''Eğer gerçeği susturursanız ve yer altına gizlerseniz, zamanla içinde öyle patlayıcı güç geliştirir ki, bir gün gelip açığa çıktığında her şeyi önüne katıp sürükler…''(Emile ZOLA)
Kuzey Kore lideri Kim İl Sung 1994'de öldürüldüğünde, halk yıllarca kendilerine kan kusturan zalim diktatörün ardından ağlayarak yas tutmuşlardı. Çünkü onlar üzerinde öyle bir algı oluşturulmuştu ki, liderlerinin ülkeyi dünyanın en zengin ve müreffeh ülkesi yaptığını zannediyor ve öyle inanıyorlardı. Oysa ki, Kim Sung'ın törenle toprağa verildiği esnada Kuzey Kore'nin çeşitli bölgelerinde açlıktan ölmüş yüzlerce insan toprağa veriliyordu.
Diğer taraftan yine doksanlı yılların başında Irak'ın tek adam ve diktatör olarak gösterilen lideri Kuveyt'i işgal etmiş, uluslar arası televizyon kanalı CNN yönlendirdiği batılı bazı TV kanalları yapılması planlanan'' Çöl Fırtınası'' operasyonuna zemin hazırlamak için Kuveyt sahillerinde çırpınan karabatakları peş peşe halka izlettiriyorlardı. Kanatları zifte bulanmış karabatakları izleyen halk, Saddam'ın ne kadar acımasız bir cani ve diktatör olduğu ve kuşlara varana kadar hiç kimseye acımadığı algısına çoktan kapılmışlardı. Öyleyse Saddam'a haddi bildirilmeliydi. Öte taraftan Amerika'nın akıllı bombaları altında katledilen binlerce masum Iraklıya dair tek bir kare fotoğraf ve haber ekranlara yansımıyordu.
Küresel aktörler Afrika, Afganistan Venezüella, Irak ve Suriye gibi bölgelerinde çokça bulunan enerji, petrol, gaz ve maden yataklarını ele geçirmek ve paylaşmak için, demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi kavramları kullanmakta ve algı oluşturmaktadırlar. İşgal edecekleri her yerde aynı metodu uyguluyorlar. Diğer yandan hedefledikleri ülkelerde sivil darbeler yoluyla iktidarların devrilmesini sağlayarak kendileriyle uyum içinde çalışacak, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecek kukla idarecilerin yönetime gelmesini sağlıyorlar.
Geçmişleri sömürgecilikle dolu olan bu ülkeler Türkiye'yi de her fırsatta demokrasi ve özgürlük sınavından geçiriyorlar. Bu küresel güçlerin ülkemizi ve dünyayı formatlama ve algı operasyonunu ibretle izliyoruz ve millet olarak eskisinden daha bilinçli, daha kararlı ve akılcı hareket ediyoruz. Kendi karanlık geçmişleriyle yüzleşmek yerine Türkler ve Müslümanların ne kadar barbar kötü ve vahşi oldukları algısını oluşturmak için her türlü yolu denemekten çekinmiyorlar.
Batı toplumunun, yıllardır yapılan bu zulümlere, katliamlara ve sömürüye tepkisiz kalmaları, ses çıkarmamaları çok düşündürücü. Onların ne kadar adaletten, demokrasiden ve insan hak ve özgürlüklerinden yana, medeni bir toplum olduklarını açık bir şekilde ortaya koyuyor sanırım. Bizim de artık bu gerçeği görerek kendimize dönmemiz gerekiyor. Bu algılardan kurtulmalıyız. Aklımızla alay edenlere seyirci kalmamalıyız. Güçlü devletler kurup dünyaya hükmeden, medeniyetler inşa eden ve tüm dünyaya adaleti, merhameti, ilmi, ekonomiyi öğreten o kan sende var.
Tarihini bil ve aklını kullan! Kiraya verme! O özgüveni yeniden kazan! Türklüğünden ve Müslümanlığından utanma! Çok çalış, birbirini sev ve birlik ol! Başkalarının yaptıklarına sahip olmaya çalışmak yerine kendin üret! Kendi sorunlarını kendin çöz ve dışarıdan bir kurtarıcı arama! şunu hiç unutma ki,
TÜRK'ÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR VE MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR.