Irak krizi gündemde ve yukarıda bahsettiğim alarm tatbikatı da olduktan sonra il müdürü Aziz Bey, benden sivil savunma hakkında idarecileri bilgilendirmemi istedi. Tamam, dedim. Gerekli hazırlıkları yaptım. Tüm dosyaları aldım, toplantı salonuna gittim. Başladım anlatmaya, şu planda şu var. Bu planda bu var… Tabi sıkıldı. İstiyor ki, -sivil savunmaya zaten önem vermiyor- beş dakikada anlatıp bitirsin, resmiyet tamamlansın. Dedi: ''Öğretmen olmadığından, sunumu bilmiyorsun'' hâlbuki yıllarca dışarıdan derslere girdim ayrıca hizmetiçi kapsamında mikrofon elimden hiç düşmedi. Hizmetlilerden müfettişlere kadar her kademeye seminer veriyorum. Toplantıda böyle bir cümleye muhatap olmak zoruma gitti.  Tabii haklı olduğumda laf altında kalmamak gibi de bir âdetim var. Bu bağlamda, ''Müdür Bey, haklısınız, ben öğretmen değilim ama öğretmenlerin -müdür, şube müdürü, müfettiş vb.- öğretmeniyim'' dedim. Bu beklenmedik tepki karşısında bir şey diyemedi. Dosyaları topladım çıktım gittim. (Sonra teşekkür belgesi gönderdi ve memuriyet hayatımda sicilimi en yüksek olarak veren amirim oldu) (2002)

Özeti: Öncelikle amir memurunu personel içinde küçük düşürmemelidir. Bu büyük bir liyakatsizlik ve nezaketsizliktir. Diğer taraftan personel yaptığı işten eminse, kendini yetiştirmişse kesinlikle nezaket çerçevesinde sessiz kalmamalıdır. Tabiri caizse haddini bildirmelidir.

DİYARBAKIR GÖREVİM VE RAPOR

17 Ağustos Marmara depreminde -1999- gönüllü görev yaptım. Yıl 2002 Irak krizi gündemde. Çorum'da 5-10 tane Sivil Savunma Uzmanı var. Marmara depreminde bu arkadaşlara görev verilmemesine rağmen Irak krizinde ilk yine bana görev verilmiş. Ben de bu dönemde müsait değilim, özel sıkıntılarım var. Dolayısıyla kızdım. Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne hitaben ''Marmara depreminde görev yaptığımı, şimdi ise hiç görev yapmayan arkadaşlar varken yine bana görev verildiğini ama şu an müsait olmadığımı, gelecekte ihtiyaç olursa göreve hazır olduğumu'' ifade eden bir dilekçe gönderdim. Bu durumu il müdürü Aziz Bey'e arz ederek, rapor alacağımı söyleyince ''tamam, al'' dedi. Diğer taraftan Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Nayır Bey'e anlattım. O da ''gitmen lazım, tayinin çıkar'' deyince, ''Sayın Valim, tayinimin çıkmasına razıyım'' dedim. Ayrıca tanıdığım Genel Müdür Yardımcını arayıp anlatınca ''doktorun raporu, mühendisin kazığı geçerlidir. Merak etme iptal edilir'' dedi. Bunun üzerine dilekçenin cevabı gelinceye zaman kazanmak için rapor aldım. Rapor aldığımı görünce il müdürü ''niye rapor alıyorsun, kritik zaman vb.'' kızınca, bende ''size söyledim, bedeli ne ise öderim. İstediğiniz cezayı verin'' dedim. Üç gün sonra Ankara'dan ''Mahir Odabaşı'nın iptali, başka bir uzmanın görevlendirilmesi'' diye yazı geldi.

Özeti: Olağanüstü durumlarda ilgili personelin görevlendirilmesi gayet doğaldır. Ancak bu görevlendirilme yapılırken, daha önce görev yapan ve yapmayanların iyi ayarlanması lazımdır. Yoksa hep aynı kişilere yazılırsa bu durum yanlış olur. Diğer taraftan da ilgili personel haklı ise saygı çerçevesinde hakkını araması, eski bilgi ve belgeleri -bel fıtığı raporu vb.- saklayarak ihtiyaç halinde kullanması işini kolaylaştıracaktır. Ben bazı önemli evrakları kırk yıldır saklıyorum. (5. Anılar Taslak Kitabımdan)

*

TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve -hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No.lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.