Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir. (Furkan; 72) 
Yalancılık çok kötü bir huydur; er geç ortaya çıkar ve yapanı güç durumda bırakır. Boşuna söylememişler; "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" diye. Bazı insanlar kötü bir huy olduğunu bildiği halde yalan söylemekten zevk duyarlar. Sürekli yalana başvuran bir insan bir süre sonra yalana öyle alışır ki bu onda hastalık haline gelir. 
Yalan, insanların birbirlerine olan güvenlerini derinden zedeler. Bir kere olsun yalanını yakaladığımız birine bir daha şüpheyle yaklaşırız. İnsanlar arasındaki ilişkilerin temeli güvene dayanır. Yalan söyleyen kişi kendini akıllı sanır ve yalan söylemeyi bir maharetmiş gibi sunar. Başka insanları aptal yerine koyar ve herkesi aldattığını sanır. Fakat aldananın ve kaybedenin kendisi olduğunu bilemez. Yalan söyleyenin mutluluğu kısa sürer. Çünkü yalanın bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Yalan söyleyemeyen kişi de akılsızlığından ya da acizliğinden değil sadece doğru dürüst ve güvenilir bir insan olduğu içindir.
Yalan söylemek, tüm toplumlarda ve dinlerde yasaklanan ve benimsenmeyen kötü bir davranıştır. Yalan yere yapılan şahitlikler, iki kişi arasında haksızlığa ve zarara uğramaya sebep olacağından kul hakkını doğurmaktadır. Bunu yapan insanlar büyük bir sorumluluk altına girer. Yalan yere şahitlik yapmak da çok kötü bir davranış ve büyük bir günah sayılmıştır. Gerçekte iyi bir insan kendi aleyhinde de olsa, doğru söylemeli ve asla yalana yaklaşmamalıdır. Çünkü Allah Teâla şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şahitler olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefisleriniz yahut ana babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun. İster üzerine şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun..." (Nisa; 135)
 Hz.Muhammed (sav): "Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi?" buyurmuş ve bunu üç kere tekrar etmişlerdi. Biz: "Evet!" deyince: "Allah'a şirk koşmak, anne ve baba haklarına riayetsizlik, cana kıymak!" buyurdular. Bu sırada dayanmış durumda idi, yere oturup: "Haberiniz olsun! Yalan söz, yalan şahitlik!" dedi ve bunu birkaç defa tekrar etti. Toplumda sevilen ve tercih edilen bir insan olmanın en önde gelen şartlarından birisi, yalan söylememek ve doğru sözlü güvenilir bir insan olmaktır.
İslam hukukuna göre bir kişinin şahitliğinin geçerli olması için bazı şartlar gerekiyordu:
*Uluorta düşüncesizce söz söyleyen patavatsızlar.   
* Yalan söylemeyi huy edinmiş, alışkanlık haline getirmiş olanlar. 
* Zekat ve vergisini ödemeyenler. 
* Ailesinin geçiminde cimrilik edenler. 
* Görgü kurallarına uymayan ve toplumda hakir görülen davranışlarda bulunanlar. 
* Ayyaş, alkolik, esrarkeş ve hırsızlık alışkanlığı olanlar. 
* Ahlaksız kimselerle oturup kalkanlar. 
* Ayaklarını uzatarak oturanlar, insanları alaya alanlar ve şaka yapmada aşırıya gidenler.
Ayrıca şahitlik edecek kişi rütbeli birisi ya da padişah bile olsa yine de şahit olarak dinlenmezdi.Yıldırım Bayezid Han'ın bir mahkemede şahitlik etmesi gerekiyordu. Padişah mahkemeye geldi ve herkes gibi o da ellerini önüne bağlayarak ayakta beklemeye başladı. Devrin Bursa kadısı Molla Şemseddin Fenari padişahı süzdükten sonra şu kararı verdi: ''Senin şahitliğin geçersizdir. Çünkü sen namazlarını cemaatle camide kılmıyorsun. Elinde imkan bulunduğu halde namazlarını cemaatle kılmayan birisi yalan şahitlik yapabilir.''
Bu durum karşısında herkes padişahın öfkeleneceğini düşünüyordu. Fakat padişah sakin bir şekilde mahkemeyi terketti.Bu olaydan sonra sarayın yanına bir cami yaptırdı ve namazlarını cemaatle kılmaya başladı. (Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi 6.cilt)
Tarihimizden ve kültürümüzden uzaklaşalı çok zaman oldu. Şimdilerde yalan söylemek, verilen sözlerde durmamak alışkanlık haline geldi. Hatta ilmi siyaset diyerek bunu yapmak önemli bir beceri olarak görülmektedir. Yalan söyleyen idareciler için ikna kabiliyeti yüksek tabirinin kullanılması garip bir tuhaflık örneğidir. Küçük yalanların,  zorda kalındığında nasıl büyük yalanlara dönüştüğüne çok kez şahit oluyoruz. Eşler birbirine, Anne-baba çocuklarına, öğretmen öğrencilerine, idareciler memurlarına, politikacı herkese yeri geldiğinde rahatlıkla yalana başvurabiliyor. Kısaca yalan, bütün güzellikleri solduran, kurutan ve yakan bir kızıl ateştir. Eğer bir insanda yalancılık varsa başka bir kusur aramaya lüzum yoktur. Sakın '' yalandan kim ölmüş'' demeyin.
****
Çorum Hakimiyet Gazetesi’nin 34. kuruluş yılını kutluyorum. Kuruluşundan bugüne bu hikayeyi yazanları tebrik ediyorum, Allah onlardan razı olsun. Bu dünyadan ebedi aleme göçenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Başarılarla dolu nice yıllara...