FATİH BATTAR

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünce yürütülen "Yeşilırmak ve Batı Karadeniz Havzaları Kuraklık Yönetim Planı" kapanış toplantısında konuşan Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, “Son dönemlerde özellikle meteorolojik kuraklık yaşadık. Bir çok bölgemizde göllerde su çekilmesi oldu. Hidrolojik kuraklık yaşıyoruz. Bu sene özellikle tarımsal kuraklığın eşinden döndük. 6 hafta öncesine kadar yağış alamasaydık bugün ambarlarımız boş kalacaktı.” dedi

Çorum dahil Karadeniz’de bir çok ili kapsayan Yeşilırmak Havzası’nda muhtemel kuraklık riskleriyle karşılaşıldığında yaşanacak olan olumsuz etkilerin azaltılması, su kıtlığında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve mümkün olan en kısa sürede kuraklık problemlerinin çözümüne yönelik olarak kuraklık öncesinde, esnasında ve sonrasında alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 2021 yılında başlatılan "Yeşilırmak ve Batı Karadeniz Havzaları Kuraklık Yönetim Planı"nın kapanış toplantısı   Çorum'da gerçekleştirildi.

Toplantıya Vali Yardımcısı Tamer Orhan, Su Yönetimi Genel Müdürü Arife Sever, bölge illerin tarım ve orman müdürleri ile bakanlık yetkilileri katıldı.

Tokat'taki depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı Tokat'taki depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı

Toplantıda konuşan Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, Türkiye’nin su stresi altında olan ülkeler arasında olduğuna dikkat çekti.

‘GÜNLÜK KİŞİ BAŞINA 1313 METREKÜP SU TÜKETİYORUZ’

Sever; “Türkiye su stresi altında bir ülke. Türkiye’de kişi başına günlük 1313 metreküp su tüketiliyor. Eğer bu 1000’in altına düşerse su kıtlığı çeken bir ülke, 1700’ün üzerine çıkan bir ülke olacağız ama gelinen noktada nüfus artışı iklim değişikliği etkileri nedeniyle her geçen gün kişi başına düşen su miktarı düşmekte. Bu noktada ülke olarak Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere suyun vatan olduğunu, bu bilinçle korunması ve kullanılması gerektiğini biliyoruz. 2011 yılında Su Yönetimi Genel Müdürlüğü kuruldu. Bu suya verilen önemi gösterir. Suyun planlanması üst ölçekte yapılmaya başlandı. Avrupa ülkeler 1970’li yıllarda sanayisini tamamladıkça su kirliliği ve kalitesi ile uğraşmaya başladı. 2000 yılında suyun kalitesini korurken bir taraftan etkin planlanmasını yaptı. Biz 2011 yılında çok geç kalmadan Avrupa Birliği normlarına uygun olarak Türkiye’de Havza bazında yönetim planları yapıyoruz. Türkiye’de 14 tane su havzası var ve her havzanın su bütçesini, kuraklıktan etkilenebilirliliğini ve tedbirlerini ortaya koyuyoruz. AB normlarına uygun planlar yapıyoruz ama en büyük zayıf halkamız bu planların uygulanmasında.” şeklinde konuştu

!Hem bireysel olarak hem tüm sektörlerde Türkiye’nin su stresi ülkeler arasında olduğunu bilmemiz lazım.’ diyen Sever; “Yaşadığımız il ve havzalar itibariyle su bütçelerini biliyor olmamız lazım. Özellikle bu planların uygulanmasında çevresel altyapılara ilişkin olarak finansal kaynakları belirlememiz ve optimize etmemiz lazım. İşte bunları yönetebilmek için Su Yönetim Genel Müdürlüğü var. Bir çok havzamızda kuraklık yönetimi planlarını tamamlamış durumdayız ama bunu kurumsal yapı ile taçlandırmamız lazım.” diye konuştu

‘SON YAĞIŞLAR OLMASA AMBARLARIMIZ BOŞ KALACAKTI’

Son dönemlerde özellikle meteorolojik kuraklık yaşandığını anlatan Sever; “Bir çok bölgemizde göllerde su çekilmesi oldu. Hidrolojik kuraklık yaşıyoruz. Bu sene özellkle tarımsal kuraklığın eşinden döndük. 6 hafta öncesine kadar yağış alamasaydık bugün ambarlarımız boş kalacaktı. Neden ? Tarımsal kuraklık nedeniyle. Bursa başta olmak üzere Çanakkale ve bir çok ilimizde biz barajların her gün doluluk oranlarını inceliyoruz. Geçen seneye oranla yüzde 50 azaldı. Geçen seneye oranla Bursa’da karların erimisiyle ve son yağışlarla beraber aynı seviyeye geldi.  İstanbul’da barajlarda doluluk oranları istenilen seviyede değil. Ankara’da iyi durumda. Her geçen gün iklim değişikliği etkileri nedeniyle belirli kuraklık yaşıyoruz. Bazen tarımsal kuraklık, bazen meteorolojik, bazen de hidrolojik kuraklık şeklinde kuraklıklar yaşıyoruz. Buna ‘bir dur’ dememiz lazım. İklim değişikliği ile barışık olmamız lazım. Buna yönelik olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayelerinde sayın bakanımızın liderliğinde su verimliği seferberliği başlattık. 4 Mayıs itibariyle su verimliliği stratejisi belgesi ve eylem planı Cumhurbaşkanımız tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi. Hepimize görevler düşüyor. Bireysel olarak suyu nasıl kullanacağımız, belediyelerin şebeke kayıplarını nasıl önleyeceği, tarımsal sulamada randımanı nasıl artıracağımız, endüstriyel su kullanımında randımanı yüzde 50 seviyesine nasıl çıkaracağımız gibi hususları içeriyor eylem planı. Türkiye yarı kurak iklim kuşağı içerisinde. İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi konusunda projelerimizi tamamladık. Her havzada su-nüfus projeksiyonlarını yaptık. Bugün itibarıyla 14 havzamızda su-nüfus projeksiyonlarına baktığımız zaman, maalesef kuraklıkla can çekişiyor. Belirli tedbirleri alırsak bu havzalardan bir kısmını kurtarabileceğiz. Dolayısıyla hayatımızı suya göre planlama vaktimiz geldi ve geçiyor." ifadelerini kullandı