1997'li yıllar. Mecitözü ilçesinde ilçe sivil savunma memuru olarak göreve başladım. Çevreyi yeni yeni tanımaya çalışıyorum. Bu bağlamda hemşeri veya eski tanıdıklar varsa ziyarete gidiyorum ki zaman geçsin, usanmayayım. Hemşerim olan ve eskiden beri tanıdığım bir ilçe müdürünün yanına gittim. Biraz muhabbet ettik. Sonra ''hemşerim, benden uzak dur'' demez mi?  (İmam hatip mezunuyuz ya) Tabiri caizse alnımdan vurulmuşa döndüm. ''Müdür Bey, merak etme. Artık ben senin 40 metre uzağında dururum. Ben kaymakamlıkta görev yapan -makama yakın- ve üstelik görevi çoğu konularda gizlilik gerektiren bir memurum. Bende bir sıkıntı olsa önce bu göreve almazlar'' dedim ve odasından çıkıp gittim.
O dönemler ilçe müdürlerine kaymakam vekilliği veriliyordu. Kendileri vekil olduklarında, ''hemşerim, buralarda neler dönüyor. Benim hakkımda ne diyorlar?'' türü sorular yönelttiğinde, ''Müdür Bey, ben size uzağım. Bu konular beni aşar'' dedim. 
Aradan yıllar geçti, iktidarlar değişti. 28 Şubat rüzgârı bitti. Beni Çorum'da gördü. ''Hemşerim, mutlaka bekliyorum'' türü ilgi alaka gösterince, ''teşekkür ederim, ben uzak durayım'' dedim.
Müdür Bey başka İl'e atandı. Bende o İl'e, il milli eğitim müdürlüğündeki başka arkadaşları ziyarete gitmiştim. Odasının önünden geçerken selam verdim ama içeri girmedim. ''Çay, kahve içelim, illa öğle yemeği ikram edeyim'' deyince, ''yok, ben uzak durayım'' dedim.
Özeti: İnsanların temkinli olması güzeldir ancak bundan önce insanları tanıması daha güzeldir. Her söz herkes için geçerli değildir. Sonradan gelecek samimi olmayan ilgiye de tepki vermek gerekir ki, herkes hatasını anlasın. Bir başkasına aynı hatayı yapmasın.
SIRILSIKLAM ISLANDIM
İlçede göreve başladığımın henüz ikinci günündeyim. Sabah erkenden kalktım işe gideceğim. Ama öyle bir yağmur yağıyor ki anlatamam. Tabi memuriyetimin ilk günleri olduğu için tecrübesizim. Her türlü şartlar altında mesaiye geç kalmamam gerekir diye düşünüyorum. Neyse, yağmurda çıkıp daireye gittim. Her tarafım sırılsıklam oldu.  Orada baktım ki, eski memurlar hep geç geldi. Meğer memurluk demek, yağmurda yağışta olsa hiç geç kalmamak değilmiş.
Özeti: İnsanın işini benimsemesi ve özen göstermesi güzeldir. Aslında her çalışan ilk göreve başladığında titizdir, hassastır. Lakin aradan üç beş ay geçip de çevresine -olumsuzluklara- baktıkça onlara özenmeye, uyum sağlamaya başlar. Bunun için eskilerin güzel örnek olması önemlidir.
KAYMAKAMI İLK ZİYARET
Mecitözü Kaymakamlığı ilçe sivil savunma memurluğuna naklen atandım. Kaymakam Bey'in sahiplenmesiyle kiralık evden kurtulup lojmana taşındım. Aile boyu bu noktada rahatlama oldu. Göreve başlamak üzere kaymakamlığa gittim. Önce Sayın Kaymakamı ziyaret etmek için makamına geçtim. Ama Kaymakam Bey çok ciddi ve resmi eda ile dedi: 
- Nerelisin?
- Osmancık ilçesindenim efendim.
- Hadi kurtuldun, eğer falan ilçeden olsaydın, yandıydın.
Önce bir anlam veremedim ama sonradan öğrendim ki, soy ismim Odabaşı olunca beni o ilçeden sanmış. Meğer orada Kaymakam Beyle uğraşan, Odabaşı soy isimli bir siyasetçi varmış ve onu hiç sevmezmiş. Mahir Odabaşı 'da onlardansa onun hıncını bundan alayım diye niyetlenmiş.
Özeti: Birilerine karşı olan kinimiz -bilhassa siyaseten- onun çevresine yansımamalı. Bazen baba oğul bile farklı olabilir. Dolayısıyla haksız yere insanları incitmiş oluruz. Hele yıllar geçince vicdanımıza dokunur da çaresizlik içinde keşke keşke demek zorunda kalabiliriz.
        *
TAVSİYE:  Mahirane Söylemler ve -hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No'lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.