarda toplu ölümlerin olmamasına şükrediyoruz elbette, fakat bu şükür yitirdiğimiz canların sayısının bir-kaçla ifade ediliyor olmasının acısını da dindirmiyor, kendimizi şanslı saymamızı da gerektirmiyor.

Ortak akıl, yaşanan acıların önüne geçilmesi için mutlaka kalıcı ve derin tedbirler alınması gerektiğine işaret ederken, hemen bugünden alınan küçük tedbirleri elbette önemsiz saymıyoruz. Ancak, mesele usül savmak babından değil, köklü çözüm üretmek cinsinden olmalı.

Maliyet ya da bürokratik işleyiş engeli gibi anlamsız ve asla kabul edilemez engellerin ardına sığınılmadan her ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Derdimizin çözümü, meselenin ucundan tutup vakit harcamaktan öte, konuya tüm dikkat ve enerjisini vererek kökünden söküp atacak siyasi iradede yatmaktadır.

Zor olabilir, belki çok uğraşmak gerekebilir. Fakat asla çözümsüz olmayan bu derdimizin kökünden halli için Gaziantep ve Mardin gibi Türkiye’yi sarsan bir kaza yaşamamız beklenilmemeli. Çevre yolunda dert olduğu yılların malumudur ve her gecikilen gün bu dert insanların canına mâl oluyor. Hastanın teşhisi tam, sıra bu derde neşter vuracak siyasi iradede.

Siyasi irade derken, çoğunlukla en başta iktidar olmak üzere tüm siyasileri kast ediyoruz.

Bu mesele; üzerine ekmek bandırılıp siyaset sofrası haline dönüştürülecek kadar ucuz ve basit bir mesele değildir. O nedenle, kim diline çevre yolunu pelesenk ediyorsa, niyetini bir kez daha sorgulayıp samimiyetini ölçsün, zira bu millet “Çevre Yolu” diye başlayan cümlelerin “samimi mi yoksa buradan bile siyaset üretecek kadar uyanıklık mı içeriyor? sorusunun cevabını bilecek kadar da feraset sahibi.

Dert belli, çözümü de belli. El ele verip armudun sapı-üzümün çöpü demeden, bağcıyı dövmeye fırsat çıktı mantığıyla el ovuşturmaktan uzak durup, üzüm yeme niyetiyle meselenin üzerine gidilmeli, memleketin kanayan yarasına derman olunmalıdır.