Edebali hazretleri, genç Osman Gazi'yi terbiye ve tasarrufu altına almıştı. Her ziyaretinde ona öğütler veriyordu. Güzel ahlak, diğergamlık, ağırbaşlılık olgunluk telkin ediyor, onu büyük devletin başkanlığına hazırlıyordu.
Diğer beyliklerde Şeyh Edebali gibi bir mürşit bulamadığı için erimeler olurken Osmanlı Beyliği, kısa zamanda devlete, devletten de cihan hakimiyetine yükselmiştir. Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye ve onun şahsında sonraki devlet adamlarına yön ve yol gösterecek tavsiyeler de bulunuyordu. İşte onlardan bazıları;
"Ey oğul! Artık Beysin. Bundan böyle öfke bize, uyanıklık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, adalet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yere yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana."
"Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin gücün kıla bağlı. Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın, uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin."
"Oğul! Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Sabah rüzgarlarında savrulup gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın."
"Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez. Yense de bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir."
"Milletin kendi irfanı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de diri tutanda bu irfandır."
"Ululanma, düşmanı her görme, düşmanını çoğaltma. Düşmanlığın başını da sonunu da sen belirle. Haklı olduğunda mücadeleden korkma. Bilesin ki atın doru, yiğidin iyisine de deli derler. Unutma ki yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir."
"Geçmişini bilmezsen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın."
"Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir."
"Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin."
"Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Görün, söyleme. Bildin, deme. Sevildiğin yere sık gidip gelme, muhabbet ve itibarın zedelenir."
"Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az."
"Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp iniş, yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Zira bey, Memleketten öte değildir."
"Kişinin gücü günün birinde tükenir. Ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur."
"Sevgi, davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez."
Edebali, bu ve benzeri uyarılarıyla Osman Bey'e manevi rehber oluyor, yolunu aydınlatıyordu. Onu adeta hamur gibi yoğuruyordu. Dört yüz çadırla başlayan aşiret, işte bu temelle, bu manevi terbiye bereketiyle büyük bir devlete dönüştü.
Son Dönemi
Osmanlı Devleti'nin manevi mimarı büyük Şeyh Edebali, alimdi, dervişti, mürşid-i kamil idi, tam bir alperendi. Yetiştirdiği insanlar, devlet kurdu. Kurulan devlet, altı yüz yıl üç kıtaya hükmetti.
Eseri büyüktü. Onun görevi, insan irşat etmekti. İrşadın hedefi ise devlet inşa etmekti. Şeyh olarak yıllarca devlete hizmet etti. Pek çok insanı yetiştirdi. Son zamanlarında kızı ve torunu Alaattin Bey ile birlikte oturan Şeyh Edebali'ye Koz Ağaç köyü tahsis edilmişti. Ancak kızı Rabia Hatun, kendilerine tahsis edilen bu köyü, tekkeye vakfetmiştir.
Şeyh Edebali'nin yaşı kemale ermişti. Yüz yirmi yaşına ulaşmıştı. Bilecik'te yaşıyordu. 1326 yılında orada vefat etti. Günümüzde Bilecik'te Orhan Gazi Camiinin yakınında Şeyh Edebali ve Malhun Hatun'un Türbesi ve mescidi yer almaktadır. Daha sonra buraya Dursun Fakih Molla Hattab-ı Karahisarı ve Şeyh Edebali'nin bazı dostları da defin olmuştur.
Allah, rahmet eyleye.