Memur ve memur emeklilerinin çözüm bekleyen sorunları hakkında Türkiye Kamu Çalışanları Konfederasyonu (KAMU-SEN) Çorum İl Temsilciliği tarafından basın açıklaması düzenlendi.

Hürriyet Meydanı PTT binası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetler- ilave ek ödemenin emekli aylığına yansıtılması, 5510 sayılı yasadaki 2008 öncesi ve sonrası ayrımın kaldırılması ve önemli birçok konuda hükümetten adım atılmasını isteyerek, verilen sözlerin yerine getirilmesi istendi.

Sungurlu MYO öğrencileri 5 ayrı bilimsel çalışmanın sunumunu yaptı Sungurlu MYO öğrencileri 5 ayrı bilimsel çalışmanın sunumunu yaptı

Kamu Sen Çorum İl Temsilcisi Selim Aydın yaptığı basın açıklamasında, memur ve memur emeklileri için seçimlerden önce verilen sözlerin yerine getirilmesini istediklerini belirterek; “Milyonlarca memur ve emekli Cumhurbaşkanımızın sözünün hayata geçirilmesini beklemektedir.  Hatırlanacağı gibi 2023 yılında yürürlüğe giren uygulama ile kamu görevlilerinin ek gösterge sorunu büyük ölçüde çözülmüş iken o dönemdeki ikazlarımızın karşılık bulmaması nedeniyle 1. dereceye gelen memurlarımız açısından bir haksızlık ortaya çıkmıştı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet yetkilileri de genel seçimler öncesinde bu durumun düzeltileceğine ve birinci dereceye gelmiş tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğine dair taahhütte bulunmuştu.  Hatta dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de konu hakkındaki kanun teklifinin hazır olduğunu belirtmişti. Ne var ki, bugüne kadar bu yönde atılmış herhangi bir adım olmadığını görmekteyiz. Devlette devamlılık esastır.  Bu doğrultuda Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimler öncesinde verdiği sözün gereği yerine getirilmeli, önceki çalışma Bakanı döneminde hazırlanan teklif, vakit geçirilmeden TBMM gündemine taşınmalıdır. Yerel seçime sayılı günler kala TBMM, çalışmalarına ara vermeden önce ekonomik gelişmelerin kamu çalışanları üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi adına atılacak en önemli adım ek gösterge konusudur.  Birinci dereceye gelen tüm memurların ek göstergeleri 3600’e yükseltilerek bu konu çözüme kavuşturulmalıdır.” şeklinde konuştu

‘TÜRKİYE’NİN EN MAĞDUR KESİMİ MEMUR EMEKLİSİ’

Memur emeklilerinin Türkiye’nin en mağdur kesimi olduğunu dile getiren Aydın;

“Memurlarımızın hem emekli aylığına sayılmayan ödemeler nedeniyle maaşları ve emekli ikramiyeleri son derece düşük hesaplanmakta hem de ifa ettikleri görev ve görev aylıkları ile emekli aylıklarındaki ilişki tamamen kopmuş durumdadır.  Bir memurun emekli maaşı ile çalışırken yaptığı görev, aldığı maaş ve ödediği pirimin hiçbir bağlantısı kalmamıştır.  Çalışırken bir işçi ile aynı maaşı alan bir memur, emekli olduğunda işçiden yarı yarıya daha az emekli maaşı almaktadır.     Hal böyleyken bir de 5510 sayılı Kanunun getirdiği olumsuzluklar memurlarımızı mağdur etmektedir.      2008 yılının Ekim ayından önce göreve başlayan bir memurla bu tarihten sonra göreve başlayan memurun sosyal güvenlik ve emeklilik hakları aynı değildir.  2008 sonrasında göreve başlayan memur daha fazla prim ödemekte ama bu tarihten önce göreve başlayan memurdan daha az emekli maaşına hak kazanmaktadır.  Ayrıca en düşük emekli aylığı miktarı da 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar için farklı hesaplanmaktadır. Bu durum, kanun önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi sosyal devlet anlayışına da uygun değildir.  Bu nedenle hükümetimizin ‘Emekli Yılı’ olarak ilen ettiği 2024 yılında 5510 sayılı kanundan kaynaklı bu çifte standardın da mutlaka giderilmesi en büyük beklentimizdir.” diye konuştu

Konuşmasında yardımcı hizmetler sınıfının ve sözleşmeli personellerin yaşadığı sıkıntılara da dikkat çeken Aydın, şunları söyledi;

Kamu kurum ve kuruluşlarında yaklaşık 110 bin dolayında yardımcı hizmetler sınıfı personeli bulunmaktadır.  Bu çalışanlarımızın büyük çoğunluğu yüksekokul mezunudur ve pek çoğu kurumlarında memurlarla aynı görevi yürütmektedir.  Bu çalışanlarımız da kamu görevlisi olduğu halde, bir türlü açılmayan görevde yükselme sınavları nedeniyle eğitim durumlarına uygun kadrolara yükselme imkânı bulamamaktadır.  Yardımcı hizmetlilerimizin yer değiştirme hakkı da kısıtlıdır.   Kamuda en düşük ücretli kesim olan yardımcı hizmetler sınıfı personelin mağduriyetini gidermenin en uygun yolu bu çalışanlarımızın yaptıkları işlere ve eğitim seviyelerine uygun görevlerin bulunduğu genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleridir.  Daha önce toplu sözleşme görüşmelerinde ve Kamu Personeli Danışma Kurulunda bu yönde önemli gelişmeler kaydetmiştik. Ancak sonrasında yetkililerin olumsuz tavırlarıyla karşılaştık.  Kamu bütçesine yük teşkil etmeyecek olan bu talebimizin hayata geçirilmesi ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması yüzbinlerce vatandaşımızın yüzünü güldürecek, kamuda kariyer ilkesinin hayat bulmasını sağlayacaktır. Türkiye Kamu-Sen olarak yardımcı hizmetli personelimizin haklı taleplerinin daima takipçisiyiz, bu sorun çözülünceye kadar mücadele etmeye kararlıyız.

Kamu çalışanlarının önemli sorunlarından bir tanesi de kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli istihdamının asıl istihdam biçimi haline gelmesi ve birçok kurumda yeniden taşeron işçiliğinin artış göstermesidir.  7433 sayılı Kanunla 2023 yılında sözleşmeli personelin büyük bir kısmı kadroya geçirilmiştir.  Ancak aynı kanunla kurum ve kuruluşlarda ilk atamalarda personelin 3 yıl süre ile sözleşmeli personel pozisyonlarına atanması, ardından da 1 yıl boyunca atandıkları kurum ve bölgede çalıştıktan sonra memur kadrolarına geçebilmeleri hükme bağlanmıştır.  Bu da sözleşmeli personel çalıştırmayı bir istisna olmaktan çıkarmış kamuda asıl istihdam haline getirmiştir.  Buna bağlı olarak sözleşmeli kamu çalışanları 4 yıl boyunca ailelerinden ayrı kalmakta, yer değiştirme başta olmak üzere birçok hakkı kullanamamaktadır.  Kamuda asli ve sürekli görevler mutlaka kadrolu memurlar eliyle gördürülmelidir.  3+1 süreli sözleşmeli statüde istihdam kaldırılarak tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı, kamuda 4/A’lı kadrolu ve güvenceli istihdam esas alınmalı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri tamamen sonlandırılmalıdır.   Ayrıca Kanunda kapsam dışı kalan PTT'deki İHS'li personel, fahri Kur’an kursu öğreticileri, Aile Bakanlığı’nda ek ders karşılığı çalışan personel ile diğer vekil memurlar gibi çalışanlar da kadro kapsamına alınmalıdır.    Bununla birlikte kamuda yeniden giderek artış gösteren taşeron işçi çalıştırılması uygulamasına bir an önce son verilmelidir.   Taşeron uygulamasının doğurduğu olumsuz sonuçları yakın zamanda yaşayarak gördük.  Sorunun çözülmesi için büyük mücadeleler verdik.  Nihayet gelinen noktada aynı sorunların tekrar baş göstermesinden son derece rahatsız olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.  Hem sözleşmeli personeli kadroya geçirerek hem de taşeron uygulamasına çözüm üreterek bu uygulamaların yanlış olduğunu kabul ettikten sonra bu yanlışlara yeniden dönmenin kimseye bir yarar sağlamayacağını da özellikle vurguluyoruz.

‘EKONOMİK ZORLUKLAR İÇİNDE BULUNAN MEMUR VE EMEKLİLERİNİN YÜZÜNÜ GÜLMESİNİ İSTİYORUZ’

Cumhuriyetimiz 100 yaşında.  Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıla dayanan kadim devlet anlayışımızın bakiyesi üstünde yükselmiş, köklü bir kamu yönetimi ve memur geleneğine sahiptir. Güçlü devletler, temsilcisi olan memurlarını da güçlü kılar.  İkinci asrının başlangıcında, 2024 yılı ‘Emekli Yılı’ ilan edilmişken devletimizin memur ve emeklilerini mağdur bırakmayacağını ümit ediyoruz.  Türk ve Türkiye Yüzyılına yaraşır bir kamu yönetimi ve kamu çalışanı için 2024 yılında mutlaka harekete geçilmesi gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz.  Beklentimiz, ekonomik zorluklar içinde bulunan memur ve emeklilerimizi gözetecek kararlarla aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan bu kitlenin yüzünün güldürülmesi yönündedir.