Hz. İbrahim'in Sorgusu
Nemrud, kendisini Tanrı ilan edecek kadar mağrur, insanlara her türlü işkenceyi reva görecek kadar zalim bir kişiydi. Ama yerine göre merhametli ve adaletli görünmeyi tercih ederdi. Hz. İbrahim'in putları kırışı karşısında sessiz kalamazdı. Ama adil bir kral imajını zedelememek için önce onu sorgulamak, mahkeme etmek istedi.
Onun için Nemrud, Hz. İbrahim'i huzuruna getirilmesini istedi. Onu halkın huzurunda sorgulamak niyetindeydi. Hz. İbrahim geldikten sonra etrafına halk da toplandı. "Ey İbrahim, sen mi tanrılarımıza bu işi yaptın?" diye sordular. Hz. İbrahim:
"Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun" diye cevap verdi.
Donup kaldılar. Sonra biraz kendilerine geldiler:
"Ey İbrahim, sen gerçekten biliyorsun ki bu putlar konuşamazlar." Demek zorunda kaldılar.
O Zaman Hz. İbrahim, gerçeği yüzlerine haykırdı:
"O halde Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda veya zarar veremeyecek olan putlara niçin tapıyorsunuz?"
Kendi yonttukları ağaçlara, taşlara tapan bu insanlar, kendi aptallıklarını sorgulamak yerine Hz. İbrahim'i suçlu ilan etme çabasındaydılar. Hz. İbrahim'in sözlerinden putları onun kırıp parçaladığı sonucunu çıkardılar.
Aralarında yine tanrılık tartışması geçti. Yine Nemrud, ben de hem öldürür hem de diriltirim dedi. Ama halkın huzurunda komik duruma düştü. Hz. İbrahim'in "Öyleyse sen de güneşin batıdan doğmasını sağla" teklifi karşısında aciz kaldı.
Nemrud, yenilgiyi kabullenemezdi. Derhal zindana atılmasını ve orada yedi yıl hapsedilmesini emretti. Ama Nemrud ve avanesinin nihai kararı Hz. İbrahim'i öldürmekti. Ama bu, sıradan bir ölüm olmamalıydı. Vezirlerine ve komutanlarına emretti: "Onun için bir bina çatınız da onu alevli bir ateşin içine atınız." (Saffat: 97)
Emir, büyük zalimlerdendi. Fikir babası Farslı (İranlı) Heyzen isimli bir bedevi idi. Tarihlerin naklettiğine göre o zatı Yüce Allah, yere yutturdu da kımıldadıkça battı.
Nemrud, Hz. İbrahim için her çeşit odun toplattı. Bu odunların yakılacağı yeri epeyce derinleştirdi. Etrafını da taş ve toprakla yükseltti. Adeta büyük bir tandır haline getirdi. Ocağın içine yığılan odunlar, her taraftan tutuşturuldu. Ateşin şiddeti ve dumanında halk uzaklara kaçıştılar. Bazıları evlerinin mahzenlerine sığındılar.
Hz. İbrahim'i ateşe atmak için yüksek bir binanın üzerine çıkardılar. Bu binanın üzerine de ellerini, ayaklarını sımsıkı bağladılar. Heyzen'in kurduğu mancılığa yerleştirdiler. O sırada Hz. İbrahim, Yüce Allah'a yalvarıyordu:
"Senden başka ilah yoktur. Sen, her noksandan münezzeh ve mukaddessin. Alemlerin Rabbisin. Mülk senindir. Senin ortağın yoktur."
Ateşin tam şiddetlendiği, dumanın gök yüzünü kapladığı, alevlerin semaya doğru direklendiği sırada Hz. İbrahim'i mancılıkla ateşe fırlattılar. Yüce Allah'ın "Dostum= Halilim" dediği Hz. İbrahim, ateşte yanacak mıydı? Yoksa Yüce Allah, dostunu ateşten koruyacak mıydı?
