Bir araçta hissediyorum kendimi. Freni boşalmış bir araçta bayır aşağı gidiyoruz. Önde kadınlar çocuklar ve yaşlılar. Gidiyoruz bir bilinmezliğe.
Zaman ahir. İnsanlar umursamaz tavırlar içinde. Bir acı var yüreğimde. Bir acı ki her yanım yara bere içinde. Ay parçası Kudüs müjde beklerken, kınamaktan öteye geçmeyen bağırışlarımız kurtlar sofrasında meze. Kâfirlerin kaldırdığı kadehler kadar da olsa şehadet parmağını göğe kaldırabildiğimiz gün her şey değişebilirdi belki de.
Bir sessizlik var. Adi bir sessizlik. Ateş düştüğü yeri yakar. O ateş ki gönlümde cehennem çukuru. İmhal edilmiş cezaya olan inancım koruyor beni yeisten. O gün geldiğinde zalimler için yaşasın cehennem çukuru diyeceğiz. O gün gülecek mazlumların yüzü. O gün mazlumların ahı saracak kâfirleri.
O günden önce, bugünde kimden yanayız. Duyabiliyor muyuz acı çığlıkları. Koyabiliyor muyuz oradaki çocukları çocuklarımızın yerine. Bu beylik lafları koysam terazinin kefesine utancım daha ağır basar.
Ne oldu bize canlar. Ne oldu da geldik bu hale. Güller kana doydu Ortadoğu'da. Güller ay yıldızlı Türk bayrağını görmek istiyor gönderde. Daha ne kaldı taşmasına sabrın. Ne zaman sarılacağız birliğe beraberliğe. Ne zaman kavuşturacağız ay parçası Kudüs'ü özgürlüğe...