"Sağlam bir beden, berrak bir ruhun temelidir."
Goethe
Ergenlerin ruhsal sağlığını korumak ve iyileştirmek için ebeveynlerin fiziksel sağlıklarını öncelikli olarak gözetmeleri gerekmektedir. Ergenlik, fiziksel ve ruhsal sağlıkla ilgili davranışların kazanılmasında önemli bir dönemdir. Sağlığı olumsuz etkileyen alışkanlıkların çoğu bu dönemde kazanılmaktadır. Yine sağlığı olumlu yönde etkileyen spor yapma, dengeli beslenme, düzenli uyku gibi alışkanlıklar da bu dönemde kazanılmaktadır. Bu dönemde kazanılacak sağlıklı alışkanlıklar fiziksel açıdan ileri yaşlarda meydana gelebilecek olan tansiyon problemi, kalp rahatsızlığı vb. hastalıkların önüne geçecektir. Aynı zamanda bu dönemde kazanılan sağlıklı fiziksel alışkanlıklar sayesinde yaşayabilecekleri depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikolojik problemlerin riski azalacaktır.
Son dönemlerde yapılan araştırmalar göstermektedir ki ergenlerin sebze meyve olarak sağlıklı besin tüketimleri azalmaktadır. Popüler kültürün de etkisiyle ergenlerin yeme tercihleri yağ tüketimi üzerine yoğunlaşmaktadır. Ergenlerin çoğu zaman yeme tercihleri ayaküstü yenen hazır gıdalar üzerine olabilmektedir. Oysa sağlıklı ve aileyle birlikte yenen yemekler hem ileri yaşamadaki doğru beslenmenin oluşumu sağlar hem de aile içi iletişime katkıda bulunur.
Ergenlerin internet kullanımı vb. sebeplerle gün geçtikçe günlük hayatta daha az aktif olmaya başladıkları gözle görünen bir gerçektir. Ergenlikte spor yapmanın birçok olumlu etkisi vardır. Bunlardan başlıcası ergenlik dönemindeki kilo dengesine yardımcı olmasıdır. Ergenlikte görülebilecek şeker, tansiyon hastalıklarını da önler. Spor yapmayan ergenlerin depresyona daha yatkın oldukları da kanıtlanmıştır. Ayrıca düzenli spor yapma alışkanlığına sahip gençlerin şiddet ortamlarından ve madde kullanımından uzaklaştığı ifade edilmektedir. Düzenli spor ergenleri ekrandan ve sosyal medyadan uzaklaştırmaktadır.
Beslenme ve spor gibi uyku düzeni de ergenlerin ruhsal sağlığını etkileyecektir. Ergenlikte uyku düzeninin değişmesi aynı zamanda fiziksel sağlık için de tehlikelidir. Az uyuyan ergenlerin dokuz saatten fazla uyuyan ergenlere göre daha fazla yorgun hissettikleri, huysuz oldukları, depresyona yatkın oldukları ve kafein tüketimine bağlı bağımlılık geliştirdikleri belirtilmiştir. Ergenler mümkün ortam sağladığında 9 saat kadar uyumaya ihtiyaç duymaktadırlar. Ancak çoğu ergen 9 saatten daha kısa süreli uyumaktadır. Yaşanan bu uyku problemini hafta sonu telafi etmeye çalışan ergenler için uyku problemi daha da derinleşmektedir. Ergenlikte yaş büyüdükçe uyku süresi kısalmaktadır. Bu kısalan uykunun sebebi okul ya da sosyal baskı kaynaklı değildir. Ergenler büyüdükçe biyolojik saatleri değişir ve bu değişim sebebiyle uyku saatleri gecikir. Bu süreç normaldir. Uykuyu başlatan ve beyinden salgılanan melatonin hormonunun geç salgılanması sebebiyle bu uyku değişimi başlar. Yaşı büyük ergenler güne yaklaşık bir saat kadar geç başlarlar. Güne geç başlayış okul hayatına da yansımaktadır. Erken saatte okula başlamak yaşı daha büyük ergenlerde dikkat dağınıklığına, düşük akademik başarıya neden olmaktadır. Okulun uygun saatlerde başladığı ülkelerde yani uykusunu tam olarak alabilmiş ergenlerin bulunduğu okullarda daha az disiplin sorunlara rastlanmaktadır. Fiziksel sağlık ve depresyon eğilimlerinde azalma sağlanır. Akademik başarı yükselir. Uykuyu yeteri kadar uyuyamamak ergenler için önemli bir stres kaynağı olarak görülmektedir.
Sonuç olarak, ergenlerin ruhsal sağlığının korunması ve geliştirilmesinde fiziksel sağlık alışkanlıklarının önemi büyüktür. Dengeli beslenme, düzenli spor ve sağlıklı uyku düzeni, sadece beden sağlığını değil, ruhsal dayanıklılığı da artırır. Bu dönemde edinilen alışkanlıklar, ileri yaşlarda fiziksel hastalıkların ve psikolojik sorunların riskini azaltır. Ebeveynlerin bu süreçte bilinçli ve destekleyici rol üstlenmeleri, ergenlerin sağlıklı bireyler olarak gelişimini destekleyecektir.