İşte o anda Allah'tan ateşe emir geldi:
"Ey ateş, İbrahim'e karşı serinlik ve selametlik ol" (Enbiya-69)
Emir, Yüce Allah'tandı. Buyurduğu gibi oldu. Ateş yakardı, fakat yakmadı. Ateş, sadece Hz. İbrahim'in bağlandığı ipleri yaktı. Hz. İbrahim, ateşin içinde yedi gün kaldı. Hatta kırk, elli gün kaldığı da rivayet edilir.
Not: Bazı Kısas-ı Enbiya kitaplarında Guta isimli bir köyde mancılık kurulup ateşe atıldığı anlatılmaktadır. Ancak Urfalılar, tepede dikili olan mancılık direklerini göstererek Hz. İbrahim'in burada ateşe atıldığı inancındadırlar. Hz. İbrahim'in Harran çevresinde yaşadığı da bilinmektedir.
Hz. İbrahim'in bqabası, yine de merhamete geldi ve Nemrud'un yanına gitti: "Ne olur, İbrahim'in kemiklerini almama izin ver de onu toprağa gömeyim" diye yalvardı. Annesi Nuna Hatunun da ateş yanarken oğlunu ziyaret ettiğine dair rivayetler var.
Nemrud Ateşi Seyrediyor
Nemrud, yüksekçe bir yerden ateşi seyrediyordu. Dumanların gök yüzünü kapladığını, alevlerin göğe doğru direklendiğini gördükçe keyf oluyorud. Ateşin İbrahim aleyhisselamı yakıp kül haline getirdiğini sanıyor ve bundan hiç şüphe etmiyordu. Hayvanına binerek ateşin yanından geçti. Hz. İbrahim'i yakmak için toplanmış, yığılmış odunlar yanmaya devam ediyordu.
Nemrud, ateşe doğru baktığında Hz. İbrahim'i ateşi ortasında oturur vaziyette gördü. Yanında ona benzeyen biri daha vardı. Etrafındakilere: "Ben, İbrahim'i ateşin içinde diri bir halde gördüm. Gözlerime inanamadım. Siz, benim için yüksek bir bina yapınız da onun üzerinden İbrahim'in vaziyetini yakından göreyim" dedi.
Saray adamları hemen yüksek bir bina yaptılar. Nemrud, onun üzerine çıkıp ateşin içine baktı. Hz. İbrahim'i ateşin ortasında oturur vaziyette gördü. Yanında kendine benzeyen adam da hala oturuyordu. Kendi kendine söylenmeye başladı.
"Ey İbrahim! Gördüm ki senin Tanrın çok büyükmüş. Senin bunca ateşten korudu. Ne güzel Rab imiş senin Rabbin" diye seslendi.
Hz. İbrahim'e "Bakalım, bu ateşin içinden çıkmaya gücün yetecek mi?" diye sordu.
Hz. İbrahim, tereddütsüz "Evet" dedi. Nemrud, öylece kalkıp ateşin içinden çıkmasını istedi. Hz. İbrahim de kalkıp yürüyerek ateşin içinden çıktı ve Nemrud'un yanına vardı. Nemrud, onun yalnız geldiğini görünce "Yanında senin gibi bir adamın oturduğunu görmüştüm. O kimdi?" diye sordu. İbrahim Aleyhisselam da: "O, Allah'ın görevlendirdiği bir melekti. Rabbim, onu bana yanımda bulunması, ateşin içinde benimle konuşması, bana serinlik ve selametlik sağlaması için gönderdi" diye cevap verdi.
Nemrud, bunları gördükten sonra büyük bir şaşkınlık geçirdi.
"Ey İbrahim! Rabbin sana bunca iyilik verdi. Ben de bunları gözlerimle gördüm. Senin ilahına dört bin sığır kurban edeceğim" dedi.
Hz. İbrahim; "Bunların hiçbir önemi yok. Sen, Allah'ın varlığına ve birliğine iman etmedikçe Allah, senin takdim edeceğin kurbanı kabul etmez" dedi.
Nemrud, iman etmeyi kabul etmedi ama kurban kesme kararında ısrarlıydı.
Hz. İbrahim'in o muazzam ateşten kurtuluşu, Nemrud'u imana getiremediyse de halkın içinden pek çok insanın imanına vesile oldu. Bunların arasında kardeşi Haran'ın oğlu Lut ile amcasının kızı Sare de vardı.