Barış, çocukların gözyaşlarını silmektir.
Desmond Tutu
(Nobel Barış Ödülü Sahibi- İnsan Hakları Savunucusu)
Savaş sadece sınırlarda ya da cephelerde olmaz; savaş bazen bir televizyon ekranından, bazen sosyal medyada gezen bir videodan, bazen de bir yetişkinin yorgun, kaygı dolu bakışlarından evin en köşe odasına kadar sızıverir. Sizinle aynıortamda bulunan bir çocuk, bu savaşı gözleriyle görmeden, çoktan ruhunda hissetmeye başlayacaktır. Çocuklar, bu dünyadaki en duyarlı alıcılara sahiptir. Yetişkinler çoğu zaman kendi kaygılarına odaklı olduklarından, bu küçük kalplerin neler taşıdığını fark edemeyebilirler.
Bugün dünyanın pek çok yerinde savaşlar, iç çatışmalar, krizler yaşanıyor. Söz konusu bu haberler hızla yayılıyor. Bir çocuk, sosyal medyada denk geldiği bir görsel, duyduğu bir haber ya da okulda arkadaşlarından işittiği bir cümleyle bile sarsılabiliyor. Hatta kimi zaman anlam veremediği duygular yaşıyor ama bu duyguların kaynağını tam olarak anlamlandıramıyor. Oysa bu belirsizlik, çocukların psikolojisinde daha derin izler bırakabiliyor.
İşte bu noktada yetişkinlere büyük bir sorumluluk düşüyor. "Nasılsa anlamaz." diyerek sessizleşmek ya da "Zaten bilmiyor." diyerek konuşmaktan kaçınmak, çocuğu korumak değilyalnızlığa itmek olur. Oysa ki çocuklarla gelişim düzeylerine uygun, sade, samimi ve güven veren bir dille konuşmak gerekir. Onlara hissettiklerini adlandıracak kelimeler sunmak, duygularını paylaşabilecekleri bir ortam sağlamak psikolojik dayanıklılıklarını artırır.Evde savaşla ilgili haberler izleniyorsa, çocukla izlenilen içerik hakkında konuşmak, onu yalnız bırakmamak gerekir. Eğer çocuk bir şey sormuyorsa bile, "Bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum" diyerek ona duygularını paylaşabileceği güvenli bir ortam sunulabilir.
Gündelik hayatın içine umut dolu konuşmalar eklemek de bir o kadar önemlidir. Ayrıca çocukların bu karamsar iklime rağmen umut hissini kaybetmemesi için, empati, barış ve dayanışma gibi değerlerin yaşam içinde görünür kılınması gerekir. Çocuklar, bu değerleri ancak deneyimleyerek öğrenir. Onlara yardım etmenin, paylaşmanın, birlik olmanın gücünü göstermek; onların dünyaya olan inancını taze tutacaktır. Birlikte bir yardım kampanyasına katılmak, birlikte bir hikaye kitabında barış temasını bulmak, çocuklara güç ve anlam hissi verir. Bu his; onların sürekli bir tehdit iklimi yerine, katkı sağlayabilecekleri bir dünya görüsü geliştirmelerine yardımcı olur.Unutmamak gerekir ki çocukların ruhsal dünyasında oluşan bu çatlaklar, zamanla derin yaralara dönüşebilir. Travmalar sadece o anı değil, geleceği de şekillendirir. Bu nedenle çocukların duygusal ihtiyaçlarına kulak vermek, sadece bireysel değil toplumsal bir iyileşmenin kapısını aralar. Özellikle eğitimciler, psikolojik danışmanlar ve ebeveynler, çocukların gözlerinden okunamayan duygularını anlayabilmek için daha fazla çaba göstermelidir. Basit görünen bir resim, seçilen bir oyun, hatta bir sessizlik bile çocuğun içinde kopan fırtınaları haber verebilir. Bu nedenle, çocuklara sadece savaşın ne olduğunu değil, aynı zamanda barışın nasıl inşa edileceğini de anlatmalıyız. Çünkü barış, sadece silahların susması değil, çocukların güvenle gülümseyebilmesidir.
Savaşın içinde doğan ya da savaşın sesini uzaktan duyan her çocuk, çocukluğunu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Bu kayıplar bazen oyun oynamaktan vazgeçmekle, bazen gece uykularından kabuslarla uyanmakla, bazen de içe kapanmakla kendini gösterir. Bunu fark edebilmek, görebilmek ve yerinde destek olabilmek, hepimizin sorumluluğudur.
Bu yazı, savaşı yaşarken büyümek zorunda kalan ya da savaşı sadece izlerken bile içinde fırtınalar koparan tüm çocuklara ithafen yazılmıştır. Ve aynı zamanda; hiç tanımadığı savaşlarda hiç anlamadığı sebeplerle çocukluğunu kaybedenlerin, sokaklarında yardımına koşamadığımız, seslerini duyamadığımız tüm çocukların anısınadır