Oğlum, Trabzon-Akçaabat'taki Eğitim Fakültesinden İlköğretim Matematik Öğretmeni olarak mezun oldu. Birinci sınıfta birkaç tane zayıfı varmış ama "Baba kızar" diye ablasıyla bir olup söylememişler. Maalesef "Kızmam" da diyemem; tabiri caizse hem üzülür hem de bir çuval laf sayarım. Öyle de güzel huyum vardır (!) Şükür, sonradan telafi edip süresinde okulu bitirdi ve diplomasını aldı.

Ben biraz yapı olarak hırslıyım. Bir şeyi kafama taktım mı en iyisini yapmaya çalışırım; sonucuna karışmam. Bu bağlamda evlatlarıma da "Sizden Türkiye derecesi bekliyorum. Bunu hayal edin, emek verin; isterseniz sonuncu olun." derdim. Ancak bunu söyledikçe arada -haklı olarak- hatundan fırça yerdim: "Çocuklar zaten ellerinden geleni yapıyor, stresleri onlara yetiyor, niye çok konuşuyorsun?"

Diplomayı almakla iş bitmiyor; akabinde KPSS var. O da sınava hazırlanıyor. Her anne baba gibi hem görev almasını, kendi ayakları üzerinde durmasını arzu ediyorum hem de stresini gördükçe üzülüyorum. O sene 10.000 tane öğretmen adayının kendi alanında sınava girdiğini öğrendik.

Öğleden sonra eve geldim. Oğlum, "Baba, sınavlar açıklanmış." deyince içimden, "İlk 3.000'e girse iyidir; daha gerideyse üzülmesin." diye düşündüm.

"Hakkında hayırlısı olsun, sonuç nasıl oğlum?" dedim.

Sakin bir şekilde, "88 almışım." dedi.

Puanı çok anlamam; "Bana sıralamanı söyle." dedim.

"51." deyince gayri ihtiyari, "La eşş.l eş..k az daha kalpten gidecektim. İnsan bunu hoplayarak söyler!" dedim. Sarıldım oğluma. Evlatların yüzündeki mutluluğu görmek, anne babalar için en büyük nimettir. Mülakatta da sonuç değişmedi. Böylece tercihler için araştırmaya başladık.

Evlatlarıma her zaman, "Aman evlatlar! Çok çalışın, emek verin; kimseye minnet etmeden alın terinizle görev alın. Babanız bu zamana kadar kimseye minnet etmedi, geldiği konuma tırnaklarıyla geldi. Sizden de bunu bekliyorum." dedim. Elhamdülillah, dünya tatlısı iki evladım da emek verdi, karşılığını İlköğretim Matematik Öğretmeni olarak aldılar.

Kızım Van-Çaldıran'a, (üç yıl hizmeti dolunca) ardından Osmancık Merkez Damatoğlu Mahallesine; oğlum ise İstanbul Sancaktepe ilçesine atandı. Bu aziz milletin evlatlarına iyi bir öğretmen olarak hizmet etmektedirler. Bu arada gelin kızımız da tırnaklarıyla aynı branşta ve aynı ilçede görev aldı. Damadım ise başka bir kurumda görevini en iyi şekilde icra etmektedir. Rabbim cümle âlemin çocuklarıyla bahtlarını açık kılsın. İyi insanlarla karşılaştırsın.

Özet: Evlatların mutluluğu, anne babanın mutluluğudur. Bir babanın kalbinde taşıdığı en büyük servet, evladının -bir/inci olarak- başarı sevinciyle dolu o parıltılı ana şahit olmaktır. Gerisi mi, bir hiçtir.